Berlin tam bir alışveriş cenneti. Bir alışveriş-sevmez olan ben bile fikrimi değiştirdim Berlin'de, yani alışveriş-severleri düşünemiyorum! :) Alışveriş denince akla gelen ilk yer elbette Kurfürstendamm, yani kısaca Ku'damm olarak bilinen upuzun cadde. Meşhur KaDeWe mağazasına uzanan Tauentzienstrasse ile Ku'damm arasında ise dev bir Protestan kilisesi bulunuyor: Kaiser Wilhelm Memorial Church. Asıl eski kilisenin kalan kısmının olduğu taraftan çekmemiş olmam düşündürücü! O yüzden sadece kilisenin iki yanına sonradan eklenen ve dış yüzeyi 20,000 küçük camdan oluşan -dolayısıyla aldığı ışığa göre günün farklı saatlerinde farklı renkler yansıtan- biri uzun biri kısa iki binayı görebiliyorsunuz alttaki kolajın sol üst köşesinde.
Bu caddeyi uzun uzun didiklemeyi unutmayın. KaDeWe'nin en üst kattaki yemek katını pas geçmeyin. Ortopedik ve ayak anatomisine uygun yüzlerce ayakkabı, tabanlık, vs çeşidi için Leiser'e uğrayın. Esprit'e girip de seyahat etmekle ilgili şu güzel sözü görünce kulaklarımı çınlatın. (Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler sadece tek bir sayfayı okurlar.) Karstadt'ı, Peek&Cloppenburg'u talan edin. Aşağıda gördüğünüz hediyelik eşyalar, kartpostallar, ev, bahçe ve Christmas süsleri satan masal mağaza Kathe Wohlfahrt'ı çocuklar gibi şen gezin. :)
Bunların dışında bir de Friedrichstrasse var alışveriş caddesi olarak ama oranın hakkını veremedim doğrusu. Yakınlarında o kadar çok inşaat çalışması vardı ki sıkıldım ve burayı bir dahaki sefere keşfetmeye karar verdim. İlk bakışta göremediğim kadarıyla burada da güzel butikler ve galeriler varmış.
Hımm, tabi ki müze mağazalarına da bakmayı unutmayın. Bakın Bergama Müzesi'nin mağazasından bir kara kedi kaptım ben! :) Eski Mısır'da aşk ve mutluluk tanrıçasıymış kendisi.
Ucuz alışveriş ve ikinci el/vintage severler için iki önerim olacak: ilki Primark. Buraya Londra'da da girmiştim ama girmemle çıkmam bir olmuştu, çünkü kasadaki kuyruklar dışarıya kadar uzanıyordu ve her şey çok kalitesiz görünmüştü gözüme. Beklemeye, almaya ve taşımaya değmez, demiştim. Berlin'deki ise öyle değil. Daha uygun fiyatlı bir H&M gibi düşünebilirsiniz. Kuyruklar bezdirici değil. Ve güzel parçalar düşürebilirsiniz. U9 hattının Sclossstrasse durağında iniyor ve iki dakika yürüyerek ulaşıyorsunuz. Bence gitmeye değer. Ayrıca sadece Primark da yok bu cadde üzerinde, Karstadt dahil bir sürü alışveriş merkezi ve mağaza var. Yani burası da bir alışveriş durağı olabilir sizin için.
Hımm, tabi ki müze mağazalarına da bakmayı unutmayın. Bakın Bergama Müzesi'nin mağazasından bir kara kedi kaptım ben! :) Eski Mısır'da aşk ve mutluluk tanrıçasıymış kendisi.
Aşağıda gördüğünüz Colours adlı hangar büyüklüğündeki mağaza ise Berlin'in en büyük ikinci el ve vintage mağazalarından biri. 1960'lar ve daha öncesine uzanan erkek ve kadın giyim, ayakkabı ve aksesuarlarına ulaşmanız mümkün. İkinci el giysiler arasında çok uyduruk, demode ve eski görünen ürünler de vardı. Hayal kırıklığına uğramayın diye söylüyorum. Ama böyle yerleri didiklemekten hoşlanıyorsanız çok uygun fiyatlara hoş ceketler, şapkalar, aksesuarlar ve kürkler bulmanız mümkün.
Berlin'de daha önceki alışveriş turlarımda yapmadığım bir şey yapıp gece elbisesi de baktım! Nisan ayı içinde iki ortamda kullanabileceğim bir şeyler arıyordum. Burada pek çok yerde üzerine kuş kondurulmuş, taş-pul-payet-tüy-tül ile süslenmiş hediye paketi kıvamında elbiseler gördükten sonra oralarda nelerle karşılaşabilirim diye bakındım. Büyük mağazaların gece elbisesi bölümleri inanılmaz büyük, neredeyse başlı başına bir mağaza kadar. Gece elbisesi bakmak isterseniz oraları da sakın es geçmeyin (ki ben de zaten onlardan birinden kaptım bir elbise). Ama aşağıdaki adresi de aklınızda bulunsun diye yazmak istedim: Crusz. U2 metro hattının Spittelmarkt durağında iner inmez karşınıza çıkacak. Kısa elbiseler biraz pahalı ve çok da özellikli değildi bana göre. Ama uzun elbiseler arasında gerçekten güzel modeller vardı. Yani aileden yakın birinin şık ve yemekli bir otel düğünü varsa, giyilebilecek türden. Aradığım o olmadığı için buradan alışveriş yapmadım. Ama bir aile nişanı değil de düğünü yaklaşıyor olsaydı buradan kesin bir şeyler alırdım.
Gördüğünüz gibi yeme-içme ve alışverişi aynı yazıya sığdıramadım. Berlin yazmakla da gezmekle de bitecek gibi değil. Ve yazarken özlediğimi fark ediyorum keratayı! :) Ama artık son Berlin yazısının zamanı geldi. Yesek yesek Berlin'de ne yesek? Çok yakında burada...
İyi hafta sonları...
2 yorum:
başarılı bir blog emeğe saygı
bilgi için teşekkürler
Yorum Gönder