Salı günü havayı güzel görünce Gizem'le birlikte klasik Ortaköy yürüyüşlerimizden birini gerçekleştirdik. Yeni yılın ilk buluşmasıydı bu. Böylelikle "yılın son" ile başlayan cümleler gibi "yeni yılın ilk" diye başlayan cümleler silsilesine de artık bir son verebileceğimi düşünüyorum. Dönüşte Çırağan'ın sergi salonuna uğradık. Bu kez ne olduğunu bilerek değil, şansımıza ne çıkarsa diyerek.. Ve şansımıza Fevzi Karakoç'un Köprü II sergisi çıktı. Buradan da anlıyoruz ki bu serginin birincisi de varmış demek.
31 Ocak 2012'ye kadar devam edecek olan sergideki resimlerde at ve binici figürlerini tekrarlı motif dizileri içinde göreceksiniz. Sanatçı, bu figürler ile avcı ve savaşçı geleneğimize göndermede bulunuyormuş. Dolayısıyla at ve atlı figürleri Köprü II'nin ana temasını oluşturuyor.
Sizlere bir fikir verebilmesi için sergideki birkaç resmin fotoğrafını kolaj yapıp yüklüyorum. Gördüğünüz üzere çeşitli kompozisyonlar içinde rengarenk atlarla karşılaşmanız mümkün. Örneğin, sol üstte gördüğünüz yeşillikler arasındaki kırmızı atlılar Haliç Sırtları'nda bulunuyorlar. Unutmayın, toplam 40 eserden oluşan bu sergiyi görmek isterseniz ay sonuna kadar zamanınız var.
Bu arada karnımız mı acıkmaya başladı ne? İkimiz de "Ay bu aralar da çok çabuk acıkıyorum şekerim," muhabbeti yapıyoruz. Gizem çıtayı yükselterek "Acaba çinko ya da demir eksikliğim mi var?" diyor. Neden sonra saate bakmak aklımıza geliyor ve neredeyse dörde geldiğini görüyoruz. Kahvaltıyı saat on gibi yaptığımıza göre acıkmış olmamız gayet normal. Sohbet bir anda "çinko-demir eksikliğinden" uzaklaşarak "zamanın ne çabuk geçtiğine" geliyor. Bu eksen kayması bir an önce yemek yememiz gerektiğini gösteriyor bize. :) Biz de kendimizi Beşiktaş'taki Şöhretler Köftecisi'ne atarak bu keyfili günün kapanışını orada yapıyoruz. Elbette haftanın ikinci buluşmasını da planlayarak.
Sırada harika iki film var. İkisi de düşündükçe tüylerimi ürpertiyor. Merak edenleri bir sonraki yazıma bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder