Beyoğlu'nda altıncısı düzenlenen Sahaf Festivali'nin 14 Ekim'e kadar devam ettiğini biliyorsunuz. O yüzden ne yapıp edip en az bir kez uğrayıp, sahafların tezgahlarını didik didik etmeyi ihmal etmeyin derim. Biz geçen hafta Seda ve Sinem ile birlikte bu eylemi gerçekleştirdik. Unutuyordum neredeyse, bu kez başımızda bir erkek de vardı: Efecik! :) Ben bu kez tembellik yapma hakkımı kullanacağım, çok daha detaylı fotoğraflar için iki önceki cümlede bulunan Seda ve Sinem linklerine tıklayınız lütfen.:)
Önce festival alanının tam karşısındaki Auf'ta sabah çaylarını içen ekiple buluştuk. Auf'a da bayıldım bu arada. Hiçbir şey yemedim gerçi ama dekorasyonu, upuzun büfenin üzerine sıralanmış yiyecekleri, güler yüzlü çalışanları ve ferah ortamıyla keyifli bir mola için çok uygun bir yer gibi göründü bana.
Buradan kalkıp attık kendimizi sahaf stantlarına.
Eski kitap kokularının ve pikaptan yayılan cızırtılı seslerin arasında dolaşırken gözümüze neler çarpmadı ki? Eski posterler, kartpostallar, film afişleri, dergiler, plaklar, çocuk kitapları, plakalar, daha neler neler...
İki saatten fazla gezince haliyle yorulduk ve acıktık. Ganimetleri topladığımız gibi attık kendimizi buraya:
Karnımız doyduğuna göre masayı toplayabiliriz. Artık sıra ganimetleri masaya yaymaya geldi. Herkes elindekileri döksün bakalım ortaya:
Hımm, hiç fena değiliz değil mi? :) Tamam, herkes kendi ganimetine sahip çıksın, toparlanın gidiyoruz. Benim son bir ganimetim daha var ama. Seda'nın kendisi için özenle seçtiği kartpostallardan biri de benim poşetimdeki yerini alıyor. Saray ve Harem yaşamını anlatan oryantal resimleri sevdiğimi duyan Seda bana üzerinde Jean Preziosi'nin Harem'de Kadınlar çalışması bulunan aşağıdaki kartpostalını hediye ediyor:
Ona bu zarif hediyesi için bir kere de buradan teşekkür edip, öpücüklerimi yolluyorum. Bir sonraki buluşmanın planını yapmadık bu kez ama arayı açmadan en kısa zamanda bir keyif gününün daha tadını çıkarmayı diliyorum.
7 yorum:
Ben buraya 'Fotoğraf Çekmek İstemeyen Adam'ımız da vardı notunu düşeyim, yıllar sonra bakar, hatırlar, güleriz. Sonlara doğru gülümsedi, bir bakın olmuş mu dedi gerçi ama eline makineyi zorla verişim unutulmamalı :) :)
Öok gzel bir gündü İmgeciğim, kartpostal çılgınlığımıza seni de dahil ederiz belki böyle bir iki derken insan birden kendini onlarca birikmiş kartpostalın içinde buluyor.
Bir hediye kitap yazısı görünüyor ama blodda yok. Yoksa katılmam mı engelleniyor(!)
Sedacım,
O gönülsüz amcayı unutmam mümkün mü? O kadar çekeyim mi çekmeyeyim mi modundaydı ki sayesinde klasik fotoğraf gülüşümü bile yapamamışım.:) Kartpostal çılgınlığı ile ilgili de biraz daha düşünme süresine ihtiyacım var! :)
Mehmet Bilgehan Merki,
Sizi neden engelleyeyim, aşk olsun. Yarın yayınlanacak o yazı, ama yanlışlıkla tarihi değiştirmeden yayınlayıp, geri aldığım için görünüyor ama tıklayınca açılmıyor olabilir. Yarın beklerim kitap çekilişine.:)
Biz Adana'da doğru düzgün sahaf bile bulamazken İstanbul'da sahaf festivali olması benim açımdan üzücü ama sizlerin adına sevindim. Hem burdaki hem de diğer iki blogdaki fotoğraflar çok güzel, imrenerek baktım... :)
Bu tip etkinliklerin yurdun dört bir köşesine yayılması dileğiyle! :)
ne güzeldir bu sekılde etkınlıklere katılmak hep ıstemıs ama her seferınde bır ısı cıkan garıp bır ınsanım ben
Orçun,
Bu etkinliklerin yurda yayılmasını beklemek biraz uzun zaman alabilir gidişata bakılırsa! Gönül ister elbette, dileğine aynen katılıyorum ama olur mu bilemem. O yüzden bence görmek istediğin etkinlikleri belirleyip sırf onlar için buraya gelme planları yap derim.:)
Sevgiler..
Grace Happy,
Tahmin ederim, ama yine de umudunu yitirme derim.. :) Bir seferinde mutlaka yakalayacaksın bence! :)
Sevgiler.
Ben de pek umutlu olduğumu söyleyemeyeceğim açıkçası. Söylediğiniz gibi planlar yapmak da her zaman mümkün olmuyor, en azından şu an için. Umarım ileride imkanlar daha iyi olur...
Sevgiler...
Yorum Gönder