Bir Sergi & Bir Film: Komşular & Geçmiş

Geçen hafta Perşembe günü nefis havayla İstanbul Modern'in ücretsiz Perşembe'sini birleştirerek Komşular sergisini gezmeye gittim. 


Basın Bülteni'nden alıntılar:

"İstanbul Modern’in kuruluşunun 10. yılı kapsamında hazırlanan Komşular - Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar sergisi, Türkiye ile tarihi, siyasal ve kültürel bağları olan Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu gibi komşu coğrafyalardan günümüz sanatının öncü sanatçılarını ve yapıtlarını bir araya getiriyor. Toplumsal hayata dair gösteri ve tören gibi köklü adetlerin görsel sanatlara nasıl sızdığına bakan Komşular, bölge kültür ve sanatında öne çıkan iki temaya odaklanıyor: hikaye anlatımı ve yolculuk. Hikaye anlatımı ve yolculuk, pek çok yapıtta iç içe geçerek hareketlilik, göçmenlik, göçebelik ve gezginlik, kültürel aktarım, dil ve çeviri gibi konulara dönüşüyor. 17 ülkeden 35 sanatçının çalışmalarını ağırlayan İstanbul Modern, bölge kültür ve sanatına dair gösterim, performans, panel, söyleşi ve atölye çalışmalarından oluşan kapsamlı bir etkinlik programı da sunuyor."

Uzun videoların birçoğunu izlemedim ve şimdiye kadar gezdiğim en harika İstanbul Modern sergisiydi de diyemem. Ama favorim ve sırf onu görmek için bile gittiğime değdi diyebileceğim harika bir çalışma var: Fahrettin Örenli'nin Conspiracy Wall > Anartist'i. 8 Mayıs'a kadar zaman ayırıp başta bu harika duvar çalışması olmak üzere Komşular sergisini, 27 Nisan'a kadar devam eden Rasathane isimli fotoğraf sergisini, diğer kalıcı ve süreli sergileri ve elbette müze dükkanını gezmelisiniz.  

Kabataş'a yürüyüş... 

Çıkışta da Mimar Sinan GSÜ Resim ve Heykel Müzesi'ne uğrayıp Mimozalı Kadın'ı da mı görsem, diye düşündüm bir an. Sonra "onu belki İso'cumla görürüz, hem zaten daha Beyoğlu'nda uğramam gereken bir durak var" diyerek güzel havada Kabataş'a kadar yürüdüm. Tam iskeleye yaklaşmıştım ki bir baktım karşıdan ben diyeyim 50, siz diyin 80 tane üstü çıplak, deri pantolonlu, bandanalı, kırbaçlı kelepçeli adam geliyor! Eyvah! Önce panik oldum tabi. Ama sonra başımın açık olduğu, hedef kitlelerine uymadığım aklıma geldi. "Bana bir şey yapmazlar," dedim. "Nasılsa başörtülü bir bacı arıyorlardır." Tam yanlarından geçerken selamlaştık ve "Haydi, rastgele," dedim çocuklara. Ee, bir selamı esirgememek lazım, ne de olsa aynı lobinin insanlarıyız, değil mi? ;) 
   
Gelelim film önerime...

Film önerim Geçmiş (Le Passé) olacak. Yine harika bir İran filmi olan Bir Ayrılık'ın yönetmeni Asghar Farhadi'nin imzası var bu filmde de. Çoktan ayrılmış olduğu Fransız eşi Marie'den resmen boşanmak için İran'dan Paris'e gelen Ahmad, pek çok farklı ilişki kombinasyonuna da tanıklık (hatta kimi zaman hakemlik, yargıçlık, psikologluk, vs) eder. Marie'nin evinde durumlar biraz karışıktır. Yeni sevgilisi Samir ve çocuğu onda kalmaktadır. Samir'in Marie ile evlenmeden önce halletmesi gereken önemli bir pürüz vardır: hastanede komada yatan karısı gibi! Karısının neden hastanelik olduğu ciddi bir muammadır. Ayrıca evde Marie'nin eski evliliklerinden olan biri yetişkin, diğeri henüz küçük iki kız çocuğu daha bulunmaktadır. Ha bir de unutmadan söyleyeyim elinden sigara düşmeyen bu Marie, Samir'den de hamile olduğunu iddia etmektedir. Uyarayım: Bence bu Marie, tüm kötülüklerin anasıdır, yaklaşmayın yanarsınız!

İşin esprisi bir yana gerçekten bir ilişkiler yumağı ve geçmişte kalması gereken ama kalamayan duygular ve eylemler var bu filmde. Güzel diyaloglarla ve oyunculuklarla aktarılıyor bize. Keyifle de izlemek kalıyor geriye. Ayrılık'tan çok farklı bir film bu. Ve bir İran filmi de değil. Ama yine onun kadar sevdiğim bir anlatım oldu. Galiba bundan sonra Asghar Farhadi'nin filmleri asla kaçırılmayacak. 

Size de şimdiden iyi seyirler diliyorum. 

Hiç yorum yok: