Bazı Şeyler Hiç Değişmez: Migros ve Turkcell

Aile evinden ayrılıp yalnız yaşamaya başladığım üniversite yıllarımda başladı ikisiyle de olan ilişkim. İkisiyle de çok samimi olduk. O kadar ki neredeyse her gün buluşmaya başladık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Ben ikisine de hep sadık davrandım. Onlar da bana hep en güzel hizmeti verdiler.

Başka bir market biraz daha ucuz diye Migros'a hiç sırtımı dönmedim. Diğer yerlerin çok daha güzel ürünleri olduğunda sadece o ürünü almak için uğrayıp, geri kalan alışverişimi mutlaka Migros'tan yaptım. Yaşadığım yerlere en yakın Migros'un güler yüzlü kasiyerleriyle hep selamım, sohbetim oldu. Alışveriş arabasıyla rafların arasındaki koridorlarında gezerken kendimi hiç yabancı hissetmedim. Aradığım her şeyi buldum. Bana sunulan her şeye güvendim. Şimdi oturduğum ev de Migros'un yanında ve gerçekten alışveriş keyfini yok edebilecek kadar küçücük ve sıkış tıkış bir Migros var yanıbaşımda. Hemen yanında da kocaman bir Üçler market bulunuyor. Ve ben yine de minik Migrosuma gitmeyi tercih ediyorum. Astoria'ya sinemaya ya da Metrocity'ye spora gittiğimde de değişiklik olsun diye oradaki büyük Migroslara uğruyorum. Bazen  de değişiklik niyetine sanal marketine uğruyorum Kangurum'un. :) 

Turkcell için de aynı şey geçerli. Üniversitenin son yılından (1998-99 dönemi) itibaren aynı Turkcell hattına sahibim. Özellikle son dönemlerde diğer operatörlerin kızışan rekabetle birlikte önerdikleri o avantajlı tarifelere, kampanyalara hiç rağbet etmedim. Numara taşıma çıkmasına rağmen başka bir operatöre geçmek içimden gelmedi. Hiçbir zaman "dur pencerenin yanına gideyim, oradan çeker" ya da gezilerde falan "hımm, burada sinyal yok" demedim. Turkcell, her zaman çekti, beni hep bilgilendirdi, bilgi almak ve soru sormak istediğimde karşımda hep konusunda yetkin birilerini buldum.

Hiç mi sorun yaşamadık aramızda derseniz her ilişkide olduğu gibi bu ikisiyle de az da olsa pürüzler yaşadığım oldu. Ama büyük ve kurumsal firma olmanın bence ilk şartlarından biri de müşteri ilişkileri ve problem çözebilme yetisidir. Hem Migros hem de Turkcell'in bu konuda çok iyi olduklarını düşünüyorum. (Bu konuda hiç takdir etmediğim firmaları da hatırlayalım: Pegasus, Biletix ve son dönemlerde Garanti!) Bir de bu dönemde müşteri ilişkilerinde sosyal medya tarafını iyi yönetebilmek çok önem kazandı ve bu konuda da çok başarılılar.

Örneğin, sanal marketle ilgili küçük bir sorunum olmuştu. Küçük de olsa bir para iadesi yapılması gerekiyordu ve her seferinde bana paranın kartıma yüklendiği söyleniyordu ve ben Migros kasasına gittiğimde o tutarı göremiyordum. Telefonda çözemedim sanarak Twitter'dan ulaştım Migros Hizmet'e (@MigrosHizmet) ve işin aslını orada öğrenmiş oldum. Meğer sanal market alışverişi olduğu için yine bir sanal market alışverişimde kullanabilecekmişim o para puanı. Internet üzerinden bana dönmeleri ve durumun anlaşılması bir saati bile bulmadı diyebilirim.

Aynı şekilde bir örnek de Turkcell'den.. Son zamanlarda Turkcell'den gelen bilgilendirme SMS'leri ve sesli kayıt telefonlarından bunalmıştım. Bir de önceden 532 numarasından aranırdık, anlardık Turkcell olduğunu. Şimdi 0532-757... gibi bir numaradan aranıyorum, açıyorum Turkcell çıkıyor! Tam bir telefon sapığı gibi. :) Ben de Twitter'a (mention falan etmeden) "Turkcell, telefon sapığım olma yolunda emin adımlarla ilerliyor! Çalan üç telefondan ve gelen 2 SMS'ten biri Turkcell'den!! İmdat!" yazmıştım. Mention etmeyince kendi halimde bir serzeniş olarak kalır orada diye düşünürken 25 dakika içinde Turkcell Hizmet'ten mesaj geldi. Bana Online İşlem Merkezi'nden ayarları düzeltebileceğimi söylediler. Denedim, ve olmadığını söyledim. 10 dakika içinde telefonumu alıp beni aradılar ve ayarları düzelttiler. Ve bunu yaptıklarında saat gecenin 10'uydu! Eeee, şimdi ben nasıl bağlanmayayım Turkcell'le hayata. :) Bunlar minik problemler, ama karşınızda size değer veren bir şirket olduğunu gösteren önemli örnekler bana göre. (Hazır müşterisine kulak veren bir operatörüm varken son reklamlarını hiç beğenmediğimi de söylesem mi acaba? Hele sevgi sözcükleri arasında "alınyazım"ı gördüğümde yaşadığım şoku hiç unutamıyorum! Ama neyse, şimdilik konuyu dağıtmayayım.)

Son olarak siz de benim gibi gelen SMS ve sesli kayıt telefonlarından bunaldıysanız yapmanız gerekeni açıklıyorum: Turkcell web sayfasına girin. Sağ üst köşedeki Online İşlemler/Bireysel'i tıklayın. Tek kullanımlık şifrenizi alın. Sonra Tanıtım Mesajları kategorisine girin. Orada her kategori için İzin Verdiklerim ve İzin Vermediklerim sütunları olduğunu göreceksiniz. Otomatik olarak her şeyin İzin Verdiklerim sütununda olduğunu ve İzin Vermediklerim sütununun boş olduğunu da göreceksiniz. Bir de iki sütunun arasında Ekle ve Çıkar tuşları var. Şimdi İzin Verdiklerim'de bulunan ve mesaj almak istemediğiniz her kategoriyi seçerek Çıkar tuşuna basmanız ve onların İzin Vermediklerim'e geçmesi gerekiyor. Ama ben başaramadım, çünkü Çıkar tuşu çalışmıyor gibiydi. Sizin de çalışmazsa o zaman 532'yi aramanız gerek. Ya da Twitter üzerinden ulaşmak isterseniz: @TurkcellHizmet.

Her iki firmayla da on iki yıldır birlikteyiz ve sanırım hem onlar hem ben var olduğumuz sürece de birlikte oluruz. Bu hizmet anlayışının yaygınlaşması ve böyle firmalarımızın artması dileğiyle...

12 yorum:

msdundar dedi ki...

Sizin durumunuza, "para var huzur var" diyorlar. Migros'tan alışveriş yapanın ben aklına şaşıyorum. Örneğin an itibariyle birebir aynı nescafe 200gr. cam şişe Migros ve Bim arasında 4TL fark var. Axe deorant, arada ki fark 3,75TL. Daha bugün baktım, ordan biliyorum.

Handan dedi ki...

ben olsam böyle övgü dolu bir yazı yazmazdım. hizmetlerini para karşılığı veren şirketler bunlar önünde sonunda dahası zaten iyi hizmet etmek zorundalar, tercih etsem dahi övmezdim ben, en ufak hatalarını şikayet etme hakkı her zaman daha tercih edilesi bir tavır benim için.

oZGe dedi ki...

Yazdıklarınız aynen beni anlatıyor sanki :) Ben de Migros'tan alışveriş yapmaya bayılıyorum, özellikle haftasonları indirimli ürünler çok avantajlı oluyor. En önemlisi de her istediğimi bulabiliyor olmam. Ben normalde markete ihtiyacım olan şeyi almak için değil gezip incelemek yeni ürünleri denemek için giriyorum dolayısıyla Migros bu konuda beni mutlu ediyor. Turkcell hattım da ünv.mezuniyet hediyesi olarak ailemin aldığı telefonla gelmişti hala da onu kullanırım. Hiç değiştirme gereği duymadım. Sonuçta herşeyin bedeli var iyi hizmetle kötü hizmet tabii ki aynı değerde olmuyor.

Imge dedi ki...

msdundar,

Ben bir kez BİM'e girdim un almak için ve Piyale markasını ararken Nazar Un diye bir şey gördüğümü hatırlıyorum. Kraker ve kek çeşitleri olarak Eti/Ülker yerine Halk falan gibi bir marka vardı. Bunlar benim hiç bilmediğim ve riske etmeyeceğim markalar açıkçası. Migros'ta ne ararsam bulabilmeyi seviyorum. Çeşitliliğini seviyorum. Yeni çıkan ve merak ettiğim bir ürünü orada bulabileceğimi biliyorum. Ayrıca Money Card'la güzel fırsatlar da yakalıyorum. Tavsiye ederim, ama bu işler biraz da alışkanlık meselesi sanırım. O yüzden nerede nasıl mutluysanız ona devam!

Handan,

Ben bu yazıyı yazdım diye bundan sonraki hatalarını görmezden geleceğimi sanıyorsan çok yanılıyorsun!! :) Ayrıca Migros'un da Turkcell'in de benim reklamıma ihtiyacı yok diye düşünüyorum, ama ben her ikisiyle de uzun yıllardır bağ kurduğum için böyle bir yazı yazmak istedim. Bir de kesinlikle haklısın: "aldıkları paranın karşılığını hizmet olarak vermek zorundalar", ama ben olumlu eleştiriden hiç zarar gelmeyeceğini düşünüyorum. Hatta olumsuz eleştiri yapmaya çok hazır ve nazır tipler olduğumuzu ama "bravo" demekte çok zorlandığımızı görüyorum. Hele bir de bizim ülkemizde koca koca firmaların müşteri ilişkileri adına hiçbir şey yapmadan para kazandıklarını görüp delirdiğim için bu tür firmaların kesinlikle takdiri hak ettiklerine inanıyorum. O yüzden durduk yere övgüler düzmek için yazdığım bir yazı değildir bu. Kendi tarzımda, içimden gelen bir takdir ve teşekkürdür.

Özge,

Yazdığın her şeye katılıyorum. Sen de zaten ne demek istediğimi gayet iyi anlamışsın. O yüzden her ikisine de daha nice uzun yıllar bu hislerimizi koruyabilmek dileğiyle diyorum.. Bu arada yılbaşına kadar 170 TL harcarsam 25 TL Money Puan kazanıyormuşum.. Yeni Migros hedefim belli oldu sanırım..:))

Sevgiler hepinize..

Handan dedi ki...

:) yani imge 175 tl ihtiyaç yaratıp 25 tl kazanacaksın.


ayrıca blogger olarak reklam yazısı yazabilirsin -bu yazı öyle mi değil mi bilmiyorum değil gibi- bundan para da kazanabilirsin hiç itirazım olmaz; reklam der geçerim, ama reklam değilse yine de özge gibi anlamış olmayı tercih etmeyerek:) bir telefon firmasını-bir marketi övmek bana esastan şık gelmedi. uzadıkça uzar bu konu. en baştaki cümlemden sonra yazmasam da olurdu.

Imge dedi ki...

Handan,

Neye sinirlisin bugün bilmiyorum ama umarım geçer.. 175 TL'ye 25 TL puanla ilgili yaptığım şakaya bile dalmışsın bodoslama.. :) Espriydi o, ciddiye almaya değmez yani..

Bu arada bu blogda şimdiye kadar hiç reklam yapmadım. Yani senin dediğin anlamda, para karşılığı reklamdan bahsediyorum. Bir sürü basın bülteni gelmesine rağmen denemediğim hiçbir ürüne yer vermedim. Gezmediğim sergilerle ilgili bilgilendirme yazıları için bile basın bülteni kategorisi açıp koydum. Deneyip de beğendiğim ürünleri de açık seçik övdüm. Tıpkı Gazella'yı olumsuz eleştirdiğim gibi, ETS'yi de övdüm mesela. Onunla da sorun yaşamıştım, ama sorun çözme biçimi ve yaklaşımı hoşuma gittiği için hem yaşadığım olumsuzluğu hem de olumlu eleştirilerimi yazdım buradan. Bunun doğal olduğunu düşünüyorum. Karşılığında da bedava tatil falan almadım, merak ediyorsan!

Dediğim gibi sana şık gelmemiş olabilir ama ben önemli olduğunu düşünüyorum bu tür olumlu eleştirilerin. İster market, ister tur şirketi, ister GSM operatörü isterse cilt bakım merkezi, restoran, vs olsun fark etmez. Kullandığım her ürünle ilgili olumlu ya da olumsuz eleştiri yazma hakkımın olmasından da memnunum.

İsteyen istediği şekilde yorumlayabilir bu tür yazıları. Uzun süredir beni takip edenler de daha iyi anlar ve yorumlar elbette..

gülş dedi ki...

imge hanım, dün gece en son saat 4.56'da internet paketleriyle ilgili mesaj gönderince turkcell gerçekten cinnet geçirmeme çok az kalmıştı, sayenizde az önce tüm o servisleri kapattım, çok teşekkür ediyorum size detaylı bilgilendirme için :) bu arada ben de ilk başta sizin gibi listeden çıkartma fonksiyonunu kullanamadım sırasıyla mozilla, chrome ve safari'de denedim ama hiç birinde olmadı, inat ettim, explorer ile yaptım ve o zaman oldu :) böyle fazla kullanılmasını istemedikleri fonksiyonları güncel tarayıcılara uygun yapmayı unutuveriyorlar sanırım :)

sizi bir kaç yıldır okuyan birisi olarak da reklam yazılarıyla işinizin olmayacağını biliyorum kendi adıma, bunu görmek isteyen en son hindistan gezinizde tur şirketiyle ilgili yazdıklarınıza da bakabilir.

sevgiler

Handan dedi ki...

imge ben kredi kartı kullanmıyorum senelerdir ya esprileri anlamamam ondan, en son bir arkadaşım vings al mil biriktir dedi, 75 tl üyelik ücreti kesilince 1.5 aydır cüzdanımda olan karta, onu da iptal ettirdim ve kartsız yaşama geri döndüm, ben blogda reklama karşı değilim, eski yazılarımda gayet ciddi -şaka değil- ulan 2 reklam yazsam para kazansam diye yazmışlığım da vardır ama demek ki kredi kartsız, istanbulda yaşamayan birine neredeeeee basın bülteni falan gelmiyor bana, e bursa da ziyadesiyle köylü zaten bu konuda, başka bahara artık.

migros yaratmak istediği algıyı başarıyla yaratmış, senin bim markaları için yazdıklarını görünce bunu anladım, şehirli-modern-marka yiyip içen, giyen tanımını başarıyla doldurmuş, bim de kendi alanında başarılı; aynı ürünün veya aynı fabrikada bim için üretilmiş bir una markalısından daha az para veririm mantığını. işin magazinine gelirsek ben diasa dan alışveriş yapıyorum içki reyonu da olduğundan ama bim raflarında italyadan ithal kedi dili bisküvüyü görünce aynı verilen algıdan -ucuz-fason ürün- ben de etkilendiğim için şaşırıyorum.

sinirli değilim bu gibi konularda konuşurken smiley koyma gereği hissetmiyorum. gereğinden fazla ben reklam yaptım yazarak. son yorumum olsun bu.

Imge dedi ki...

Gülş,

Yazımın işine yaramasına sevindim. Galiba kurtulduk o mesajlardan sonunda, çünkü bugün hiç tanıtım mesajı almadım ve çok mutluyum..:) Ayrıca uzun zamandır tarafınızdan takip edildiğimi ve anlaşıldığımı görmek de çok mutlu etti beni.. Teşekkürler.. Sevgilerimle..

Handan,

Benim de son yorumum olsun o zaman.. Sen de bilirsin sinirli, saldırgan, mutlu, mutsuz, iyi/kötü niyetli tavır sadece smiley'lerle belli edilmiyor. Tıpkı konuşurken ağzımızdan çıkanlar kadar beden dilinin söylediklerinin de önemli olması gibi yazılı cümlelerdeki ruhsal tonlama da çok belli oluyor.. Ama demek ki bu konuda da aynı fikirde değilmişiz..Sorun değil..
Sevgiler..

Adsız dedi ki...

Migros ta farelerin cirit attığını biliyormusunuz.Görünen fareyi tutmak yerine sadece ilaçlama yaptıklarını.Çalışanların 600-700 tl maaş aldığını bunu da 2 sefer de aldıklarını biliyormusunuz.Sabaha kadar çalıştırıp mesai parası vermediklerini biliyormusunuz.

Imge dedi ki...

Gamze,

Tabi ki bilmiyorum. Ve konumuzla ilgisi nedir onu da anlayamadım? Bu yazıda bir müşteri olarak takdir ettiğim şeyler çok farklı benim. Bahsettiğin gibi Migros'ta fareler cirit atıyorsa diğer marketleri hiç düşünemiyorum o zaman! Ama en lüks restoranlarda bile fare çıktığını duyuyoruz, dolayısıyla buna da şaşırmam.

Ama "denetim eksikliği" ve "kapitalizmin kurduğu sömürü düzeni" tamamen farklı eleştiri konuları. Ayrıca sadece Migros ya da X/Y/Z firmalarıyla ilgili değil toptan ele alınıp düzeltilmesi gereken sistem sorunları diye düşünüyorum. O yüzden yanlış yazıya doğru olabilecek bir yorum attın ya da doğru yazıya yanlış bir yorum attın sanırım. :)

Adsız dedi ki...

kusura bakma :) Sevgiler