Robinson Club Çamyuva

Terapi ikilisi deniz & güneş ile bu seneki  ilk buluşmamızı Kemer'de bulunan Robinson Club Çamyuva'da gerçekleştirdik. 6-14 Temmuz arası kendimizi bu huzur dolu muhteşem doğanın kollarına bıraktık. Hiçbir tesiste bu kadar çok boş yeşil alan gördüğümü hatırlamıyorum. Sonsuz maviye dalmak kadar yeşillere de dalıp gitmenin aynı ölçüde huzur verdiğini düşündüğüm için tesisin bu yemyeşil haline bayıldım. Kaç AVM'lik (tamam abarttım, tatil köyünde AVM'nin ne işi var artık, değil mi?), kaç blokluk, kaç havuzluk, kaç barlık alanı sadece çimler ve ağaçlar için ayırmış olduklarını görerek bir kez daha takdir ettik bu zihniyeti. Birkaç destekle dallarını taşımasına yardım edilen sol üst köşedeki ağaca ise her yanından geçişimizde hayran olduk. 


Gelelim denize. Fazla söze gerek yok. Görüntüler aşağıda. Günde dört sefer kendimizi içinde bulduğumuz, pırıl pırıl haline bayıldığımız, iskeleden çıkarken üstümüze atlayıp yüzümüze ve kollarımıza çarpan minik uçan balıkların bize adeta "nereye gidiyorsunuz yahu, bırakılır mı hiç bu billur?" dediği denizi aşağıda görebilirsiniz. Tek kelimeyle harika.

Bu güzellikten sonra havuz ilginizi çeker mi bilmiyorum ama koca tesiste sadece tek bir havuz olduğunu bilmenizi isterim. Tek bir tane mütevazı büyüklükte bir havuz! Şaşırdınız değil mi? Şaşırmayın, çünkü burası yetişkin tesisi. 16 yaşın altındakiler tesise alınmıyor. Dolayısıyla öyle attraksiyonel bir sürü havuza da gerek duyulmuyor. Ve bu yüzden de akşam beşe doğru sahilde hafiften bir müzik duyulana kadar ortamda çıt çıkmıyor. Uzaktan sahile bakıldığında sanki boş bir tesis gibi. Herkes elinde kitabıyla, kulağında müziğiyle güneşin ve denizin tadını çıkarıyor. Huzur içinde. Sahilde en tahammül edemediğim şeyin çocuk ve onlara bağıran ebeveyn gürültüsü olduğunu düşünürsek yetişkin tesislerinin sayılarının artmasını diliyor, darısı yetişkin uçaklarının başına diyorum. :)    


Tüm gün yeşilin ve mavinin tadını çıkardıktan sonra odanıza dönerken de yine yeşillerin, ama bu kez farklı renklerle süslenmiş yeşillerin içinden geçiyorsunuz. Odalar standart. Dışarıdan bakıldığında sol üst resimde gördüğünüz gibi. Birer balkonu olan, ses yalıtımı harika, içinde minik bir giyinme bölümü ve okuma köşesi olan, iki tek kişilik yatağın birleştirilerek çift kişilik yatak olabildiği, tertemiz ve yeterince büyük odalar. Kendinizi evinizde hissediyorsunuz. Ayağınızı uzatıp Ağustos böceklerinin sesini dinlemek için balkona, duş sonrası-yemek öncesi 15 dakika sessizlik içinde yatakta uzanıp, günün gelişmelerini takip etmek için içeri geçiyorsunuz. Balkon kapısını kapattığınız anda gece sabahın ilk saatlerine kadar süren çılgın partilerin de sesini duymuyorsunuz.  


Sessiz dediysek o kadar da demedik elbette.:) Her akşam yemekte farklı bir tema olduğu gibi gece 22:00'den sonra parti ortamı yaratılıyor. Yemekler harika. Çeşitler, temalara uygun kombinasyonlar, sağlıklı yemek bölümü, salata ya da makarna barları, meyve ve tatlı büfeleri, her şey enfesti. Ama ben parti demiştim değil mi? Barda ya da sahilde yaratılan bu parti ortamları öyle tatil köylerinde genelde olduğu gibi üç beş tane abuk subuk dans eden orta yaşlı yabancı turist çiftin izlendiği kabus ortamlar değil, gerçekten parti ortamları. Özenli giyinmiş, birbirleriyle konuşan, gülen ve dans eden medeni insanların gerçekten eğlendiği parti ortamları. Bence burası bekarken kız kıza veya erkek erkeğe yapılan tatiller için de çok uygun. Hele bir de Almanca biliyorsanız yaşadınız.

