11 Haziran 2013'ün Özeti Benim İçin Budur!

Vali'nin çiçekli, böcekli, ıhlamur kokulu mesajlarına rağmen sabah Taksim'de gaz bombaları ve TOMA'larla çekilen kaçıncı sınıf olduğunu bilmediğim absürt komedi filminin özeti budur. O kadar absürttü ki polisin "lütfen" diye uyarılar yaptığını falan gördük yandaş medya kanallarında! 


Aşağıda da Çağlayan Adliyesi'nden görüntüler var. Gözaltına alınanlarla ilgili son sayı 73'tü...

Avrupa'nın en büyük "Adalet" Sarayı burası. Boyutun değil işlevin önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz bu 5 dakikalık video sayesinde!

Ve ne yazık ki bunca provokasyon ve hukuksuzluğa rağmen (ki artık sanırım hepimiz biliyoruz arkasında kimlerin olduğunu)  oradaki flamalı/flamasız kardeşliğin bozulmadığını görmek paha biçilemez!


Akşam 19:00 tüm şehirler için yine #EylemVakti. #DirenGeziParki #DirenTürkiye #occupyGezi

17 Haziran 2013 tarihli ekleme:

Yukarıda yazdığım yazıdan sonra devran bir kez daha döndü tabi. O akşam yine bin bir güvenceye rağmen Taksim'e ve her ne kadar yapılmadığı söylense de Gezi'ye saldırıldı. Ama direniş kırılamadı. Ertesi sabah biz buralardan uzaklaştık ve 16 Haziran gecesi döndük. O hafta sonu ülkede yaşananlar ise kocaman bir karanlıktı! Uzaklarda olsak da fırsat bulduğumuz her an yaşananları takip ettik. Gözaltına alınan doktorları, Divan'a ve revirlere bile atılan gaz bombalarını, polis eşliğinde yürüyen eli satırlı, tekbir getiren sürüleri, bir yanda parayla toplanıp ellerine bayrak tutuşturularak miting alanlarına toplanan yandaşlar varken diğer yanda Taksim'e çıkan tüm yolların kapatılışını, plastik mermi yaralanmalarını, TOMA'lardaki suya eklenen kimyasaldan oluşan cilt yanıklarını, halkın emniyetini sağlamakla görevli polisin insanlıktan çıkarak çoluk çocuk demeden uyguladığı şiddeti, insanların yüzünden maskelerini çekerek gaz sıkmasını, adaletin artık içi boş bir kavram olduğunu, RTÜK'ün yayıncılık yapan tek tük kanallara yağdırdığı cezaları, bazı medya organlarının hâlâ yalakalıkta sınır tanımadığını, yurdumun onurlu insanlarının çektiği işkenceyi gördük. Bu dönem onurlu istifalar için de son günlerdi bana göre. Artık partiden ve düzenden bağımsız olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim: bu insanlık ayıbına onay veren, onay vermese de emir kuluyum gibi bahanelerle suça ortak olan kimseyi insan olarak görmüyorum. Görmeyeceğim. Hangi partiden, meslekten, sosyal sınıftan olursan ol, sana saygı duymam, senin yorumunu dinleyebilmem için önce insan ol! 

Hiç yorum yok: