Zambezi Nehri ve Chobe Milli Parkı'nda Safari

Kapatıyoruuuz, gezinin son yazısı, son fotoğrafları bunlar! ;) Victoria Şelalesi'ni gördükten sonra hızlıca hazırlanıp Zambezi Nehri'nde tekne turuyla günü batırmak üzere yola çıktık bu kez. Nefis bir gün batımı yakaladık falan diyemeyeceğim, zira kızıllar, turuncular, morları geçtim bir sarartı bile göremedik. Harika hayvanlar gördük falan diyemeyeceğim, zaten amaç da bu değildi ve nehirde en fazla bir karartı halinde timsah ve su aygırı çıkıntıları gördüğümüz oldu. Ama bir tatlı huzur aldık diyebilirim kesinlikle. O kadar güzeldi ki nehrin üstünde çıt çıkarmadan süzülen teknenin içinde, duvar kağıdı misali etrafını kaplamış doğanın içinde yol almak. Mis gibi hava, sürekli değişen gökyüzü, kıpırtısız nehir, doğanın uyum içindeki düzeni. Gezinin çok keyifli akşamlarından biriydi bu da.


Tabi sadece huşu içinde ortamı izlemek dışında çok keyifli sohbetler de oldu uyum içindeki grubumuzla. "Çıldır" temalı birbirinden abuk çıkmış (tabi ki kimseye değil kendime baktım! ;) ) fotoğraflarımız arasından en paylaşılabilir bulduğum bir tanesini de buraya hatıra olarak ekleyeyim dedim.  


Ertesi gün sabah erkenden yine yollara düştük. Bu kez hem nehir hem karar safarisi yapmak üzere Botswana sınır kapısına dayanmıştık. Programa göre önce nehir safarisinde karar kılındı.  Oralarda her gördüğüm nehri Zambezi sandığım doğrudur, ama bu nehrin Chobe Nehri olduğunu geç de olsa kabullendim. ;) Nehir safarisinin de baş rol oyuncuları tabi ki su aygırları ve timsahlar - ki her ikisinden de bol bol gördük. Onun dışında üstünde kuşuyla bir buffalo, bol bol Afrika balıkçı kartalı ve içinde ne yazık ki fil olmayan çamurlu alanlar gördük. Aşağıda ortada gördüğünüz o bahsettiğim çamurlu alanlarda filler yakın bir zaman önce banyo yapmış demekmiş. Maalesef banyo saatlerine denk gelemedik.  


Öğlen safari lodge'lardan birinde yemek ve kahve molamızı verdikten sonra bu kez safari araçlarına dağıldık. Marşlar eşliğinde yola çıkışımızdaki coşkuyla dönüş yolunda esintiden sersem olmamak için ne yapacağımızı şaşırmış halimiz şoför koltuğunun yanında oturarak camı siper almış arkadaşımız tarafından belgelenmiş. ;) Bize denk gelen şoförümüzün ciddi düzeyde şaşı olması da aramızda hem espri hem de hafiften tırsma konusu oldu, ama adamın görüşü o kadar iyiydi ki bırakın hayvanları görmeyi, öndeki safari aracındaki arkadaşlarımızdan birinin düşürdüğü cep telefonunu bile yakaladı valla. 


Öğleden sonra da yine bol bol antilop çeşidi, buffalo, babun, zürafa, fil, iguana-timsah arası değişik bir sürüngen ve bolca balıkçı kartal (çok güzellerdi ama fotoğraflarını çekmek çok zor tabi) gördük. Adeta bir enstalasyon misali duran fil kafatası ve iskelet parçaları karşısında "ulen acaba bir turistik attarksiyona dönüştürmüş olabilirler mi safariyi de?" diye düşünmedik diyemem. ;)



Her safari günü sabahtan akşama leopar enerjisi göndermemize ve ağaçlara bakmaktan boynumuz tutulmasına rağmen tur boyunca görüp görebildiğimiz tek leopar Victoria Falls Havaalanı'ndaki içi doldurulmuş leopardı. İyi ki fotoğrafını çekmişim, canım benim, bir tek seni çekebilmişiz hayatımıza, hoş gelmişsin. ;))


Özetle, bir daha iki günlüğüne oralara gitsem Chobe Milli Parkı'nda safari yapar mıyım, sorusunun yanıtı hayır. Üç dolu dolu günüm olsa yapardım, ama sadece iki günüm varsa ikinci gün sabahtan aslanlarla yürüyüşe çıkar, öğleden sonra ise Victoria Falls Hotel'de kahvemi içip, oradan başlayan parkurdan yürüyerek tekrar Victoria Şelalesi'ne gider ve gün batana kadar orada kalırdım. Neyse artık, belki yolumuz bir daha düşer ve yaparız bunları da, belki de bambaşka deneyimlere kapılıp bu gezinin içimizde ukde kalanlarını unutur gideriz kısacık zamanda. Önceki deneyimlerim muhtemelen ikincisi olacağını söylüyor. ;)

Bir gezi bittiyse önümüzdeki gezilere bakmak lazım. Ben her gün başka bir ülke için ev/otel/uçak bileti arayarak booking.com, skyscanner, airbnb gibi güzide şirketleri allak bullak etmeye devam ediyorum. ;) Henüz verilmiş bir karar yok, ama sorsanız planlar çoook!  Bakalım artık bir sonraki gezi durağı neresi olacak. Neresi olursa olsun, en az bu gezi kadar tadı damağımızda kalan cinsten olsun dilerim. 

İyi haftalar hepinize.

Hiç yorum yok: