Nemfomanyak - İtiraf 1 & 2

Melankoli'den sonra Lars von Trier ile mesafeli bir ilişki sürdürmeye karar vermiştim. Dogville ve Royal Affair filmlerine bayılsam da Melankoli'yi sevememiş, hatta izlerken yakamı bağrımı parçalayacak kadar sıkılmıştım. :) O yüzden eğer sansür konusu gündeme gelmeseydi büyük olasılıkla "seks satar" ilkesini falan da pas geçerek Nemfomanyak'(lar)ı izlemeyecektim. Ama İstanbul Film Festivali gibi zaten belli bir sanatsever kitleye hitap eden bir etkinlikteki gösterimine bile sansür söz konusu olduğu anda filmi izlemeyi aklıma koydum. Benim için her zaman seks satmaz, ama yasak, hele hiçbir anlamda güvenmediğim devlet eliyle sanata yasak her zaman bir çekim alanı olarak kalmaya devam edecektir. Devlet ahlakımı korumak için bir şeyi engelliyorsa, ahlakından şüphe duyduğum, sanat eleştirmenliği düzeyinde bilgili ve ilgili olduğunu iddia eden devlet ne düşünmüş de böyle bir karar almış diye sorgulamak da 36 yaşında sanatsever bir vatandaş olarak benim görevim. 

Sorguladım da. İyi ki de yapmışım. Hatta yönetmenin izlemediğimiz filmlerinden Antichrist'ı da aldık acilen. Biraz bahsetmeye geçmeden önce de filmin elbette ailecek başına geçip çekirdek çitleyerek izleyeceğiniz türden bir film olmadığını not düşmüş olayım. Ve yurt dışı kopyalarında 15 yaş üstü için uygun olduğu belirtilse de ülkemizde de 18 yaş üstü uyarısıyla gösterime rahatlıkla girebilirdi diye düşünüyorum. 


Filmde market alışverişinden dönen yaşlı bir adam (Seligman), dayak yemiş ve perişan bir halde sokağa atılmış orta yaşlarında bir kadını (Joe) evine alır. Kadın nemfomanyak, adam ise o yaşa kadar kimseyle birlikte olmamış bakir bir aseksüeldir. Ve kadın hikayesini anlatır ve adam dinler. Kadın deneyim odaklıdır, adam bilgi. Sekiz bölüm halinde anlatılan bu hikayelerle Joe'nun çocukluğundan, gençlik yıllarına, evliliğine, anneliğine ve hayatının daha pek çok dönemine giderek onu tanırız. Her bölümde Seligman'ın da farklı bir gözle yaptığı yorumlarla adeta vaka incelemeleri yapıyor gibi ya da gerçekten bir roman okuyormuş gibi hissettiğiniz olacaktır filmi izlerken. Ve ben kitap okuyormuş gibi hissettiğim filmleri çok seviyorum. 

Harika diyaloglar var filmde. Her konuyla ilgili. Din, aile, seks ve aşk ele alınıyor cinsel kimlik en ön planda tutularak. Belki de en çok toplumun ve bireyin -bireyi de ikiye ayırarak kadının ve erkeğin- ahlak anlayışının sorgulanması dikkat çekici. 

Bu diyaloglara bir örnek olarak, Seligman'ın anlattığı bir hikayesinde "negro (zenci)" kelimesini kullanan Joe'ya o kelimeyi kullanmasının doğru olmadığını söylemesi üzerine yaptıkları konuşma çok etkileyiciydi. Joe şöyle diyor, "Ne zaman bir kelime yasaklansa, demokrasi o zaman geri saymış olur. Toplum, sorunu çözmek için dilden bir sözcük çıkarılmasını iktidarın zayıflığı olarak görür." Ve devam ediyor, "...toplum içinde yer alan insanlar kadar korkaktır... ve bu insanlar da demokrasi için fazla aptaldır." Seligman, "insanların niteliklerinden hiç şüphem yok" dediğinde ise Joe, "insanların nitelikleri bir kelimeyle ifade edilebilir: ikiyüzlülük," diye cevap veriyor. "Doğru olanı söyleyip yanlış olanı düşünenleri yüceltirken, yanlış olanı söyleyip doğru olanı düşünenleri alçaltıyoruz."

18 yaş altındaysanız beni dikkate almayın, ama üstündeyseniz ahlakım bozulur (!) demeden izleyin bu filmi. Ahlakınız bozulmaz, olsa olsa ufkunuz açılır.;)

İyi hafta sonları!

Hiç yorum yok: