Görkemli Bir Aşk Abidesi: Tac Mahal

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellal iken, masal ülkesi Hindistan'ın başkenti Agra iken...Heybetli Babür İmparatorluğu'nun başında cihanın hükümdarı Şah Cihan var iken... Şah Cihan'ın gözü ve gönlü güzeller güzeli karısı Mümtaz Mahal'dan başkasını görmez iken... 17 yıllık aşklarının alevi bir an bile sönmemişken... Ve 14. çocuklarının doğumunu beklerler iken... İşte o doğumla birlikte olanlar olmuş..

Mümtaz Mahal, bu son doğumu kaldıramayıp ölmüş (1629). Şah Cihan yıkılmış, iki yıl yas tutmuş ve sonrasında da neredeyse elini eteğini çekmiş devlet işlerinden. Ölen karısına olan aşkını bütün dünyaya kanıtlamak istercesine Yamuna Nehri'nin kıyısına bu görkemli yapıyı yaptırmaya karar vermiş. Yani anlayacağınız Tac Mahal dünyanın en aşk kokan anıt mezarıdır denebilir. İçinde Şah Cihan ve Mümtaz Mahal'in mezarları yan yana bulunmaktadır (içeride fotoğraf çekmek yasak ama dışarıdaki süslemeli mermere benzeyen bir dokusu olan iki lahit yan yana duruyor. Ancak bunlar sembolik; asıl mezarlar ise çok daha aşağıdaymış.) Ve işte şimdi onu görmek üzere yollardayız. İlk resimde kapıdan görünüyor, ikinci resimde de o kapıdan geçer geçmez ilk fotoğrafımızı çektiriyoruz. Halbuki daha yanına gidene kadar yürüyeceğimiz uzun ince yolda bir sürü güzel poz yakalayacağız, önündeki havuza yansımasını çekeceğiz, yandan, arkadan, önden, alttan, bulabileceğimiz her cepheden kendisini doya doya seyretme ve fotoğrafını çekme imkanımız olacak. Bu aceleye ne gerek var değil mi? Ama heyecan işte ne yapalım, ne de olsa dünyanın yedi harikasından birinin önündeyiz.


Ve bu yapı gerçekten bir harika! Önündeki havuza düşen yansımasını da çekmezseniz olmaz, ona göre. Ayrıca buranın günün değişik saatlerinde üzerine vuran farklı güneş ışığına göre çeşit çeşit büyüleyici görüntülere büründüğü de söyleniyor ama biz elbette sadece öğleden sonranın ilk saatlerini görebildik. Aşağıdaki kolajda gördüğünüz kırmızı yapıdan da iki tane bulunuyor. Ana binanın iki yanında yer alan bu kızıl kumtaşından binalar ve süslemeleri de çok etkileyici. Bunlardan Kâbe yönünde olanı cami olarak düzenlenmiş. Bir de girişte buna benzer kızıl bir bina bulunuyor. Yani aslında burası geniş bir alana yayılmış dört binalık bir kompleks ama elbette beyaz mermerden yapılmış ve üzerinde harika süslemeler olan anıt mezar diğerlerini gölgede bırakıyor.



Yapımına 1632 yılında başlanan anıt 21 yılda tamamlanmış. Anıtın yapımında kullanılan mermer bloklar bine yakın fil ile taşınmış. Söylentiye göre Şah Cihan buna benzer bir yapı daha yapılmasını önlemek için Tac Mahal'de çalışan işçilerin ellerini kestirmiş. Duvar süslemelerinde akik, sedef ve firuzeler gömülü olan yapıda yakut, zümrüt, pırlanta ve iri inciler de kullanılmış. Etrafında dört minare bulunan Tac Mahal'in ana binasının üzerinde ise Yasin suresinin tamamı bulunuyormuş. 

Bu arada Şah Cihan karısının ölümüyle kendinden geçince ve böyle bir anıt mezar için bu kadar harcama yapınca eleştirilerin hedefi olmuş haliyle. Bu beyaz Tac Mahal'in karşısına kendisi için de siyahını yaptırmak isteyince oğlu bu duruma el koymuş, kendisini tahttan indirerek Agra Kalesi'ne kapatmış. İşte Şah Cihan ölene kadar o kaledeki Tac Mahal'i gören dairesinde yaşamış.

Seviyorum ben tarihteki kadına, sanata, mimariye, estetiğe değer veren adamları ve o dönemlerin zihniyetine rağmen yaşanan büyük aşk hikayelerini. (Bizim Kanunimiz gibi, ama Meral Okay'ın rezil Sülüman'ından değil, gerçek Kanuni Sultan Süleyman'dan bahsediyorum.) Huzur içinde uyusunlar bakalım yan yana...

Ama siz toparlanın bakalım, bu kez Agra Kalesi'ne gidiyoruz.. Sonra akşam yemeği ve ondan sonra da Tac Mahal'in hikayesini anlatan bir Hint müzikaline gideceğiz İso'cum ve turdaki kızlarla..:)




2 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

ne güzel bir bilgilendirme..

Imge dedi ki...

Teşekkür ederim Buket.. Sevgiler..