Tasarım Bienali Vol. II: Adhokrasi

Tasarım Bienali'nin İstanbul Modern'de bulunan Musibet temalı bölümünü gezdiğimizden söz etmiştim. Sırada küratörlüğünü Joseph Grima'nın yaptığı Galata Rum Okulu'ndaki Adhokrasi bulunuyordu. Ona da geçen hafta Pazar günü gidebildik. Çırağan'da başlayan sanat turumuza İso'cumun önerisiyle Tasarım Bienali'nin kalan bölümünü gezerek devam ettik ve harika bir Pazar geçirdik.


...Bu sergi bir şeyler üreten insanlarla ilgili. Toplumun geleceğine ilişkin hızlı çatışmaların tiyatrosu olarak tasarımı, yani üreten insanların dünyasını araştırıyor. Yeni bir dil ve yeni müşterekler arayışında, bürokrasi ile doğaçlama ya da otorite ile ağların zaptolunamaz gücü arasındaki bir yarış bu... 

Biz gittiğimizde rehberli tur saatine daha kırk dakika vardı. O yüzden bu rehbersiz gezdik. Bilemiyorum, belki de bu yüzden ben Musibet kadar sevemedim bu bölümü. Diğerindeki çalışmalar daha temayla uyumlu gibi gelmişti bana, bu sefer birçok çalışma ve tema arasında bağlantı kurmakta zorlandım diyebilirim. Ama Galata Rum Okulu binasını çok sevdiğimi söyleyeyim. Adresinde Galata diye geçiyor, ama siz bakmayın o adrese, aslında Tophane'de nargilecilerin olduğu sıranın tam karşı kaldırımında yer alan bir 19. yy binası bu. En sevdiğim çalışmalara gelince:

  • Tost Makinesi Projesi: Thomas Thwaites, aynısını üretmek için seri üretim tost makinesini 3.99 sterline alıyor. Aleti parçalara ayırdığında neredeyse yüz farklı materyalden yapılmış olduğunu keşfediyor. Sadece beş materyali araştırırken bunları yaparak tost makinesini yeniden yapmaya kalkıyor. Sonuç olarak alet sadece yalıtılmamış bakır teller eriyene kadar çalışıp, kül oluyor! Deneme yanılma dediğimiz güzide yönteme güzide bir örnek! :)

  • Yazlık Merdivenler: Atina merkezli Errands kolektifinin yazın kayalık sahil şeridine yerleştirilip, kışın ise sökülüp üstü plastikle kaplanan merdivenlerle ilgili anlatımı güzeldi. 
  • Imagine: Pedro Reyes, Hayal Et adlı çalışmasında silahları toplumsal sorumluluk projesine dönüştürüyor. Silaha bağlı ölümlerin yüksek olduğu Meksika'nın Culiacan şehrinde yasa dışı silahların gönüllü bağışlanabileceği bir kampanya düzenleniyor. İnsanların bağışladığı silahlar silindirlerle ezilip, dökümhanede eritiliyor. Elde edilen metal kürek dökümü için kullanılıyor. Ve o kürekler daha sonra vatandaşa ağaç dikmek için kullanılıyor. Bu çalışmanın anı şekilde elde edilen metalden müzik aletlerinin yapıldığı bir aşaması da var. 

  • Sibermahalle: Delhi'nin yoksul bölgelerinden gelen bir grup gencin tasarladığı bu yaşam alanını nasıl buldunuz? Fiziksel bir varlık ya da toplantı mekanı, kültürel bir merkez ya da laboratuvar işlevi görebilecek bir "merkez" burası. 

  • Peki aşağıdaki gözlüklere ne dersiniz? Nairobili sanatçı Cyrus Kabiru, eski ve kırık cam parçalarını başka nesnelerle bir arada kullanarak geri dönüştürülmüş karma-teknik güneş gözlükleri meydana getirmiş. Sağ üstteki minik uçak benzeri alet İnsan Enerjili Araç. Yakıta ya da motora ihtiyacı yok. Aero dinamik biçimiyle 60 km hıza kadar izin veriyor size. Sağ alttaki yeşil cam şişeleri ise Heineken üretmiş. 1957'de Heineken'in sahibi Curaçao'da yerli halkın ucuz inşaat malzemesi bulamadığı hallerde evlerini yapmak için birçok farklı nesne kullandıklarını gözlemlemiş. Hollanda'ya geri döndüğünde de tasarımcısı John Habraken'i yarı şeffaf ve modüler, tuğla şeklindeki tekrar kullanıma uygun bu şişeleri yaratması için yönlendirmiş. 60,000 adet üretilen bu şişelerle fabrikanın bahçesine bir prototip kulübe de inşa edilmiş. 

Bunların dışında insansız hava gazeteciliği yapan Robokopter'i çok sevdim. Bir otobüsün ya da kamyon arka kasasının içinin ev biçiminde tasarlandığı Taşıttan Projeler'i çok ilginç buldum. TOKİ Kullanıcıları için Hayatta Kalma Kılavuzu'nu severek okudum. Sokak Yiyeceği Yazıcısı'nı sevdim. Ve alışveriş arabasına monte edilerek sizi/yapılan eylemi çevredeki yapıların cephelerine 10 kat büyüterek yansıtan Kopf Kino'da kendi yüzümü duvara yansıtırken çocuklar gibi şendim! :)


Bu güzel ve önemli etkinlik için İKSV'ye ve Vitra'ya bir kez daha teşekkürlerimi gönderiyorum. Bundan sonra takibimizde olacak bir bienalimiz daha oldu. Ne mutlu bizlere!

2 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Çok ilginçmiş gerçekten bu sergi!sıradışı, özgün ve yaratıcı fikirlerle donatılmış tasarımlar...((yeni taşındığımız mekanın işleri halâ sürmekte, çok istediğim halde kıpırdayamıyorum pek fazlaca.)) bu bilgiler ne iyi geldi sevgili imgetan..teşekkürler..sağlık ve huzurla ve de keyif için de sen hep gez Sevgili İmgetan..biz de sayende gezmiş gibi olalım.))yüreğim pır pır:))Fikret Otyam Sergisinde!..inş. gidebiliriz...sevgiler...

Imge dedi ki...

Esmir,

Umarım en kısa zamanda taşınma telaşını atlatıp atarsın kendini istediğin her türlü etkinliğin ortasına! :)

Harika dileğin için de çok çok teşekkürler.:)

Sevgilerimle..