Çünkü burada hemen hemen herkes Alman ve her şey Almanca. O yüzden her şeyin tadını en çok işletmesi de Alman olan tesisteki Almanlar çıkarıyor. Neyse ki oda numaraları rakam olduğu için yolumuzu bulabiliyor, yemeklerin de açıklamaları İngilizce ve Türkçe yazdığı için karnımızı doyurabiliyorduk. :) Onun dışında günlük programın yazdığı broşürler, amfi tiyatro gösterileri ve spor programlarının tamamı Almanca. Yani ben bile hayatımda ilk kez bir tesiste grup derslerine katılmadan birkaç kez fitness salonunda koşu yaptım. Tamam, hareketleri görsem de yeterdi belki ama kendi aralarında konuşup gülüşürlerken  ya da önemli tüyoları onlar öğrenip de ben öğrenemezken sinir olurum diye katılmadım. Zaten Well-Fit Camp haftasına denk geldik. Ortalık taş gibi kaslı vücutlarıyla ve spor giysileri içinde oradan oraya derse koşturan güzellikte ve yakışıklılıkta uzay yapmış insanlarla dolu. Ben bildiğin ortalama vücudumla az kalsın bunalıma girmek üzereydim. Bir de gidip orada o insanlarla birlikte spor yapacakmışım, yok ya! Ama harika hocaları ve dersleri, her dersin çıkışına kurulan sağlıklı meyve ve sebze suyu stantlarını gördüm elbette.  


Bizim aktivitemiz genellikle denize girmek, gölgede kitap okumak, akşam güneşinde bu kez cin tonik eşliğinde kitap okumak, yemek sonrası da rose'lerimiz eşliğinde kendimize güzel bir sohbet köşesi bulup geceyi 12 civarı orada tamamlamaktı. Ve bu rutin programımıza rağmen saatlerin, günlerin nasıl geçip gittiğini anlayamadık ya ona yanıyorum!

Her tatil köyünün yüzde en az 90'ı yabancı turistlerle doludur ama ortam hiçbir şeyi yadırgamayacağınız kadar Türk'tür. Burası ise sistemiyle, düzeniyle, diliyle, disipliniyle, insanlarıyla tam bir Alman tesisi. Kendinizi yabancı bir ülkede tatil yapıyor gibi hissedebilirsiniz. O kadar ki tuvaletlerde taharet musluğu bile yok! Bir Türk'ün yurt dışında en çok takıldığı sorundan bahsederek size durumu açıklamak istedim. :) Zaten gelenlerin çoğu buraya 15 - 25 defa gelmiş (hatta daha İstanbul'u görmemiş ama bu tesiste 1000 gece konaklamışını bile gördük) Almanlar'dan oluşuyor. Yani bir nevi onların yazlığı olmuş burası. Ve eğer bir Alman bir tesise 15 defa geliyorsa bir bildiği vardır, ahbap! :) 

Kısacası ne aradığınıza bağlı olarak çok sevebileceğiniz ya da yadırgayabileceğiniz bir tesis burası. Biz Eylül ayında bir daha gitsek mi diye düşünmeye başladık çoktan, çünkü bana sınırsız olanak vererek kafamdaki tatil ortamını yaratmamı isteseler bu  içerik, sadelik ve kalitede bir şey ortaya çıkarırdım diye düşünüyorum. Sanırım biz de orta yaşlarımızda 25 defa geldik buraya diyebiliriz yeni gelenlere. Hatta bakarsınız Almanca konuşmaya bile başlarız gide gele. 

Das hotel is sehr schön! Ja! :) (tatil köyünün Almancası için kasmayın beni, otelle idare ediverin, bitte!


  


4 yorum:

dreambyduru dedi ki...

özellikle yetişkin dostu olması beni cezbetti...harika bir tatil olmuş, teşekkürler paylaştığın için...ben de ets de görüp düşünüyordum ki senin fotoları görmüştüm, bu olumlu bilgiler içeren yazı da süper oldu, teşekkürler

Şahin Şirin ERDEM dedi ki...

tam istediğim gibi bir yermiş...çok güzel anlatmışsınız.. teşekkürler paylaşım için...

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Fiyatlardan da bahsetseydiniz.

Imge dedi ki...

Moonliiin,

Kesinlikle yetişkin oteli olması süperdi. Bundan sonra diğer tatil köylerini Hindistan gibi görme olasılığımız yüksek! :) Faydam olduysa ne mutlu bana.
Sevgiler

Shirin Serkan,

Ben teşekkür ederim, beğendiğinize sevindim..
Sevgiler.

Mehmet Bilgehan Merki,

ETS'nin web sayfasından konaklama tarihlerinizi girerek fiyatlara bakabilirsiniz.