Zanzibar'la ilgili bahsedeceğim birkaç şey daha kaldı ama arada biraz İstanbul'a dönmek istiyorum, çünkü buradaki hayat da son derece hızlı ilerliyor. Bu hafta yapabileceğiniz birkaç şey ve deneyebileceğiniz lezzet önerileriyle karşınızdayım.

* Madem bu filmle sinemanın eski yıllarına ve Yeşilçam'a döner gibi olduk, o zaman oralarda kalalım. Bu kez sizi İstanbul Modern'de devam eden Yüzyıllık Aşk sergisine götüreceğim. Türk sinemasının 100. yılına ithafen açılan bu sergide nefis fotoğraflar, eski afişler, eski sinema dergileri, eski film müziklerini dinleyebileceğiniz plaklar, o zamanlar var olan Beyoğlu sinemalarını gösteren bir harita, filmlerin duyurulması için kullanılan el afişleri, gazete reklamları, eski sinema biletleri, gala fotoğrafları, röportaj alıntıları ve daha neler neler var. 4 Ocak'ta bitmeden önce bu sergiye yanımda başka insanlarla da birkaç kez daha gideceğime eminim.
* Gelelim geçen haftanın lezzet duraklarına. İstanbul Modern'deki sergi gezisi çıkışında elbette Karaköy'de bir yer seçtik. Bu kez Ops'a oturduk ve kuru etli omlet ve dürüm yedik. Hatta muhabbet alıp başını gidince kahvelerimizi de orada içtik. Ortamı keyifli olsa da Julies Meinl kahvesi dışında özellikli bir lezzetle karşılaşmadık.
Ertesi gün de Dilara ile elbette yine Karaköy planı yaptık. Bu kez hamburgerinin methini duyduğumuz Baltazar'ı ve kahveleriyle ünlü Coffee Sapiens'i denedik. Baltazar'ın hamburger köftelerinin kömür ateşinde pek fazla piştiğini düşündüm şahsen! O yüzden bana göre Karaköy'de hamburgerin en güzel adresi hâlâ Burger Lab diyorum. Ama Baltazar'ın hemen yanındaki Coffee Sapiens'in Nutellalı kahvesini dener denemez kahve için en doğru adres olduğunu anladım gitti! ;) Bardağın kenarlarına ve ağzına bolca sürülen Nutella ile birlikte servis edilen latte'si gerçekten olaydı. Denemelisiniz. Cold brew için de benzer yorumlar duyuyorum ama artık bir başka bahara kaldı onu denemek, zira bu soğuklarda bizi ancak içimizi ısıtacak kahveler paklar.
Bir de geçtiğimiz Cuma günü öğle rakısı diye 14.30'da oturup sekiz saat sonra müessesenin hesabı getirmesiyle saatin farkına varıp masadan kalkabildiğimiz büyük buluşmamız var bahsetmem gereken. Selim, Dilara ve ben Safi'ye niyet (öğlen servisi 12.00-14.00 arasıymış ve biz gittiğimizde bitmiş) diye yola çıkıp Mavi Melek'e kısmet oturduk. Asmalımescit'te Yakup'un hemen yanındaki bu mekanda yediğimiz mezeler arasında çok özel bir lezzet olarak tanımlayabileceğim bir şey olmasa da çalışanlar ilgili ve servis hızlıydı diyebilirim. Ama en çok da muhabbet güzeldi o gün - ve sırf o güzel muhabbete ev sahipliği yaptığı için bile burayı her zaman güzel hatırlayabilirim.
Sırada 29 Ekim günü İso'cumla İstanbul'da turist olarak gezdiğimiz -ve bunu sık sık yapmaya karar verdiğimiz- günün keyif molaları var. Ağzımızın tadının pek yerinde olduğu, yeni keşiflerle dolu, keyifli bir hafta olsun hepimize.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder