İstanbul Modern'de 3 Sergi Birden

Aslında Cumartesi akşamı için Karaköy sokaklarında dolaşma ve kahve, İstanbul Modern ve Salt Galata'nın üstündeki Ca'd'Oro'da yemek planı yapmıştım ama İso'nun ligin son maçı ve bitmek bilmeyen kutlamalarımız (kutlayan biz olduğumuz sürece sorun yok, şikayet ettiğimi sanmayın.:) Ama ligin bitmesi de iyi oldu hani, artık Cumartesi-Pazar akşamları daha özgürce plan yapabileceğiz) için TT Arena'da olacağını öğrenmemle birlikte planı Pazar'a aldım. Bir gün önceki Cumartesi gece 22.00'ye kadar açık olan İstanbul Modern, Pazar günleri normal temposuna dönmüştü. Yani akşam 18:00'e kadar açıktı. Biz de öğleden sonra yaklaşık 2,5 saatimizi birbirinden güzel sergilerini gezerek, bambaşka dünyalar arasında kaybolarak geçirdik. 


Önce İstanbul Modern'in Geçmiş ve Gelecek başlıklı yeni koleksiyon sergisinden söz edeyim. Kronolojik bir akışla Türkiye’de üretilen modern ve çağdaş sanatın ilk günden bugüne geçirdiği dönüşümü gözler önüne seren ve giriş katına yayılan bu sergide 136 sanatçının 180 çalışması sizleri bekliyor. İçeride benim artık göre göre ezberlediğim tablolar ve enstalasyonların yanı sıra ilk kez gördüğüm ya da başka sergilerde gördüğümü hatırladığım pek çok çalışma vardı. Bedri Baykam'ın hamamı, Sabire Susuz'un toplu iğnelerle panoya iliştirdiği köpekbalığı şeklindeki Alışveriş adlı çalışması, Nezaket Ekici'nin Motion in Emotion adlı videosu,    daha önce bu sergiden hatırladığım Mehmet Güleryüz, Abidin Dino, Ömer Uluç tabloları, Pera Müzesi sayesinde tanıştığım  İhsan Cemal Karaburçak moru, benim daha önce defalarca gördüğüm ama İso'nun ilk kez izlediği Şükran Moral'in Bordello'su, Semiha Berksoy'un ve Cihat Burak'ın Nazım'lı tabloları,  İbrahim Çallı, Şeref Akdik, Hikmet Onat gibi çok daha eskiler ve daha neler neler... Kendinizi  bu katta kaybetmeye hazır olun. 

Alt kattaki geçici sergilerden ilki pek de ilgimizi çekmediği için çok az zaman geçirdiğimiz Renault Sanat Koleksiyonu’ndan bir seçki olan Fantastik Makineler sergisi oldu. Ben bu bölümde en çok fotoğrafları sevdim. Renault'nun yıllar önceki bazı modellerinin çeşitli ülkelerde çekilmiş fotoğraflarını. Bu geçici sergi 16 Haziran'a kadar devam edecek, aklınızda olsun. 


Gelelim Yakın Menzil adındaki ikinci geçici sergiye. 27 Ekim'e kadar görebileceğiniz bu harika fotoğraf sergisini sakın kaçırmayın. 18 sanatçının çalışmalarının yer aldığı sergi, basılı fotoğrafla sınırlı kalmaksızın, video ve enstalasyon gibi farklı sunumlar da barındırıyor. Buradaki favorilerimin başında uzun süre önünden ayrılamadığımız Sarp Kerem Yavuz'un çalışması geliyor. Kendi babasıyla yaşadığı "eksik" ilişkiden yola çıkarak başka erkeklere babalarıyla ilişkilerini sorup aldığı yanıtları ve o an sorduğu kişilerin yüzlerindeki ifadeyi gösteren polaroid fotoğrafları birleştirdiği Babamın Yerine Koyduklarım çalışması gerçekten çok güzeldi. Fatma Belkıs'ın Gidenler çalışmasındaki metin bizim gibi 80'ler ve 90'larda çocuk olanları ilgilendiren, hatta altına imzamızı atabileceğimiz türden. Ve metni şöyle bitiriyor: "Bütün dünyanın onca sorununun içinde bir Orta Doğu ülkesinde yaşayan birkaç bin iyi eğitimli, sağlıklı gencin mutsuzluğundan bahsettiğimiz için üzgünüm." Dilan Bozyel'in Karışık Aklım ve Dunning-Kruger Sendromu çalışmasında sergilediği ikilem fotoğrafları ilginçti. Gözde Türkkan'ın aile bağlarına gönderme yaptığı, bir karton kutunun içindeki Tuhaf ve Güzel fotoğrafları, Özlem Şimşek'in İstanbul'da yaşayan beş kadının hikayesine fotoğraflar aracılığıyla ulaşmaya çalıştığı çalışması, Emir Özşahin'in sıkıldığı durağan yaşamına dair Karnımdaki Ölü Kelebekler'i ve daha pek çok çalışmaya bayıldık. 

Yukarıdaki kolajdaki fotoğrafları İstanbul Modern'in sergi tanıtım sayfalarından aldım. İçeride ne yazık ki fotoğraf çekimi yasak olduğu için elimdeki malzeme budur. Ve gördüklerimi anlatabilecek temsili bir fotoğraf sayılmaz

Sonra yemek molası vermek üzere ara sokaklardan Lokanta Maya'ya gittik ama baktık ki burası pek ekabir, Pazar günü kapalı olmayı tercih etmiş. O zaman aklımıza yine bir süredir denemek istediğimiz P.F. Chang's geldi. Ca'd'Oro'yu falan da anında satıp, hemen arabamıza dönüp, düştük yollara. O harika deneyimi başka bir yazıda anlatırım ayrıca. Ama arabaya da ara sokaklardan dönerken Unter'de Guinness olduğu gözümüze çarptı ki bizce bu da önemli bir keşifti. :) Hatta dışarıda boş masa olsa yemek öncesi bir bira molası verecektik ama Pazar günü için biraz yüksek bir beklentiydi bu ve karşılanamadı elbette. Yine de bir dahaki sefer için aklımızda olacak, orası kesin. 

Karnınızı güzel yemeklerle, karaciğerinizi güzel içkilerle beslerken ruhunuzu da sanatla beslemeyi unutmayın! Bu harika sergileri mutlaka gezin, olur mu? :)






Hiç yorum yok: