Koca bir tarihin saatlerce cayır cayır yanıp kül oluşunu izledik. Yazık bize! Elektrik kaçağı mı yoksa ardında başka bir "duygusal" neden mi var bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum zaten. İki türlüsü de acınacak halde olduğumuzu göstermez mi sizce de? Birinde "muhafaza"kar olduğunu iddia eden insanlar topluluğu olarak en önemli tarihi ve kültürel değerlerimizden birini rant uğruna yakan vahşiler oluyoruz. Muhafaza edilen şey cukkalanan paralar olsa gerek bu durumda! Diğerinde ise New York'la yarışan itfaiyemiz olmasına rağmen koskoca bir eski sarayı, kütüphanesini, şimdinin üniversitesini bir elektrik kaçağı yüzünden heba ediyoruz. Bu durumda da vahşi değil, en iyi ihtimalle haybeye yaşayan salaklar olabiliriz!
O yüzden nedenleri -maalesef bu ülkede ruh sağlığımızı korumak için pek çok şeyi yaptığımız gibi- yok saymak istiyorum. Yandı, bitti, geri gelmez. Sonrasına bakmalıyız. O binanın aynen eski haline gelecek şekilde ehil bir ekip tarafından restore edildiğinden emin olmalıyız mesela. Oraya AVM ya da otel yapılmasına izin vermemeliyiz el birliğiyle, gerekirse her gün sokaklara dökülerek. Ve bunu hangi takıma, hangi üniversiteye, hangi partiye sempati duyduğumuz fark etmeksizin (evet, bir de böyle kuş beyinliler var ve Twitter'da gördüğüm üzere sayıları hiç de az değil!) hep birlikte yapmalıyız.
Böyle simge yapılardan kaç tane var sonuçta? Bir otelin, bir AVM'nin yüzlerce muadili olabilir, Galatasaray Üniversitesi'nin kül olan tavanındaki işlemelerin, balo salonunun, yanan kütüphanesindeki el yazmalarının bir tane muadili bile yoktu. Ve onlar hepimizin değeriydi, değeri. Benim içim yandı dün akşam. Ve içi yanmayan varsa dönüp insanlığını bir kez daha sorgulamalı bence.
Dün binayı yukarıdaki gibi gördük ne yazık ki. En kısa zamanda aşağıdaki eski günlerine döndüğünü de görmeyi diliyorum.
(Bu arada bu konuyla ilgili sevgili Mügemmell'in yazısına da bayıldım ve aynen katılıyorum.)
4 yorum:
Eski günlerine dönmesini temenni etmişsiniz ya bana da inşallah demek düşüyor.Tarihe değer vermiyoruz.''Bir kaç çanak parçası'' dendiği gibi eskimişti zamanımıza uymuyordu denir olur biter.O nedenle değil mi yurt dışına çıktığımızda gezdiğimiz yerlere hayran olup geliyoruz.Tarih,tüm ihtişamı ile korunmuştur.Ağzımız açık seyrederiz.Hele insanların nefes aldığı pakların bin yıl,dört bin yıl önce de park olarak kullanıldığını duymamız bizleri hayrete düşürmüyor mu?
size katiliyorum.cok haklisiniz.Koca tarihi kul ettiler. bir gun sesimiz duyulacak elbette.bir yigit cikacak bu ulke icin.
Kentsel dönüşüm!!!
Mahmutun güncesi,
Maalesef çok haklısın.. Ne diyebilirim ki. Gerçekten içim acıyor bu kadar değer bilmez yaklaşımımıza.. Oysa ne kadar büyük bir zenginliğe sahibiz hem doğa hem kültür olarak.. Yazık...
Adsız,
Çıkan yiğitlerin hepsinin adresi belli artık.. Neyse..
Sezer Eser Perker,
Doğru.. Yak-İşlet-Devret modeli!
Yorum Gönder