Ağustos sonunda bir hafta Marmaris duraklarını dolaştıktan sonra kalbimizi her daim hızlı hızlı çarptıran, evimiz dediğimiz durağa, yani Kaş'a geçtik. Haziran'dan sonra bir hafta daha Kaş'ta kalarak kapanışı yaptık (ya da belki de yapmamışızdır kim bilir. ;) ). Ancak Kaş ayağını anlatmıyorum artık, çünkü Kaş'ı yeterince anlattım bence sizlere. Bakınız Haziran ayındaki Kaş turumuz: 1.yazı ve 2. yazı. Otelinden, plajına, meyhanesinden, alışverişine kadar Kaş'ta hemen hemen aynı yerler arasında mekik dokuduk yine. Bu kez tek fark üç günlüğüne yanımıza kaçan dayımın eşi (ki en yakın dostlarımdan biridir kendisi ;) ) oldu. Ona da Kaş zehrini zerk ettik Üzüm Kızı Meyhane'de İncesaz eşliğinde kadeh tokuştururken, DejaVu'da günbatımı birası içerken, Hideaway'de kapanış kokteyllerini yudumlarken. Şnorkel ekibinin de ayrılmaz bir parçası oldu ve hepimizden uzun süre Kaş'ın buz gibi denizinde kalabilme rekorları kırdı (ki burada tık tık tık maşallah diyoruz). Bizim keyifli planlarımıza, hayallerimize de büyük bir zevkle eşlik etti. Ve bir baktık ki artık gündüz düşlerinde Kaş hayalleri kuranlar arasına o da eklendi.;)
Birlikte bizim de ilk kez gittiğimiz Hidayet'in Koyu'na da gittik bir gün. Burayı neden daha önce atlamışım bilmiyorum. Önceden çok salaş ve işletmesi olmayan, sadece çiğ börek satan Hatice Abla'nın olduğu bir yermiş. Artık Hatice Abla Ayı'da yapıyor çiğ böreklerini, aklınızda olsun. Gerçekten muhteşem bir lezzet. Ama Çukurbağ yarımadasındaki bu nefis koya gerçekten bayıldık. Koy olması nedeniyle denizi Küçükçakıl'a göre daha durgun ve daha ılık (ya da daha az soğuk diyelim, ılık Kaş için pek uygun değil ne de olsa). Pırıl pırıl, saatlerce şnorkel yapılabilecek güzellikte, kaplumbağaları daha net görebileceğiniz nefis bir deniz. Artık Bianca Beach olarak hizmet veren işletmesinden de çok memnun kaldık. Tek eksiği birer tane olan tuvalet ve soyunma kabinleri. Onların sayısının kesinlikle artırılması gerekiyor.
Kaş anlatılmaz yaşanır cennetimiz bizim. Bundan sonra da yeni keşifler olmadığı sürece sanırım anlatmadan yaşamaya devam edeceğim.
Film Önerisi: Vecide
Uzun zamandan sonra İsocum'la evimizde baş başa bir Pazar günü geçirdik ve film izledik. İkisini de çok özlemişiz doğrusu. Moviemax Festival'de merak ettiğim Vecide filmini yakalayarak kültür-sanat sezonunun açılışını yaptık. Suudi Arabistan yapımı ve bir kadın yönetmenin elinden çıkmış bu filmi çok sevdim. Filmin ana karakteri Vecide, ülkenin kadını çocukluktan itibaren baskılayan kurallarına rağmen dinlediği müziklerle, girişkenliğiyle, ayağındaki Converse'leri ve mutlaka sahip olmak istediği bisiklet hayalleriyle çok daha özgür bir ruha sahip bir kız çocuğu. Ancak bu özgür ruhu ve yaşının getirdiği kıpır kıpırlığı, yaşadığı erkek egemen dünyada hem aile içinde hem de okulunda onun göze batmasına neden oluyor. İki yüzlü bir şekilde o erkek düzenine "uyan" öğretmeninin ve kızların bisiklete binmesi halinde çocuğu olmayacağına inanan annesinin hayallerine sürekli ket vurmasına rağmen Vecide bisikletine kavuşmak için her yolu deniyor. Sonucu izleyin ve bir yandan din adına kurulan baskı düzenlerinin boğuculuğunu hissederken, diğer yandan cesur kadınların aslında dünyayı değiştirebileceklerine olan inancınız artsın. ;)
Sergi Önerisi: 40 Metre 4 Duvar 8 Küp
Zorlu PSM ve artnivo.com işbirliği ile bu yıl 1 Kasım'a kadar devam edecek olan 14. İstanbul Bienali paralel etkinlikleri kapsamında Zorlu PSM'nin sanat galerisi bölümünde açılan sergiye bir göz atın derim. 10 ayrı sanatçının bambaşka araçlarla oluşturdukları enstalasyon, performans ve farklı işleri, izleyicisine deneyim yaşatmayı hedefliyor. Favorilerim Ali Şentürk'ün "Koş Ali Koş" adlı video çalışması, Can Akgümüş'ün "Aynı Gökyüzü" enstalasyonu, Leyla Emadi'nin "Bulut"u (altta solda) ve Refik Anadol'un "Infinity Room" adlı video yerleştirmesi oldu (altta sağda ve kısmen videoda).
Siz bu satırları okurken muhtemelen ben çok merak ettiğim bir yeri gezmeye başlayacağım İsocum'la birlikte. Araba kiralayarak, kafamıza göre yapacağımız, biraz yorucu olacağını tahmin etsem de değeceğine inandığım bir gezi planı var kafamızda. Umarım planlarımızı uygularız sağlıkla. Gerçi Merkür retrosu varmış, seyahatlerde bilet ve bavul kayıpları, uçuş iptalleri falan yaşanacak deniyor. Zaten Merkür'ün hayırlı bir nedenle hareket ettiğini 37 yıllık ömrümde henüz görmedim! Neyse, her şey hallolur, siz yeter ki dua edin de Etna falan patlamasın, olur mu? ;)
2 yorum:
Sicilya'ya mı gidiyorsun !!! Endülüs'le birlikte en büyük hayalim. Sürekli erteliyor, sonraya saklıyorum, böylece daha da kıymetleniyor.
Çok beğeneceğine eminim. Bol bol foto ve uzun uzun izlenimlerini bekliyorum.
Işın selam,
Gittim döndüm bayıldım!! En kısa zamanda yazmaya başlamayı ümit ediyorum. Ama öncesinde hemen belirteyim, sadece 1,5 saatlik uçuşla gidebileceğin bu hayalini artık erteleme lütfen, pişman olmayacaksın.
Sevgiler.
Yorum Gönder