Prag: Yine Bir Masaldan Çıkmış Gibiyim

Prag masalsı güzelliği, mimari estetiği, sokakları, kültür-sanat bakımından zenginliği, biraları ile gönlümü dokuz yıl önce fethetmişti, ama o zamanlar blog olmadığı için sizlerle paylaşmamışım. Şimdi ise sadece yeme-içme-sokaklarda boş boş dolaşma, yani kısaca sefa amaçlı üç buçuk günlük minik bir Prag kaçamağı yaptım ve şehre bir kez daha, hatta bu kez daha fazla bayıldım. Belki Mayıs ayının etkisidir, belki Prag 101'i bitirdiğimiz için canımızın istediği her şeye canımızın istediği kadar zaman ayırabilmemizdir, belki şehrin göbeğindeki şirinlik muskası otelimizdir nedeni, bilemiyorum. Ama bu kez içimde İtalya'ya karşı beslediğim hisler uyandı bu şehre karşı. Hep derim hadi dediğinizde her zaman şevkle gitmeyi isteyeceğim ilk yer İtalya'dır. İster minicik bir köyü, ister en büyük şehri olsun. Orası beni hep çok mutlu eder. Sokaklarının güzelliği, mimarisi, tarihi, doğası, yemekleri, şarapları, havası suyu, insanlarıyla defalarca gitsem sıkılmayacağım yerlerin başında gelir. Prag için de ikinci gidişimde aynı şeyleri hissettim. Beni neredeyse o kadar mutlu etti ve birçok kez gelinebilir bu şehre hissi uyandırdı içimde (ki önceliğim hep görmediğim yerlerdir). Hatta Twitter'da da yazmıştım: "bence Prag, Hensel ve Gretel'den sonraki en güzel masal."

Bu girizgahtan sonra şunu da eklemem gerek elbette: Prag ne kadar sevsem de blog yazıları açısından en kısmetsiz şehrim olarak kalmaya devam edecek bu gidişle, çünkü tarihi yerleri dediğim gibi blogun olmadığı 2006 yılında gezildi ve siz okular açısından biraz güme gitmiş oldu. :P Taa 2007'de hatırladıklarımla yazdığım şöyle bir minik yazı var ama şimdiki İmgeleme yazılarıyla alakası yok tabi, artık sizi kesmez.;) O yüzden minik bir özet geçerim size yapılması gerekenlerle ilgili.  

Önce otelimizden bahsedeyim. Vintage Design Hotel Sax, booking.com üzerinden ayarladığımız ve orada aldığı 9 notunu kesinlikle hak eden bir otel. Çalışanları ilgili ve güler yüzlü, odaları/geniş ve tertemiz, konumu Prag Kalesi'ne ve Charles Köprüsü'ne 7-10 dakika mesafede, havlular dışında bornoz ve terlik ve Yves Rocher şampuan-duş jeli-sabun bulabileceğiniz geniş ve temiz banyosu ile fiyat-kalite dengesi açısından olabilecek en optimum seviyede bir dört yıldızlı otel burası. Ayrıca adı üstünde "vintage design"! Otelin her köşesinin vintage objelerle dolu olduğunu görebilirsiniz; odanızdaki duvar saatinden kat aralarındaki deri koltuğa, kahvaltı salonundaki Kent'in eski reklamından yapılmış abajura ve başucunuzdaki komodine kadar her detay çok şeker. Kesinlikle öneririm.


Prag'a ilk kez gidecekler için görülmesi gereken yerlerin en başında elbette Prag Kalesi geliyor. Buranın içini bir kez daha gezmedik, ama yine de kaleden şehir manzarasına bir kez daha bakmak için tam önündeki seyir tepesine çıktık. Ayrıca görkemli St. Vitus Katedrali'nin de fotoğraflarını bir kez daha çekebilme fırsatımız oldu. Kalenin içindeki en ilgi çekici yerlerden biri de Golden Lane adı verilen Altın Yol. Buradaki rengarenk tek katlı evlerden 22 numaralı olana dikkat: zamanında Kafka iki yıl kadar bu evde yaşamış.


Kale turunu bitirip aşağı inerken de harika manzaralar sizleri bekliyor.


Şehirdeki ilk üçe girecek diğer bir önemli turistik nokta ise Charles Köprüsü, ya da Karluv Most. Defalarca üstünden geçeceksiniz, gecesini gündüzünü görmelere doyamayacaksınız, üstündeki heykellere hayran hayran bakacak, her geçişinizde sokak sanatçılarının, takıcıların ve müzisyenlerin yaptıklarına mest olacaksınız.



Ve son olarak Astronomik Saat'in de bulunduğu Eski Şehir meydanı görülmesi gereken başlıca yerlerden. Astronomik Saat Kulesi'nin tepesinden şehre bakabileceğinizi unutmayın. Güneşin, gezegenlerin konumlarını ve buna benzer astronomik değerleri gösteren saatte her saat başı İsa'nın 12 havarisini simgeleyen mini heykeller dönüyor. Toplanan turist kalabalığından durumu anlarsınız zaten, ama şimdiden söyleyeyim, sonra hayal kırıklığı yaşamayın: izledikten sonra "ee, bu muydu?!" diyebilirsiniz. ;)


İlk üç bittiğine göre sıradaki yazıda şehrin diğer görülesi yerlerinden, arşınlanması gereken mahalleleri ve sokaklarından bahsedebilirim. Benden ayrılmayın. Gerçi şimdilik badana ustaları beni odamdan atmadıkları için burada yazı yazmaya devam edebiliyorum. Bakarsınız odamdan da atılıp, koridor köşelerine yerleşmek zorunda kalırım, o zaman sıradaki yazı ne zaman gelir bilemem. Ama bir şekilde devam edeceğim, merak etmeyin. ;)

6 yorum:

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Anılarım tazelendi. Umarım tekrar giderim.

Imge dedi ki...

Umarım gidersiniz Mehmet Bilgehan Merki, gerçekten bir daha, bir daha gitmeye değer bir yer Prag.

Adsız dedi ki...

Yemek tatlı veya restoran öneriniz var mı? Teşekkürler :)

Imge dedi ki...

Adsız,

Zamanınız varsa iki yazı sonra hepsi gelecek. ;) Yok eğer hemen yarın atlayıp gidiyorum Prag'a, bana acil öneri lazım derseniz o zaman mail adresime beklerim.

Sevgiler.

gezente dedi ki...

Merhaba yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum Pragta bit pazarı öneriniz var mı 15 Ağustosta gideceğiz ve bit pazarlarını arastırıyorum. Çok teşekkurler şimdiden sevgiler :))

Imge dedi ki...

gezente,

Bundan bir sonraki Prag yazısında yazdığım Naplavka Farmer's Market'in kurulduğu Palackeho Köprüsü'nde her ayın ikinci Cumartesi günü sabah 9 ile öğleden sonra 16.00 arası bitpazarı kuruluyormuş. Ben gitmedim ama bildiğim tek bitpazarı bu Prag'da. Ve galiba gideceğiniz güne denk geliyor. ;)