Bu sergi haberi modern sanat meraklılarına gelsin. Rezan Has Müzesi'nde 10 Mayıs'a kadar devam edecek harika bir sergi var. 120 tablo, 5 heykel ve bu eserlerin yaratım sürecinden ilham alarak bestelenmiş müziklerden oluşan “Yüzleşmeler: Birey ve Hayat” serginde Richard Smeets, sanatseverleri mükemmelliğin kusurlarını keşfetmeye hatta, daha da iyisi, kusurların mükemmelliğinden tat çıkartmaya çağırıyor.
Farklı milliyetlere sahip bir ailenin çocuğu (Hollandalı bir baba ve Endonezyalı bir anne) ve kültürel paylaşıma kayıtsız şartsız açık bir birey olarak Richard Smeets'in Table Talk (2007-2010) ile The Music Project (2011-2012) serilerine (ve dönemlerine) ait eserleri 10 Mayıs'a kadar sizleri bekliyor.
Aşağıdaki kolajda The Music Project serisinden çalışmaları görebilirsiniz. Sol altta Rock'n Roll var örneğin. Sol üstte ise Playing The Cello adlı çalışma. Hemen yanında Big Piano ya da Grand Piano adlı pek çok tablodan biri. Bunun big mi yoksa grand mi olduğunu hatırlayamadım ama aramızda lafı olmaz artık değil mi? :) Smeets'in bronz heykel çalışmaları arasında da yine Big Piano bulunuyor. Ona da buradan bakabilirsiniz.
Bu arada sergi salonunun arka tarafından gelen müziğe doğru ilerlediğinizde bir video sunumu olduğunu göreceksiniz. Burada sanatçının eserlerini yaratım sürecini kendi ağzından öğrenebilir ve tablolarının müziğini dinleyebilirsiniz. Doğru duydunuz. The Music Project serisindeki bazı resimleri müziğe dönüştüren bir grupla da ortak çalışmalar yapmış Smeets. Bence bu videoyu izlemelisiniz. Gerçekten ilgi çekici bir insanla ve yaratıcılığın farklı bir boyutuyla tanışma fırsatı sunuyor bizlere.
Gelelim Table Talk serisine. Aşağıdaki kolajda gördüğünüz resimlerin tamamı bu seriye ait. Ve bu bölümdeki çalışmaları diğerlerinden biraz daha sevdim sanki. Smeets tablolarından birini şu cümlelerle tanımlamış: “Bir masa. İnsanlar, yemek. İçkiler ve gülüşler. Burada ve orada, gözyaşları. Tıpkı molekülün içine hapsolmuş atomlar gibi masanın alanında tutsak kalmışlık…”
Aşağıdaki kolajda The Music Project serisinden çalışmaları görebilirsiniz. Sol altta Rock'n Roll var örneğin. Sol üstte ise Playing The Cello adlı çalışma. Hemen yanında Big Piano ya da Grand Piano adlı pek çok tablodan biri. Bunun big mi yoksa grand mi olduğunu hatırlayamadım ama aramızda lafı olmaz artık değil mi? :) Smeets'in bronz heykel çalışmaları arasında da yine Big Piano bulunuyor. Ona da buradan bakabilirsiniz.
Bu arada sergi salonunun arka tarafından gelen müziğe doğru ilerlediğinizde bir video sunumu olduğunu göreceksiniz. Burada sanatçının eserlerini yaratım sürecini kendi ağzından öğrenebilir ve tablolarının müziğini dinleyebilirsiniz. Doğru duydunuz. The Music Project serisindeki bazı resimleri müziğe dönüştüren bir grupla da ortak çalışmalar yapmış Smeets. Bence bu videoyu izlemelisiniz. Gerçekten ilgi çekici bir insanla ve yaratıcılığın farklı bir boyutuyla tanışma fırsatı sunuyor bizlere.
Gelelim Table Talk serisine. Aşağıdaki kolajda gördüğünüz resimlerin tamamı bu seriye ait. Ve bu bölümdeki çalışmaları diğerlerinden biraz daha sevdim sanki. Smeets tablolarından birini şu cümlelerle tanımlamış: “Bir masa. İnsanlar, yemek. İçkiler ve gülüşler. Burada ve orada, gözyaşları. Tıpkı molekülün içine hapsolmuş atomlar gibi masanın alanında tutsak kalmışlık…”
Basın Bülteni'nden bir alıntıyla sanatçının İstanbul hakkındaki görüşlerini de öğrenelim son olarak:
"İstanbul, güneşin yükseldiği topraklar ile
yetiştiğim yer arasında kalan bir alacakaranlık ülkesi misali daima ilgimi
çekmiştir” diyen Smeets’e göre; kuruluşundan günümüze, bir kültür ve ticaret
koridoru olagelmiş bu şehrin doğasında yatan ikilik, farklı kök ve bağlara
sahip bireylerin, fikir ve beklentilerini değiş tokuş ederken, eş zamanlı
olarak sevinç ve üzüntüleri beraberce deneyimlemelerini sağlıyor. İstanbul,
dünyadaki tüm insanlara, her türden paylaşımın hem önemli bir sorumluluk hem de
önceden bilinmesi mümkün olmayan maddi ve manevi değerleri bir araya getirme
gücüne sahip bir katalizör olduğunu hatırlatmaya devam ediyor.
Evet, bu hafta sonu harika sergiye zaman ayırın derim. Gezebileceğiniz saatler ve ulaşım bilgileri burada. Üstüne de bir sonraki yazıda anlatmayı planladığım Cibalikapı Balıkçısı'nda harika mezeler eşliğinde kadeh tokuşturabilirsiniz. Nasıl? Yeterince motive edebildim mi sizi? :)
İyi hafta sonları...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder