Pek Yakında.. Yüzyıllık Aşk.. Ve Lezzet Durakları..

Zanzibar'la ilgili bahsedeceğim birkaç şey daha kaldı ama arada biraz İstanbul'a dönmek istiyorum, çünkü buradaki hayat da son derece hızlı ilerliyor. Bu hafta yapabileceğiniz birkaç şey ve deneyebileceğiniz lezzet önerileriyle karşınızdayım.

* Geç de olsa izledik: Cem Yılmaz'ın Pek Yakında'sından söz ediyorum. Zaten Cem Yılmaz yapar, biz izleriz; bu hep böyle olmuştur, yaptığı şeyin ne olduğu hiç fark etmez. Zekasına, espri anlayışına, tarzına ve tavrına güvendiğim bir insan beni kolay kolay hayal kırıklığına uğratmıyor. Bu filmde de öyle oldu. Korsan DVD'ci Zafer'in (Cem Yılmaz) artık bu işlere tövbe edip, kendisinden boşanmak üzere olan karısının da yeniden güvenini kazanarak düzgün, temiz bir hayat sürmeye karar vermesiyle birlikte birden önüne bir film yapımcısı olma şansı çıkar! Elinde avucunda ne varsa eskiden film sektöründe olan ve yetmişli yıllardan beri elindeki senaryoyu çekme hayalini kaybetmemiş, ama şimdiye kadar fırsat da bulamamış Ahben Soner'in (Zafer Algöz)  Şahikalar-Kötülüğün Sonu filmine yatırır. Elinde avucunda da çok fazla bir şey olmadığı için konu-komşu-eski eş-düşmüş bir popüler jön, vs falan gibi pek çok tanıdık filmde yer alacaktır. Bu arada bir yandan da kötülerle mücadele devam eder. Bence sıcacık bir filmdi. Senaryosu, anımsattığı dönemler, Yeşilçam göndermeleri, oyuncu kadrosu, her şeyiyle çok güzel bir film olmuş. Boğaç Boray'ın (Ozan Güven) dublajıyla birlikte gezmesine ve Sunay Akın'Oyuncak Müzesi sahnesine ayrıca koptum diyebilirim. ;) Oyunculardan favorim elbette önce Cem Yılmaz, sonra da Ahben rolündeki Zafer Algöz oldu. Bence izlemelisiniz. 

* Madem bu filmle sinemanın eski yıllarına ve Yeşilçam'a döner gibi olduk, o zaman oralarda kalalım. Bu kez sizi İstanbul Modern'de devam eden Yüzyıllık Aşk sergisine götüreceğim. Türk sinemasının 100. yılına ithafen açılan bu sergide nefis fotoğraflar, eski afişler, eski sinema dergileri, eski film müziklerini dinleyebileceğiniz plaklar, o zamanlar var olan Beyoğlu sinemalarını gösteren bir harita, filmlerin duyurulması için kullanılan el afişleri, gazete reklamları, eski sinema biletleri, gala fotoğrafları, röportaj alıntıları ve daha neler neler var. 4 Ocak'ta bitmeden önce bu sergiye yanımda başka insanlarla da birkaç kez daha gideceğime eminim.  



* Gelelim geçen haftanın lezzet duraklarına. İstanbul Modern'deki sergi  gezisi çıkışında elbette Karaköy'de bir yer seçtik. Bu kez Ops'a oturduk ve kuru etli omlet ve dürüm yedik. Hatta muhabbet alıp başını gidince kahvelerimizi de orada içtik. Ortamı keyifli olsa da Julies Meinl kahvesi dışında özellikli bir lezzetle karşılaşmadık. 


Ertesi gün de Dilara ile elbette yine Karaköy planı yaptık.  Bu kez hamburgerinin methini duyduğumuz Baltazar'ı ve kahveleriyle ünlü Coffee Sapiens'i denedik. Baltazar'ın hamburger köftelerinin kömür ateşinde pek fazla piştiğini düşündüm şahsen! O yüzden bana göre Karaköy'de hamburgerin en güzel adresi hâlâ Burger Lab diyorum. Ama Baltazar'ın hemen yanındaki Coffee Sapiens'in Nutellalı kahvesini dener denemez kahve için en doğru adres olduğunu anladım gitti! ;) Bardağın kenarlarına ve ağzına bolca sürülen Nutella ile birlikte servis edilen latte'si gerçekten olaydı. Denemelisiniz. Cold brew için de benzer yorumlar duyuyorum ama artık bir başka bahara kaldı onu denemek, zira bu soğuklarda bizi ancak içimizi ısıtacak kahveler paklar.  


Bir de geçtiğimiz Cuma günü öğle rakısı diye 14.30'da oturup sekiz saat sonra müessesenin hesabı getirmesiyle saatin farkına varıp masadan kalkabildiğimiz büyük buluşmamız var bahsetmem gereken. Selim, Dilara ve ben Safi'ye niyet (öğlen servisi 12.00-14.00 arasıymış ve biz gittiğimizde bitmiş) diye yola çıkıp Mavi Melek'e kısmet oturduk. Asmalımescit'te Yakup'un hemen yanındaki bu mekanda yediğimiz mezeler arasında çok özel bir lezzet olarak tanımlayabileceğim bir şey olmasa da çalışanlar ilgili ve servis hızlıydı diyebilirim. Ama en çok da muhabbet güzeldi o gün - ve sırf o güzel muhabbete ev sahipliği yaptığı için bile burayı her zaman güzel hatırlayabilirim. 


Sırada 29 Ekim günü İso'cumla İstanbul'da turist olarak gezdiğimiz -ve bunu sık sık yapmaya karar verdiğimiz- günün keyif molaları var. Ağzımızın tadının pek yerinde olduğu,  yeni keşiflerle dolu, keyifli bir hafta olsun hepimize. 

Hiç yorum yok: