Turunç Notları

Uzuuun bir aradan sonra gezi notlarıyla da merhaba! Ağustos ayı bizim için çok hareketli geçti. İlk başta korktuğumuz, üzüldüğümüz sağlık durumları olsa da onlar bile olabilecek en güzel şekilde sonuçlandı, problem yaratan ne varsa kışkışlandı, güzel haberler alındı ve sağlıkla, keyifle hayatımıza kaldığımız yerden devam edebildik. Çok şükür!

Yılın son yaz tatilini iki hafta olarak planlamıştık. Bu zorlu ilk iki haftanın ardından Ağustos'un son iki haftasında kış için gereken motivasyonu kazanmamıza yarayacak tatilimiz için yola koyulduk. Bu kez son haftayı yine değişmez aşkımız Kaş'a ayırdık, ama ilk hafta biraz görmediğimiz yerleri görelim dedik. Dalaman Havaalanı'ndan arabamızı kiraladık ve düştük yollara. Kısa kısa anlatmaya çalışayım. 

İlk durağımız Turunç oldu. Aslında Datça olacaktı ama 3 günün Datça için çok kısa olacağını düşünerek rotayı değiştirdik ve orayı keşfetmeyi başka bir yaza bıraktık. Turunç'un İçmeler olmasına bir tık kalmış diyebilirim. Merkezde curcuna bir kalabalık, plajlarda özensizlik ve sakillikler göze çarpıyor. Deniz çok güzel olsa da teknelerden atılan pisliklerle sık sık karşılaşabiliyorsunuz, denetim falan hak getire anlaşılan! Teknelerden yayılan müziği duydukça eminim ki cennet olan koyları görmek için bile o cehennemi çekemeyeceğinize karar vererek tekne turu da yapmıyorsunuz. Oturup kalıyorsunuz yani kaldığınız yerde. 


Biz merkezde dört odalı bir apart otelde kaldık. Yorumlarıma buradan ulaşabilirsiniz. Balkonumuzdan ve akşam yürüyüşlerimizden manzaralar yukarıda. Ülkenin güzelliği konusunda tartışacak bir şey yok zaten. Her yeri çekilmez kılan insanın çirkinliği. Dolayısıyla fotoğraflar da en insansız zamanlardan. 

Turunç'a gideceklere kesinlikle Amos koyunda denize girmelerini öneririm. İyi ki gitmişiz, keşke de iki tam günümüzü orada geçirseymişiz dediğimiz nefis bir koydu. Profesörler Sitesi'nin koyu ama dışarıdan da şezlong ücreti (10 TL) verilerek girilebiliyor. Güzel bir kafesi, temiz duş ve tuvaletleri olan, kibar insanlarla ve ağaç altı gölgelik alanlarla dolu harika bir sahil. Turunç'ta huzuru bulduğumuz tek yer oldu diyebilirim. 


Yemek olarak sahilde her yerde taptaze balık ve salata bulabileceğinizi söylememe zaten gerek yok sanırım. Ama öyle müziğiyle, dekorasyonuyla, sunumuyla keyifli meyhane ya da bar ortamı aramayın. Bulamazsınız, üzülürsünüz. En meşhur kebap tabakları sipariş edildiği her seferinde halay çekilip, volkanlar patlatılan yerler bile var, o kadar diyeyim ben size! (bakınız ve kaçınız Oba Restoran) Tam yanındaki Kavala Restoran'a oturduğumuz için ne kadar eziyet çekebileceğinizi oradan biliyorum. Ama Kavala'yı her şeyiyle öneririm. Yemekleri, servisleri ve servis elemanlarının bilinci, insanlığı ve saygısıyla da. Son anlattıklarım yenmez biliyorum, ama ruha şifa oluyorlar, benden söylemesi. 


Çıkarken "güzel" insanımızın zevk için kırdığı köpek heykelinin sadece kafasını görüp de ufak çaplı şok yaşamayın. Elde kalanı korumak isteyen iyi niyetli insanlar zavallı hayvancağızın kafasını oraya öyle bir koymuşlar ki sanki sadece kafası açıkta kalacak şekilde diri diri gömülmüş hissi uyandırıyor! Turunç'un sanata ve şehir estetiğine bakış açısı konusunda fikir sahibi olabilirsiniz burada. ;)

Amos koyu ve Kavala Restoran dışında Turunç ile ilgili önerebileceğim fazla bir şey yok ne yazık ki. Marmaris taraflarının nefis bir doğası var, o ayrı. Her yer çam ormanları, her yer yemyeşil. Hani bizim Kaş'la yarıştırsak, Kaş torpillim olmasına rağmen daha arka sırada yer alabilir. Gel gör ki her şey doğa değil ne yazık ki. O doğaya değer veren, o doğanın tadını saygıyla çıkarmayı bilen insan da lazım bize. O yüzden buraya bir daha gelir miyim, bence zor. 

Ama Bozburun ve Selimiye için aynı şeyi demeyeceğim. Yani kısacası sırada Bozburun var. Nefis manzaralar arasında yol alırken tabelalarını göreceğiniz Marmaris Bal Evi'ne de mutlaka uğrayıp, arabanızın arkasına atmak üzere çam balı alabilirsiniz. Ne demişler "asil azmaz, bal kokmaz"; yani meali korkmayın, bagajda bozulmaz. ;)

   
Çok güzel düzenlenmiş, kafeteryası, müze bölümü ve mağazası olan Marmaris Bal Evi'nden bal, polen ve diğer bal ürünlerini telefon ile de sipariş edebiliyorsunuz. Kargo ile Türkiye'nin her yerine gönderiyorlar. Aklınızda olsun. Bozburun'a kadar yolda bir de kısacık bir Söğüt molamız olacak. Onu da sonraki yazıya sakladım. Açılış için bu kadar yeter dedim. Ve kısaca hoş geldim! ;)  

3 yorum:

sezenyildirim dedi ki...

Geçmiş olsun herşeyden önce. Ve tabi ki hoşgeldin:)

Zeugma dedi ki...

Sağlık haberlerini duymuş olmam inanılmaz sevindirdi beni. Tekrar tekrar geçmiş olsun, bir daha hiç gelmesin İmgecim. Nasıl mutlu oldum anlatamam.

Turunç diye bir yer hiç duymamıştım. Sayende öğrendim. Bu gidişatıyla pek de adını duyuracağa benzemiyor galiba;) Her şeyi bozan, gelişime kapatan ''insan'' velhasıl. Şu ülkenin halini de binbir çeşit beyinsize borçlu değil miyiz?
Yazılarını özlemişim. Hoşgeldin :)

Imge dedi ki...

Sezen,

Çok teşekkürler.;) Sevgiler..

Zeugma,

Çok teşekkürler, benim adıma mutlu olmanın sıcaklığı taa buraya kadar geldi bile. ;) Desteğin her daim çok kıymetli Zeugmacım.

Turunç, aslında Marmaris İçmeler'e çok yakın. Yolun oralara düşerse merkezini olmasa bile en azından Amos Koyu'nu mutlaka görmeni öneririm.

Ülkenin haline ve beyinsiz portföyümüze gelince.. Onu burada değil de bir rakı sofrasında falan mı konuş konuş bitiremesek, ne dersin? ;)

Sevgiler.