Geçen hafta annem buradaydı. Ve uzun zamandır yapmadığı gibi sadece gezmek için İstanbul'daydı. Ben de bu buluşmayı iple çekiyordum, çünkü onu tanıştırmak istediğim bir sürü yer ve lezzet birikmişti. Neyse ki hepsini programa sığdırdım, sağlık ve afiyetle de denettim. Misyonumu tamamladım, mutlu ve huzurluyum yani anlayacağınız. Ayrıca laf aramızda anne-kız kafamızın estiği gibi gezmeyi de pek özlemişim. Ve bu yaz Mersin'e de gitmediğim için sanırım anne-kız yüz yüze muhabbet (telefonla günde bir saatimiz zaten fiks ama insan bunu da özlüyor) açığım da fazlasıyla büyümüş. Kısaca annemi özlemişim ayol, var mı? :) O yüzden bu bir hafta sanırım ikimize de pek iyi geldi. Gezdiğim gördüğüm yerleri size anlatmayacağım, çünkü sizler zaten hepsini çok iyi biliyorsunuz. Burada daha önce yazmadığım bir yere gitmedim, panik yok. Ama Cihangir-Galata arka sokaklar turumuzun kapanışında gaza gelerek hadi Galata Kulesi'ne çıkalım dedik ve bundan biraz bahsedebilirim sanki. Daha doğrusu muhteşem İstanbul manzarasıyla hafta sonuna (ve büyük tatile) girmeden gözünüzü ve gönlünüzü açabilirim.
İkimiz de yıllar önce görmüştük bu manzarayı ama bir daha hatırlayalım dedik. İyi ki de demişiz. (Benim 13 yıl olmuş mesela buraya çıkalı. Aynı şekilde bir de Topkapı Sarayı ve Yerebatan Sarnıcı var 13 yıl önce İstanbul'a geldiğimiz ilk aylarda gezdiğimiz ve tekrar gezmek istediğimiz.) O zamanlar blog olmadığı için yazısı ve fotoğrafları da yok elbet
Dünyanın en eski kulelerinden biri olan Galata Kulesi ilk olarak Bizans döneminde 528 yılında inşa edilmiş. Daha sonra Haçlı Seferleri sırasında büyük ölçüde tahrip olmuş. 1348 yılında ise Cenevizliler tarafından Galata Surları'na ek olarak yeniden inşa edilmiş. O zamanlar adı İsa Kulesi'ymiş. Sonra İstanbul'un fethiyle birlikte Türklerin eline geçerek az çok şimdiki halini almış. Kule'de her yüzyılda çeşitli onarım çalışmaları yapılmış olsa da günümüzdeki görünümünü 1965-67 yılları arasında yapılan son onarım çalışması sonrasında kazanmış.
Yerden 66.90 metre, deniz seviyesinden ise 140 metre yüksekliğindeki Kule'nin duvar kalınlığı 3.75 metreymiş. Ve tabi ki bizler açısından hikayesinin en ilgi çekici yanı da Hezarfen Ahmet Çelebi'nin 17. yüzyılın ilk yarısında buradan uçmuş olması. Ne adammış ama! Meraklı maceracı diye buna derim. Bir de yeni öğrendiğim üzücü bir şey de yaşanmış bu Kule'de: şair Ümit Yaşar Oğuzcan'ın oğlu 1973 yılında buradan atlayarak intihar etmiş ve şairin bununla ilgili yazdığı bir şiir bile varmış. Hatta yine şairin TSM olarak söylenen Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın şiirinin de oğlu Vedat için yazıldığı iddia ediliyormuş.
Kule'ye bir kültür ve turizm elçisi gözüyle bakmaya çalışınca çok önemli eksiklikleri olduğunu gördüm, belirtmeden geçmeyeyim. Öncelikle giriş ücreti çok düşük: Türk vatandaşları için 6,5 TL, yabancı turistler için 13 TL. Bence bunun acilen sırasıyla en az 10 TL ve 10 EURO olarak değişmesi gerekir. Ayrıca girişinde verilen kartpostal görünümlü biletlerin arkasındaki bilgiler sadece Türkçe değil İngilizce de yazılmalı ve mümkünse doğru olmalı! Girişte Galata Kulesi ve İstanbul ile ilgili turist kitapları satılmalı. Ya da daha iyi bir fikrim var: üst kattaki restoran & kafeterya bölümü sadece kafeterya olarak küçültülmeli ve kalan bölümü de Kule ve İstanbul ile ilgili hediyelik eşyaların, kitapların satıldığı bir müze dükkânına dönüştürülmeli. Önerilerim şimdilik bu kadar, uyguladıktan sonra haber verin, gelip bir bakayım başka eksikler var mı diye.:)
Hepinize iyi bayramlar, keyifli tatiller diliyorum. Dönüşte birbirimize anlatacağımız güzel hikayelerle buluşmak üzere...
8 yorum:
Tarihin yeni yapılan iğrenç binalar arasında yok olup gittiğini de görmüşsünüzdür.Yakında İstanbul tarihi şehir olmaktan çıkacak gibi böyle giderse.
Mahmutun Güncesi,
Haklısın. Ben hep İstanbul'un İtalyanların elinde olsaydı nasıl bir şehir olabileceğini düşünürüm. Ve sırf bunu düşünürken bile zihnimde canlanan görüntülerle kendimden geçebilirim. Aslına uygun restorasyonlar, estetiğe ve eskiyi bakımını yaparak korumaya önem veren bir anlayışla bu şehir dünyanın açık ara bir numarası olabilirdi. Baksana, bizler bile bozmakla, yıkmakla, yok etmekle hâlâ bitiremedik İstanbul'u!
İyi bayramlar, iyi tatiller..
Şu manzaranın güzelliği için o para az bile :)
Şimdiden iyi bayramlar ...
Sana da iyi bayramlar, iyi tatiller Cihan Demir..:)
Haklısın.İtalya'yı gezerken hayranlıkla ağzım açık öylece kalmıştı.Floransa'nın içinde kendimi kaybetmiştim.Hele Toskana'da ki ortaçağ kentine gittiğimde gezdikten sonra meydanda bir kafeye oturup keyifle biramı içmiştim.En son yiğenimle 2. kez gittiğim yunan adaları gezisinde yiğenimin söylediği sözü hiç unutmuyorum "Dayı bunlar yeni baştan yapmışlar".Sanıyorum biz bunu da yapamıyoruz sadece yok ediyoruz.
Bu arada bayramınızı içtenlikle kutluyor güzel ve mutluluk dolu seyahatler diliyorum.
Yeni keşfettim blogunuzu takibime aldım;)
Mahmutun Güncesi,
Çok teşekkürler.. Senin de geçmiş bayramın kutlu olsun..
Gezilecek yerler,
Çok sevindim.En kısa zamanda ben de sizin bloga uğrayacağım..;)
Yorum Gönder