...1873 yılında birleşip Macaristan'ın başkenti Budapeşte'yi oluşturmuşlar. Şehrin Buda tarafı tarihi dokunun daha ağır bastığı bölümü denebilir. En önemli yapılardan biri olan Budavar, yani Buda Kalesi burada bulunuyor. Gellert Tepesi ve Citadella (hisar), Matthias Kilisesi, Fisherman's Bastion adlı kalenin uzantısı olan ve manzaranın en güzel gözlendiği yerlerden biri olan kuleli bölüm, büyük Sinagog, Gül Baba Türbesi ve benzeri görülmesi gereken pek çok tarihi yapı bu yakada.
Tuna'nın üzerinde pek çok köprü bulunuyor. Kalenin hemen önünden karşıya geçmek isterseniz bana göre bu köprülerden en gösterişli olanı olan Chain Bridge'i (Széchenyilanchid) kullanacaksınız. Aşağıdaki fotoğrafların tamamı çeşitli açılardan bu köprüyü gösteriyor. Nehir kıyısında arkama şehrin 1849'da açılan en eski köprüsünü alarak poz verirken de ne kadar hanım hanımcık oturmuşum değil mi? Anneannenin gün arkadaşı kıvamındayım neredeyse! :) Sağ alttaki fotoğrafta ise köprünün üzerinden Buda Kalesi'nin siluetini görüyorsunuz.
Köprüden Peşte tarafına geçince neler göreceğinize gelince kısaca bahsedeyim. Bence bu yakanın en görkemli yapısı Parlamento Binası. Kahramanlar Meydanı ve hemen arkasında uzanan yemyeşil, huzur dolu park alanı görülmeye değer. Bu yeşillikler arasında Széchenyi Baths (yani termal kaplıcalar) mevcut. Bir sürü katedral ve kiliseyi geçiyorum, her birinin adını sanını aklımda tutmam mümkün değil. Ama Opera binası ve Great Market Hall (bir nevi Kapalı Çarşı) görülmeye değer yerlerden. Hatta sezon açılmış olsaydı Opera binasında bir temsil ya da konser izlemek de hiç fena olmayabilirdi. Vaci Utca adlı alışveriş caddesini bizim Nişantaşı gibi düşünebilirsiniz, yani bildiğimiz markaların mağazaları sıralanmış boylu boyunca. Ama Great Market Hall'da bir sürü hediyelik eşya alternatifi, örtüler, biblolar, süs eşyaları ve gurme gıdalar (Macar salamı, sucuğu, şaraplar, kaz ciğeri, vs.) bulmanız mümkün.
Gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel olan bu şehirle ilgili bundan sonraki yazılarda anlatacaklarım hakkında az çok bir fikriniz olmuştur. Şimdi biraz şehirdeki sokak hoşluklarını paylaşayım sizinle. Heykeller, parklar, meydanlar, çeşmeler, korunan eski dokular, sokak lambaları, çiçekler... Kısacası medeni ve zevkli bir ülkede olduğumuza dair bütün göstergeler...
Yeterince merak uyandırdıysam yazılara başlayabilirim. Bakalım 3,5 günlük geziden kaç yazı çıkacak. Bu kez çok abartmamayı, derli toplu kalmayı planlıyorum ama belli olmaz benim işim. Bir de haftaya yine yazılara ara verebilirim. O yüzden başlamak bitirmenin yarısıdır sözü bu kez geçerli olmayabilir. Olsun, yine de ben başlıyorum! Beklerim..:)
Köprüden Peşte tarafına geçince neler göreceğinize gelince kısaca bahsedeyim. Bence bu yakanın en görkemli yapısı Parlamento Binası. Kahramanlar Meydanı ve hemen arkasında uzanan yemyeşil, huzur dolu park alanı görülmeye değer. Bu yeşillikler arasında Széchenyi Baths (yani termal kaplıcalar) mevcut. Bir sürü katedral ve kiliseyi geçiyorum, her birinin adını sanını aklımda tutmam mümkün değil. Ama Opera binası ve Great Market Hall (bir nevi Kapalı Çarşı) görülmeye değer yerlerden. Hatta sezon açılmış olsaydı Opera binasında bir temsil ya da konser izlemek de hiç fena olmayabilirdi. Vaci Utca adlı alışveriş caddesini bizim Nişantaşı gibi düşünebilirsiniz, yani bildiğimiz markaların mağazaları sıralanmış boylu boyunca. Ama Great Market Hall'da bir sürü hediyelik eşya alternatifi, örtüler, biblolar, süs eşyaları ve gurme gıdalar (Macar salamı, sucuğu, şaraplar, kaz ciğeri, vs.) bulmanız mümkün.
Gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel olan bu şehirle ilgili bundan sonraki yazılarda anlatacaklarım hakkında az çok bir fikriniz olmuştur. Şimdi biraz şehirdeki sokak hoşluklarını paylaşayım sizinle. Heykeller, parklar, meydanlar, çeşmeler, korunan eski dokular, sokak lambaları, çiçekler... Kısacası medeni ve zevkli bir ülkede olduğumuza dair bütün göstergeler...
Yeterince merak uyandırdıysam yazılara başlayabilirim. Bakalım 3,5 günlük geziden kaç yazı çıkacak. Bu kez çok abartmamayı, derli toplu kalmayı planlıyorum ama belli olmaz benim işim. Bir de haftaya yine yazılara ara verebilirim. O yüzden başlamak bitirmenin yarısıdır sözü bu kez geçerli olmayabilir. Olsun, yine de ben başlıyorum! Beklerim..:)
3 yorum:
Sizi izlerken anıları tazeleyeceğim, bakalım farklı bakış açıları olacak mı?
Hımm, bakalım bize de kısmet olacak mı.
Harika anlatım ve yazılar, teşekkür ederim.
Gezme meraklısı anne Çiğdem
Mehmet Bilgehan Merki,
Hmm, olabilir gibi...Bakalım nerelerde ayrılacağız? :)
Çiğdem,
Ben teşekkür ederim. En kısa zamanda size de -ama çok daha güzel bir havada- kısmet olsun diyelim. :)
Sevgiler.
Yorum Gönder