Bu yazımda bahsetmiştim: hayatta yapmayı, en azından denemeyi istediğim şeylerden biriyle ilgili bir adım attım diye. İşte şimdi zamanı geldi, açıklıyorum: ben bu sene resim kursuna gittim! Eline daha önce hiç fırça almamış, kara kalemle çöp adam bile çizmemiş biri olarak her hafta bir kez yeni bir şeyler öğrenmek için harika bir hoca eşliğinde aşağıda gördüklerinizi yaptım. Tamam biliyorum, hiçbiri birer sanat eseri değil ama benim için büyük bir değişiklik ve önemli bir adımdı. Aklımda kalmasını istemediğim şeylerden biriydi. Bu işin sırf yetenekle mi ilgili olduğunu, yoksa öğrenilebilir bir şey mi olduğunu merak ediyordum. Beni takip edenler bilir, resim sergilerini gezmeye bayılırım, hatta pek çok yerde de bahsetmişimdir: bir sonraki hayatımda Barcelona'da yaşayan İspanyol bir ressam olmak istiyorum diye. Bir elimde şarap kadehim, bir elimde fırçam, önümde tuvalim, Barrio Alto bölgesindeki yüksek duvarlı atölyem ve ben... İşte hayalim...:)
Her neyse, sonuçta bir adım atmadan neler yapabileceğimi (ya da yapamayacağımı) hiçbir zaman bilemeyeceğime karar vererek bu sene Ekim'de başladım kursa. Önce bunlarla başladık:
Yani elimize kara kalemi alıp temel şekilleri çizerek, ışık nereden vurursa gölge nasıl olur diye düşünerek, keskin gölgeler ve ışıkları nerede kullanmamız gerektiğini, tonlamayı öğrenerek bir süre çizimler yaptık. Dokuları vermeyi de öğrenmemiz gerekiyordu ama ben ne yazık ki mandalina ve portakalın o pütürlü yüzeyini bir türlü beceremedim. Hatta İso'cum birkaç tane meyve-sebze çizdiğim kağıtlardaki mandalinaları gördükçe benimle "Komutan Logar, bilinmeyen bir cisim yaklaşıyor!" diye dalga geçiyordu. :)
Sonra aşağıdaki gibi ayakkabılar, çantalar, şapka ve şemsiye gibi değişik objeler çizmeye başladık. "Hımm, fena iş çıkarmıyorum sanki" diye düşünmeye başladığım zamanlardı bunlar. Kara kalem gerçekten zordu ama çok da zevkliydi bana göre. Mine Hoca çok uzun bir süre kara kalem çalışmamızı istedi (o zamanlar sıkılmıştık, bir an önce yağlıboyaya geçmek istiyorduk, ama şimdi ne kadar haklı olduğunu anlıyorum).
Sonra eller, ayaklar, yüzler, vücutlar çizmeye başladık. Yine hocamızın önerdiği bir kitaptan bakarak yapmaya çalıştığımız bu çizimlerde benim çizdiğim suratların hepsi homo sapiens tadında oldular! Ama geri kalanı fena sayılmazdı yine. "Aman neyse, sonuçta portre ressamı olmayıveririm ben de!" diye düşünerek bu bölümü de moralimizi yüksek tutarak atlattık.:)
Moral olarak ilk çöküşü suluboyada yaşadım sanırım. Bizim gibi acemi ellerde adeta bir kabusa dönüşen suluboya beni resimden soğutmak üzereydi ki neyse çok kısa sürdü. Fırçayı dokundurduğun anda doğru düzgün bir şeyler çıkarmak zorundasın, yoksa çok fazla düzeltme şansın yok! Daha renkleri bile yeni tanımaya başlayan bizler için durum faciaydı. Kendi adıma konuşayım: ilkokuldayken resim derslerinde yaptığımızın pek üstüne çıkamadım sanıyorum! Yine de "İmge" diye imzamı atmaktan vazgeçmemişim görüyorsunuz.:)
Suluboyadan sonra bir tutam da guaj boya çalıştık. Sadece bir fikrimiz olsun diye yaptığımız guaj boyayı üzerinde düzeltme yapabilme ve birkaç kat geçebilme imkanı verdiği için suluboyadan kesinlikle daha çok sevdim. Hatta yağlı boyanın bile ilk zamanlarına göre daha çok sevdim diyebilirim. Ama aslında sevmediğim şey yağlı boya değil kullandığım malzemelermiş, biraz geç anladım! Neyse guaj boya ile böyle bir şey yaptık mesela:
En sonunda geldik merakla beklenen ana: yani yağlıboyaya! Son haftalardaki yağlı boya maceralarımda öğrendiklerim şunlar: öncelikle her türlü malzemenin en kalitelisini alırsanız yaptığınız işten daha çok keyif alırsınız. İlk başta aceleyle bir kırtasiyeden aldığım tuvaller o kadar kötüydü ki ne yaparsam yapayım sonuç alamıyordum. Yine aynı şekilde boyaların da çok yağlı olanını seçmişim ki son haftaya kadar onlarla cebelleştim. Ama geç de olsa iyi malzemenin ne kadar fark yaratabileceğini öğrenmiş oldum. O yüzden fırçadan tuvale, boyadan resim yağına kadar her şeyin en iyisinden almaya bakın ki şevkiniz kırılmasın. Malzeme için size Teşvikiye'deki Colorbox'ı öneriyorum. Adres ve telefon isteyenler bana mail atabilirler.
Ayrıca bu işin inanılmaz bir emek ve sabır işi olduğunu da öğrendim. Doğadaki her şeye başka bir gözle bakmak gerektiğini, farkındalık içinde bir gözlemin ne kadar yararlı olabileceğini öğrendim. Müzelerde, sergilerde hayranlıkla izlediğim tabloların gerçekten hayranlık duyulası şeyler olduklarını bir kez daha anladım. Yüz ifadelerini yapmanın, cam, ahşap, suyun parlak yüzeyi, dalga köpüğü, bulut, vs gibi binlerce farklı dokuyu ve görüntüyü tuvale yansıtmanın ne kadar zor olduğunu gördüm. Hepimizin ne kadar geliştiğini gördükçe bu işte çok çalışmanın ne kadar fark yaratacağını fark ettim. Ama elbette doğuştan yeteneğe sahip olmanın da ayrıca bir fark yaratabildiğini gördüğümüz örnekler de vardı sınıfımızda. O yüzden hâlâ resim yeteneğinin Tanrı vergisi bir armağan olduğunu düşünüyorum. Olsun varsın, ben de bir Monet olmayıveririm artık. :)
Şaka bir yana en son şu pancarcı kadını bitirip, sağ alt köşeye "İmge"yi kondurup sezonu kapattım sevgili okur. Güzel bir mesafe kat ettim, daha işin çok başındayım ve gideceğim yol çok uzun. Ama en azından denediğim ve sevdiğim bir uğraşım ve harika sınıf arkadaşlarım oldu bu sene. Gelecek sene de aynen devam etmeyi düşünüyorum. Mümkünse aynı ekiple (elimde netliği çok da harika olmayan bu iki toplu fotoğraf var, ekibimizi mecburen bunlardan tanıyacaksınız artık).:)
Son olarak bizden güler yüzünü hiç eksik etmeden, her hafta hepimizle tek tek ilgilenen hocamız Mine Barışık'a kocaman teşekkürlerimi gönderiyorum. Gelecek sene resim yapmaya devam etmek istiyorsam nedeni Mine Hoca'dır. İkinci teşekkür de keyifli sınıf ekibimize gidiyor. Öğlenleri balkon sohbetlerimizi, çay saatlerimizi, sabah kahvelerimizi, şakalaşmalarımızı ve tüm artistliğimizle havalara girip ileride hangi tablomuzu ne kadara satacağımızı planlayışımızı özleyeceğim.:) Üçüncü teşekkür de beni hep destekleyen, Perşembe sabahları işe giderken beni kursa bırakan, moralim bozulduğunda motive eden ve "bilinmeyen cisimler" de yapsam her zaman hayranım olmaya devam eden kocacığıma gelsin. :)
Okulum bittiğine göre bence ben artık tatili hak ettim, ne dersiniz?
İyi haftalar hepinize..
15 yorum:
İmge ne iyi etmişsin de gitmişsin böyle bir kursa.
Mütevazılığa hiç gerek yok.
Çok beğendim resimlerini.
Ellerine sağlık...
Tatili hak etmişsin tabiii :))
Sevgilerr
Waow!! Gayet basarili bence!
Bende cizime basladim, ama ben kara kalem calismak istiyorum. Bir kursa gitmiyorum, kendi basima birseyler cikarmak istiyorum ama cok yavas gidiyor. En son cizimlerime kiz kardesim 'bunlar polis robot resimlerine benzemis' deyince biraz sogudum aslinda. Beceremeyecegim sanirim.
Acaba bende bir kursa mi gitsem?
Haftada kac saat derse gidip kac saat evde kendin calistin, bahsedebilir misin?
Tebrikler:) Hangi kursa gittiğinizi de paylaşırmısınız gitmek isteyenler için. Teşekkürler
Tebrikler, harika görünüyor resimler. Guajla yaptığın resme bayıldım, bir de pancarcı kadına.
Benim de aynen senin gibi çöp adamdan öteye gitmeyen bir resim yeteneğim var. Annemin ise bu konuda doğuştan yetenekli olduğunu düşünüyorum. O bütün sülaleye yetecek kadar resim yaptı, yapıyor. O nedenle bu konuda çekimserim :) Bir de okul yıllarımdan gelen bir bıkkınlık var resme karşı. Beni mutlu edecek hobi başka bir yerde, hissediyorum. Bir de kendisini bulsam süper olacak :))
harika birşey yapmışsın. ben de yıllarca resim yeteneğinin doğuştan geldiğine inandım. ama gördüm ki çalışarak, çabalayarak da resim yapmak öğrenilebiliyor ve güzel işler çıkıyor ortaya. doğuştan yetenekli olmak, çalışmayı ve öğrenmeyi hızlandırır elbette, ama çalışarak da öğrenilebilir. bunun örneklerini çok izleme şansı buldum. çalışmanların çok güzel olmuş, tebrikler :) nacizane fikrimi söylemek isterim, bence mutlaka devam etmelisin resme :)
Zeugma,
Çok teşekkürler.. Her zamanki gibi harika yorumunu duymak çok iyi geldi.. :) Sevgiler..
Kız kıza toplandık,
Ekim başı-Mayıs sonu arasında haftada bir gün sabah 9.00 akşam 16.00 arası kursa gittim. Kurstaki net çalışma süresi 5 saat gibi düşünebilirsin. Kara kalem çalışmaları sırasında ev ödevlerimiz de olurdu, o yüzden bir iki saat ilave evde çalışırdım. Yağlı boya ve diğerlerinde evde pek bir şey yapmadım aslında. Her şeyi ortaya döküp yeniden toparlamaya üşendiğim için biraz tembeldim o konuda. Yani sadece kursta yaptıklarım bunlar. Ve kursta kesinlikle evden daha verimli çalışılıyor. Yazın yapabilir miyim bilmiyorum ama seneye mutlaka devam etmeyi istiyorum.
Adsız,
İsmek'in Dikilitaş'taki kursuna gittim. Seneye Mine Hoca orada olursa yine oraya gitmeyi planlıyorum.
Benden Bizden,
En kısa zamanda seni mutlu edecek o hobiyi bulman dileğiyle!! :) Ve çok teşekkürler yorumların için..:)
Kağıt faresi,
Naçizane fikrin benim için çok değerli ve duyduğuma çok sevindim. Devam etmeyi planlıyorum, bakalım zaman ne gösterecek. Gelişmelerden haberdar ederim sizleri
Sevgiler..
Sevgili İmge,
Bence de çok yerinde karar verip, yapmayı, yani denemeyi çok istediğin bir şeyi yaşama geçirmişsin fırsat yaratarak..Benim de yapmak istediklerim arasında resim de var!.bu yıl olamadı! inşallah yakın bir zamanda diyeyim ben de:)
Bu arada yaptığın çalışmaları ben oldukça beğendim yeni başlayan bir insan için hiç de küçümsenmeyecek kadar başarılı olmuş..
Seni ve desteğini hep yanında hissettiğin eşini tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum..
Şimdi tuallerden gerçeğe, gerçek manzaralar eşliğinde güzel bir tatili hak etmişsin/iz:)
Sevgiler...
Esmir,
Çok teşekkürler güzel yorumların için.. Birkaç hafta bir şeyler yapmaya çalışmış acemi bir çaylak için çok değerli bu yorumlar.. :) Madem sen de bir yanından başlamak istiyorsun seneye birlikte gidelim derim? :)
Sevgiler..
İmgeciğim harikasın!
Sağol Seda'cım..:) Sevgiler..
Ben de aynı yollardan geçmiş biri olarak, bu zevkli ve başarılı çalışmalarının devamını dilerim. Yağlıboyayı evde çalışmak gerçekten çok zor. Döküntüsü çok fazla. O yüzden ben bu sezon evde Faber Aquarel boya kalemleri ile 150 gramlık kağıtlara çalışmalar yaptım. Bana çok faydası olduğunu düşünüyorum. Öneririm.Bu kalemlerle yaptığım örneği görmek istersen,blogumda resim çalışmalarım bölümünde şemsiyeli kız ve kaplan bu kalemlerle çalışılmıştır. Sevgier. :)
Füsun T,
Senin resimlerini bayılarak takip ettiğimi biliyorsun. O aşamaya gelir miyim bilmem ama yorumların için çok teşekkürler. Önerini dikkate alacağım. Yaz döneminde gerçekten de yağlı boya çalışmak için saatlerce masa başına oturmak, döküntüsünü yayıp tekrar toplamak, tiner ve boya kokularının arasında kalmak çok zor. Şöyle ağaçlarla çevrili serin bir sera atölye olsa hiç de fena olmaz ama.:)
Sevgiler..
Ben 3 yıldır gidiyorum kurslara,o aşamaya gelmek değil, ilerde ben senin aşamana gelebilir miyim acaba :)) Karakalemin gayet iyi çünkü. Karakalemi iyi olan iyi resim yapar. Seneye harika şeyler boyarsın ben eminim. Tebrikler.
Çok teşekkürler Füsun'cum.. Bir çekirge olarak yorumunun beni feci motive ettiğini bil lütfen..:) Sevgiler..
merhaba ismek'te daha önce başka bir branşı yarım brıkmak zorunda kaldım. Tekrar yeni bir branşta kurs alınabiliyor mu? Sanki bi kez yarım bırakan bi daha ismek'e başvuramıyor gibi bir şey hatırlıyorum böyle bir şey var mı biliyor musunuz?
Yorum Gönder