We Will Rock You!

Bakın burada 2. Londra Çıkartması planlarımı yaparken 9. maddede ne demişim: Londra'da bir müzikal daha izlemek istiyorum, tercihen de We Will Rock You müzikalini. Bunun için Londra'ya gitmeme gerek kalmadı, çünkü onlar BKM organizasyon ile İstanbul'a geldiler ve bize harika saatler yaşattılar. Kısacası 9 Mayıs Perşembe akşamı benden mutlusu yoktu. Aylar önce aldığımız biletlerimizle karmakarışık, ciddi bir asansör sorunu olan ve berbat yönlendirme işaretleri yüzünden onlarca görevli olmadan hayatta yolunuzu bulamayacağınız Ülker Sports  Arena'daki turumuzu tamamlayıp, saha içinde güzel bir noktadaki yerimize kurulduk. Neden bu müzikal için bir spor salonu seçildiğini merak etmedim değil. Gösteri merkezi sahnelerinde çok daha güzel görünebilirdi her şey sanki. 


Ve ışıklar söndü ve perde açıldı ve günümüzden yüzlerce yıl sonrasındaki bir e-gezegende bulduk kendimizi. Her şey robotlaşmış, insanlar ve aktiviteler programlamadan ibaret. Elbette müzik de öyle. Gerçek bir müzik enstrümanıyla yapılan müzik yok gezegende! Ama henüz robota dönüşmemiş, kendilerine dayatılanı yaşamakla değil özgürce yapacakları seçimleri yaşamakla ilgilenen birkaç "bohem" yüzyıllar öncesinden kalma bir adet gerçek enstrümanın olduğu efsanesinin peşinden gidiyorlar. Böylece ne olduğunu tam olarak bilemeseler de isyanın, farklılığın ve özgürlüğün müziği olarak tanıdıkları yüzyıllar öncesinin rock efsanesine de ulaşmaya çalışıyorlar. Hikayeyi ve kurgulanış şeklini çok beğendiğimi söylemeliyim. Olay yüzyıllar sonrasında geçiyor gibi görünse de diyaloglarda günümüz sanal dünyası ve pop kültürüyle ilgili çok güzel dokundurmalar var.

Bir de sözleri ve ruhuyla Queen şarkılarını ekleyin bu hikayeye. Tahmin edebildiniz mi ortaya çıkan güzelliği? Bu arada İngilizce bilmeyenler için müzikalin üst yazılı olduğunu ve sahnenin iki yanında şarkıların ve diyalogların çevirisinin gösterildiği dev ekranlar bulunduğunu da söylemeliyim. Bu da Queen'i ve felsefesini daha geniş bir kitleye tanıtmak için güzel düşünülmüş bir şeydi. Ayrıca bu bir Queen müzikali gibi görünse de bence "Queen'den yola çıkarak rock kültürüne övgü" müzikaliydi. Elvis'ten Rolling Stones'a birçok harika isim ve şarkı anıldı. Gangnam'dan kritik durumlar içindeyken bile Twitter'da kahvaltı resmi paylaşmaya kadar pop kültürüne dair birçok şey eleştirildi. :)


Biraz da müzikalle ilgili her yerde bulabileceğiniz bilgilerden bahsedeyim. 11 yıldır kapalı gişe oynayan, 4000'in üzerinde performans sergileyerek 13 milyondan fazla insana ulaşmış bir müzikal bu. Fikir babasının Robert de Niro olduğunu da biliyorsunuzdur. Robert De Niro 1996 yılında Venedik Film Festivali’nde Queen gitaristlerinden Brian May ve Roger Taylor ile bir araya geldiğinde bu müzikal fikrini ortaya atmış. Sonrasında bu projenin şekillenmesi ise beş yılı bulmuş. Sonucunda da Ben Elton'ın yazıp yönettiği bu harika müzikal ortaya çıkmış. Daha fazla bilgi için orijinal sayfası burada.  

Bizim de ayağımıza kadar gelmiş ama ne fayda! Perşembe akşamı çok fazla boş yer de vardı. Hafta arası olduğundan mı, yoksa bizde  maç biletleri dışında hiçbir şeye hücum edilmediği için mi, yoksa saçma sapan fiyatlama politikaları mı (yine fırsat sitelerinde biletleri gördükçe aylar öncesinden bilet alanlar olarak muhtemelen sağlam kazıklanmış olduğumuzu düşündüm ama bakmadım bu kez!) bilmiyorum ama İstanbul seyircisi 10 günlüğüne buraya gelmiş böyle bir müzikali dolduramıyorsa yazıklar olsun bize diyorum. Üstelik sanat aşığı falan da olmak gerekmiyor orada geçirilen 2,5 saatten zevk almak için. Klasik, "Ay müzikal mi? Çok sıkıcı!" denecek türden bir iş olmadığı da açıkça belli. Neyse, umarım gün geçtikçe gerçek  güzelliklerden daha da koparak hayatımızı bir sanal cehenneme döndürmeyiz. Ama izleyemeyenler için üzüldüğümü de söylemeden geçemeyeceğim.


İyi ki bu dünyadan bir Queen ve bir Freddie Mercury geçmiş. İyi ki böylesine fark yaratmışlar. Ve iyi ki de hep var olacaklar.

Hepinize iyi haftalar!


2 yorum:

Judy Abbott dedi ki...

özellikle ikinci yarıda gözlerim doldu hep, şahane bir müzikaldi.

Aslında Brian May'e biraz sinir oluyordum, freddie öldükten sonra Queen'i sömürüyor mu, etinden sütünden mi faydalanıyor, anlamıyordum. Fakat bu müzikal Freddie'yi ve onun mirasını yaşatacak en mükemmel esermiş, bunu anladım ve helal olsun dedim:)

finalde Bohemian Rhapsody'i böğürerek söylemekse dünyalara bedeldi:)

Imge dedi ki...

Miss Judy Abbott..:)

Coşkulu duygularımız -böğürme kısmı da dahil olmak üzere- kesinlikle karşılıklı, onu söyleyeyim önce..:)

Takdirlerimin de daha büyük kısmını Brian May yerine Robert de Niro'ya gönderiyorum ben şahsen. Ne güzel öngörmüş böyle bir projeyi! Kesinlikle Freddie ve Queen efsanesini ölümsüz kılan bir şey olmuş.

Neyse, dünya gözüyle böyle bir güzelliği de görmüş olduk, şansımıza sağlık..:)