Aslında Salı günü de Müge, Gizem ve ben Zamane Kahvesi'nde buluştuk ve o da keyif molalarından biriydi ama Zamane Kahvesi'nden daha önce söz ettiğim için başlığa onu eklemedim. Ama o kadar keyifle ve durmadan sohbet etmişiz ki İstanbul Film Festivali kapsamında saat 16:00'da Citylife'da oynayacak Uğultulu Tepeler'e (Wuthering Heights) bilet bulmak için şansımızı denemek üzere yarım saat önce sinemada olmayı bile unutmuşuz! Oysa hep birlikte TAC'de kitabını İngilizce okuduğumuz romanın filmini izlemek hoş olur diye düşünmüştük. Neyse artık, uzun aralıklarla buluşabildiğimiz için sohbet daha tatlı geldi demek ki.
Çarşamba günü öğleden sonra ise yine heyecanlı bir blogger buluşması beni bekliyordu. Yakada karanfillerle ilk tanışma misali birbirimizi bir süredir takip ettiğimiz Dilara ile buluşmaya karar verdik. Ve "bir kahve içsek mi" diye yola çıkmamıza rağmen bir şişe şarap ve harika bir peynir tabağı eşliğinde uzun bir öğleden sonrası sohbetine dönüşen plan -tıpkı Müge ile olan gibi- gerçekten bana tatil tadında bir gün yaşattı. (Öğleden sonra içki içmek bana tatili anımsatır da genelde. Tatillerde kahvaltı sonrasında içilen her şey alkollü olmalıdır gibi bir şartlanmam var sanırım.:)) Bu arada hava güzel olsaydı Dilara'nın önerisiyle ilk kez Asmalımescit'te öğle rakısı yapacaktık ama onu başka bir zamana erteledik artık. ODTÜ ve Ankara yıllarımız gibi önemli bir ortak noktamız olan Dilara ile birbirimizden haberdar olmamızı sağlayan Selim'in de kulaklarını çınlattık. Tüm bunları da Atiye Sokak'taki Hardal'da yaptık. Hardal'ın Cabarnet Sauvignon house wine'ını ve peynir tabağını çok beğendik. Sizin de aklınızda olsun derim. Ben bu hafta blogum sayesinde tanıştığım (ama zaten tanışmadan önce de tanıyormuş gibi hissettiğim) insanlar listesine bir yenisi daha eklendiği için çok mutlu oldum. Bir sefer ile kalmayacak ve devamı gelecek bir buluşma olacağından emin olduğum için daha da mutlu oldum. Sadece yazın biraz ara vereceğiz gibi görünüyor, değil mi Dilaracım? :)
Gelelim Cuma'ya. Heyecanla beklenen Duman konserine. Yani İstanbul Live'a. Kapı açılışı 21:00'de olan ama gece 23:45'te başlayan konsere. Neyse ki biz 21:00'de bunu öğrenir öğrenmez kendimizi James Joyce'a attık ve konsere kadar orada bekledik. Biz konsere geldiğimizde İstanbul Live ortamında bekleyen ve genellikle üniversite gençliğinden oluşan kalabalık çoktan ortalığı duman altı, yerleri de yapış yapış bira kaplaması yapmışlardı. Gecenin ilerleyen saatlerinde yerlerdeki yapışkanlığa cam kırıkları da eklenince tam oldu! Ne bekliyordun ki derseniz İmge Teyze olarak 22:00 gibi sahne alıp gece yarıma doğru geceyi bitiren bir Duman bekliyordum diyebilirim. Ama Sor Bana Pişman Mıyım? Hayır değilim, çünkü Duman'a bayılırım. Ve gecenin konser bölümü harikaydı. Ama bir daha bu saatte başlayıp sabaha karşı biten ve bu kadar genç içicilerle dolu, hangar gibi bir ortama zor girerim! :)
İki buçuk saat süren konserde grubun daha söylemediği ne kadar çok şarkısı olduğunu düşündük. Canlı performansları gerçekten çok iyiydi. Kaan Tangöze gözüme ufak tefek, genç ve sempatik bir adam olarak göründü. Sarhoş'u söylemediler, alacakları olsun, ama onun dışında gerçekten harika bir gece oldu. Duman I ve II albümlerini zaten ezberledim sayılır ama önceki albümlerinden bilmediğim çok parça olduğunu fark ettim. Onları da bir kez daha elden geçireceğim en kısa zamanda. Yani kısaca ağzınıza sağlık Duman diyorum. Alın bakalım size de Balık'ı getirdim:
...Takıl ağıma canım
Tadına bakacağım...
Geçen hafta çok güzel geçti. Bu hafta ondan da güzel geçsin. Bu Nisan ayını da sevdim ben, ama söyleyip de şımartmayın şimdi durduk yere. Böyle devam edip, bizi daha da güzel bir Mayıs'a teslim etsin sonra göklere de çıkartırız icabında.:)
İyi haftalar hepinize...
4 yorum:
Sevgili İmge, nadir oluyor böyle 30'lu yaşlar sonrası tanışılıp; alınan olumlu elektrik sonrası devam eden ve hatta büyüyerek, çoğalarak sürdürülen arkadaşlıklar.. bizimki de bu nadir kategoriye girenlerden bence.. Seni tanıdığıma, hayatıma kattığıma pek memnun oldum ben :)
Dilaracım,
Yazıda da belirttiğim gibi kesinlikle katılıyorum, aynı duygu ve düşünceler içindeyim ben de..:) Sevgilerimle..
Tabak şahane görünüyor, keyfiniz ve sohbetiniz daim olsun. Selim'i severim bende ;)
Teşekkürler Füsun.. Sevgiler.
Yorum Gönder