Opera, Kahramanlar Meydanı, Széchenyi Kaplıcası

Budapeşte yazılarını artık bitirmem gerek, çünkü hem geçen haftaki Lykiaworld Ölüdeniz tatilimiz hem de İstanbul'daki bir sürü etkinlik yazılmayı bekliyor! Çook çalışmam lazım çoook! :)

O zaman hemen kendimizi şehrin en büyük caddelerinden biri olan Andrassy Bulvarı'na atalım. Önce yapımı yaklaşık 10 yıl süren ve 1884 yılında hizmet vermeye başlayan o güzel Opera binasını görelim. Binanın neo-Rönesans mimarisi gerçekten göz alıcı ve yapımı İmparator Franz Joseph tarafından finanse edilmiş. Opera binasından pek çok ünlü sanatçı geçmiş. Bunlardan biri de Mahler. Gustav Mahler bir dönem Budapeşte'deki Opera'nın sanat yönetmenliğini yapmış. Ana girişin iki yanında Budapeşte'nin en ünlü iki bestecisi olan Franz Liszt ve Ferenc Erkel'in heykelleri bulunuyor. Onun dışında binanın her yerinde yer alan heykeller arasında Mozart, Beethoven ve Verdi figürlerine de rastlamanız mümkün. Opera ve bale sezonu henüz açılmadığı için herhangi bir temsil izlememiz mümkün değildi. Biz gezmedik ama ilginizi çekerse rehberli turlarla içini de görebileceğiniz aklınızda olsun. Ayrıca Opera dışında sağlı sollu sıralanmış hoş kafe ve restoranları, mağazaları ve harika bir mimariye sahip binalarıyla Andrassy Bulvarı'nı seveceğinizi düşünüyorum.


Opera'nın hemen önündeki Opera (sarı M1 hattı) metro durağından metroya binerek beş durak sonraki Hösök Tere'de indiğimizde karşımıza aşağıdaki manzara çıkıyor. Burası Kahramanlar Meydanı. Ve tahmin edebileceğiniz üzere sütunların altında ve üstünde gördüğünüz heykellerin hepsi de kahramanlara ait. Ama elbette herkesin kahramanı kendine, o yüzden orada heykeli bulunan Macar kralları ve kahramanları herkesin aynı derecede ilgisini çekmeyebilir. Ama yine de 1900 yılında tamamlanan ve Milenyum Anıtı olarak da anılan bu meydanın yapılma amacı bile takdiri hak ediyor. Köşelerdeki sütunların üzerinde savaş, barış, çalışma ve refah, bilgi ve zaferi simgeleyen figürler yer alıyor. Ortada ise Macaristan'ın bağımsızlık savaşında ölenler anısına yapılmış heykeller bulunuyor. 

Not: Meydanın iki yanında iki ayrı müze de bulunuyor, gezmek isteyenlere duyurulur. Bunlardan biri hem kalıcı hem de süreli sergileri görülmeye değer olan Güzel Sanatlar Müzesi (Museum of Fine Arts), diğeri ise içinde uluslararası ve Macar sanatçıların modern çalışmalarının yer aldığı Sanat Sarayı (Hall of Art).


Ama ne yalan söyleyeyim meydandan çok hemen arkasındaki Varosliget (City Park) adı verilen büyük parka daha hayran oldum diyebilirim. Kocaman bir gölet, huşu içinde oturup kitaplarını okuyan ya da gruplar halinde gezintiye çıkmış ördek sürülerini izleyen insanlar, spor için parka gelenler, kayıklarla gölette gezintiye çıkanlar, yeşilin onlarca tonuna eşlik eden kuş cıvıltıları gerçekten çok güzeldi. Parkın içinde yer alan, arkamda gördüğünüz Vajdahunyad Şatosu'na da bayıldım. 


Biz de bir süre parkın tadını çıkardıktan sonra yine parkın içinde yer alan Széchenyi Kaplıcası'nı da gelmişken görelim dedik. Şifalı sularından yararlanamasak da binasını görüp, SPA programlarını inceledik. Yeri gelmişken Budapeşte'nin termal havuzları ve kaplıcalarının da çok meşhur olduğunu hatırlatmış olayım.   Hani gelmişken şöyle güzel bir hamam, kaplıca ve SPA sefası yapayım diyorsanız doğru yerdesiniz. En meşhur iki kaplıcasından biri Avrupa'nın da en büyüğü olan ve aşağıda girişini gördüğünüz Széchenyi Kaplıcası. Diğeri ise Gellert Kaplıcası (Buda tarafında, Gellert Tepesi'nin bulunduğu yerde, nehir üzerinde girişi olan kubbeli yapı). Bu arada parkın içinde bu bahsettiklerim dışında bir müze, bir hayvanat bahçesi, kafeler ve 


Sıradaki durağımız neresi olsa acaba? Şöyle trene atlayıp gitsek mi bir yerlere? :)




2 yorum:

Grace Happy dedi ki...

cok guzel anlatmıssın her detayı

Imge dedi ki...

Grace Happy,

Çok teşekkürler.. Ben de senin bloguna bayıldım ve takibe aldım seni..:)
Sevgiler..