Tromso

Oslo'dan Tromso'ye 1,5 saatlik bir uçuş ile ulaşıyorsunuz. Artık daha da kuzeydeyiz. İniş sırasında gördüğüm (ve yanımda telefon ya da fotoğraf makinem olmadığı için çekemediğim) o nefis manzaraları hafızama kazımak istiyorum. Sıra sıra bir sürü karla kaplı dağlar ve tepeler, üstlerinde yer yer her nasılsa karsız kalabilmiş, koyu yeşil ağaç öbekleri, aralarda geniş girintiler haline yerini bulmuş lacivert deniz. Nefis bir manzaraydı. Bir fikir vermesi açısından şuradaki ve şuradaki Youtube videolarındaki görüntülere benziyordu. Dönüşte yanıma makinemi aldım ama o kadar karlı bir havada kalkış yaptık ki aşağıda hiçbir şey görünmüyordu ne yazık ki. 

Neyse. Otelimize gitmek için Flybussen havaalanı shuttle'ına bindik. Gidiş-dönüş bilet 140 NOK, yani yaklaşık 16 USD. 15 dakika gibi bir sürede otelde oluyorsunuz. Otelimiz Tromso'de birçok otelli bir zincir olan Clarion Collection Hotel With'di. Burada bütçeden çok rahatlık, oda genişliği ve konuma bakarak otelimizi seçtik, çünkü geceleri saatlerce Kuzey Işığı avında kalıp da döndükten sonra biraz konfor hakkımız diye düşündük. Otelden çok memnun kaldığımızı söylemeliyim. Deniz kenarındaki konumu, geniş odaları, tüm gün misafirleri için ortada duran çay, kahve ve alkali su köşesi, akşam waffle saati, ilgili personeli ve temizliğiyle herkese gözü kapalı önerebileceğim bir otel diyebilirim. Sahilde sıralanmış üçgen çatılı binalardan kırmızı okla gösterilmiş olanı. 


Otelden çıkınca karşı kıyıda beyaz üçgen yapısıyla meşhur Arctic Katedrali'ni görebilir, sola dönüp yürüyerek de Polar Museum'a ulaşabilirsiniz. Karşıya uzanan o köprünün üzerinden hem araçlar hem de yayalar geçebiliyor, ama takdir edersiniz ki o soğukta yürümek pek de akıl kârı olmazdı. Cable Car ile geçebiliyorsunuz, ama o da yapım çalışmasından dolayı kapalıydı. Biz de açıkçası Katedral'i yakından görmeye pek de meraklı olmadığımız için karşıdan görmekle yetindik.


Şehrin en merkezi caddesi olan Storgata üzerinde yer alan Katedral bence çok daha güzel görünüyordu. Bu cadde aynı zamanda alışveriş meraklıları için de en önemli yer olacak.


Şehirde aklınızda kalacak bir diğer güzel bina da Kütüphane binası. Bayıldım! Tromso, üniversitesiyle bir öğrenci şehri. Keyifli barları, restoranları da bu nedenle bol sanırım. Soğuk olmasına rağmen sevdiğim, 80,000 kişilik çok düzenli, şirin, sakin bir şehir. İki katın üstünde bina görmemiş olabilirim. Hani "yola adım attığınızda duruyorlar" geyiği vardır ya yurtdışından dönen Türkler arasında, bunlar medeniyeti bir seviye daha ileri taşımışlar: "karşıya mı geçsem, diğer yoldan mı devam etsem" diye kararsız kalıp kaldırımda kendi aranda tartışırken falan arabalar duruyor!


Ama güzellik bir yere kadar tabi. Eğri oturup doğru konuşalım: yılın sekiz ayı yün içlikle gezmemin gerekeceği bir şehirde yaşamak olmaz! Otele gelip soyunmamız baya bir zaman alıyordu. Soyundun bitti, en alttaki kat ne? Yün içlik! Ay asla olmaz! :)) Benim odaya geldikten sonra ısınabilmem ancak sabahı bulduğu için o yün içliklerle ve yün çoraplarla yorganın altına girdiğim bile oluyordu. Kendileriyle adeta bütünleştim ve bu durumdan hiç hoşlanmadım diyebilirim. Yani kusura bakma Tromso, bir daha gelirim ama sende yaşayamam. ;)

Yemek Durakları

Başka bir yazıda Kuzey Işıkları turları ve şehirdeki diğer kış aktivitelerden bahsetmeden önce yeme-içme önerileriyle bu yazıyı bitireceğim. Şehirde nefis yemekler yiyebilirsiniz. Elbette deniz ürünleri ve geyik eti tercih etmeniz önerilir. Genellikle akşamları uzun saatler açık havada olacağınız için sıkı bir yemek yemeniz öneriliyor. Soğuk enerji harcatıyor biliyorsunuz. O yüzden bir de her gün yaklaşık 16:00 gibi kuvvetli bir öğün yapıyorduk. Tabi bu durumda akşam yemeği menüleri değil daha az alternatif olan öğle menüleri karşımıza çıktı.

Denediğimiz ve ayrı ayrı hepsine bayıldığımız restoranlar şunlar oldu:

* Bardus Bistro - Duvarlarında Zerrin Tekindor, Nuri İyem, Fikret Mualla karışımı kadınlara rastladığımız bu keyifli bistroda önden gelen balık çorbası şu ana kadar tattığımız en iyisi olabilirdi. Günün balığı olarak yediğimiz ızgara morina (cod) da nefisti. Ortam keyifli, servis hızlı, yemekler lezzetli. Daha ne olsun? Biz çok sevdik burayı. Giderseniz aklınızda olsun. Web sayfası budur. Menüyü inceleyebilir, daha detaylı bilgi alabilirsiniz.



* Emmas Under - Şehrin merkezindeki Katedral'in hemen karşısında yer alan, pencere kenarındaki masalarda oturması çok keyifli, şirin bir restoran Emmas. Yine öğle menüsüne denk geldik ve ben kızarmış morina balığı, İsocum da ren geyiği sosisi denedik. Üstüne tabi ki ışık avına! ;) Burası da ortamıyla, servisiyle ve yemekleriyle çok sevdiğimiz bir restoran oldu. Öneririm.


* Son olarak, mutlaka balina eti denememiz yönündeki yorumlara dayanamayıp, araştırmalarımız sonucu bulduğumuz Ra Sushi var sırada. İnanılmaz lezzetli bir sushi restoranı burası ve nefis çeşitler var. Önden başlangıç olarak gelen kızarmış balina ve sashimi olarak denediğimiz balina sayesinde değişik bir lezzet ile tanışmış olduk. Somonlu, kral yengeçli ve diğer sushi çeşitleri de olağanüstüydü. Sushi severlere burayı kesinlikle öneriyorum.


Evet, yemeye mi geldik yahu? Ayaklanın bakalım, Aurora Borealis bizi bekler. Artık üç gece boyunca hangi turlarla kuzey ışıklarını görmeye gittik, onu anlatma zamanı.

İyi haftalar!  

Hiç yorum yok: