14 Nisan mitingine Adana’da olmam gerektiği için katılamamıştım... Bütün canlı yayını da son derece duygulanarak Kanaltürk’ten izlediğimi yazmıştım. Bu sefer İstanbul’da olduğuma göre bayrakları kapıp, oraya gitmeliydim… Gittim de tabi ki.. Ama giderken bazı şüphelerim de yok değildi hani.. İlk olarak Ankara ruhu ve Ankaralı profilini İstanbul ile karşılaştırınca, burada öylesine büyük bir kalabalık toplanamayabilir diye düşünüyordum. Ayrıca İstanbul’un kozmopolit yapısını düşünerek buradaki mitingde Ankara’nın aksine provokasyonlar olabilir ve maksat dışı sloganlar, pankartlar ve gruplar olabilir diyordum. Bir de toplumsal hafıza açısından zayıf olan halkımızın nadiren tepki gösterdiğini düşünerek, 15 gün arayla ikinci bir büyük mitinge daha az katılım olabileceğini içimden geçiriyordum. Buna rağmen kesinlikle gidecektim, ama ne yalan söyleyeyim pek de aynı coşkuyu, kalabalığı ve aynı kalitede insan örneklerini görmeyi ummuyordum. Umarım yanılırım diyordum ki, gerçekten de feci şekilde yanıldım!!
Böylesine muhteşem bir kalabalık, Türk bayrağımızın dışında hiçbir bayrak olmaması, gençlerin ve kadınların çoğunluğu, o kadar izdiham içinde yanlışlıkla ayağınıza basan insanların bile dönüp özür dilemeyi ihmal etmedikleri saygılı, kaliteli ve modern insanlar, ellerinde Türk bayrağı sağlayan başörtülü teyzeler, çocuklarını getirmiş anneler-babalar, ağaçların tepesine çıkarak amigoluğa soyunmuş gençler ( :) ), simit tablalarına Atatürk resimleri ve bayraklar yerleştirmiş simitçiler ve güler yüzlü polisleriyle harika bir topluluktu..
Saat 12.15 gibi Ali Sami Yen Stadı’nın karşısında Tarsus Amerikan Mezunları grubuyla buluştuk. Saat 14’te miting meydanına en yakın olduğumuz noktaya gelebildik. En yakın olduğumuz nokta da alana kurulan sahnenin yanındaki dev ekranı görebileceğimiz bir noktaydı. Zaten daha da yaklaşmak mümkün değildi. Sloganlardan aklımda kalanlar: “Türkiye uyandı, İmam bayıldı”, “Tayip baksana, kaç kişiyiz saysana”, “Tayip alana, Aydın Doğan bedava!”, “İşte Tandoğan, İşte Çağlayan, Ananı da Al Git Erdoğan”. Pankartlardan ise (sonradan TV’de gördüm) “Edison (O harfi ampul şeklinde) bile pişman” süperdi!
Böylesine muhteşem bir kalabalık, Türk bayrağımızın dışında hiçbir bayrak olmaması, gençlerin ve kadınların çoğunluğu, o kadar izdiham içinde yanlışlıkla ayağınıza basan insanların bile dönüp özür dilemeyi ihmal etmedikleri saygılı, kaliteli ve modern insanlar, ellerinde Türk bayrağı sağlayan başörtülü teyzeler, çocuklarını getirmiş anneler-babalar, ağaçların tepesine çıkarak amigoluğa soyunmuş gençler ( :) ), simit tablalarına Atatürk resimleri ve bayraklar yerleştirmiş simitçiler ve güler yüzlü polisleriyle harika bir topluluktu..
Saat 12.15 gibi Ali Sami Yen Stadı’nın karşısında Tarsus Amerikan Mezunları grubuyla buluştuk. Saat 14’te miting meydanına en yakın olduğumuz noktaya gelebildik. En yakın olduğumuz nokta da alana kurulan sahnenin yanındaki dev ekranı görebileceğimiz bir noktaydı. Zaten daha da yaklaşmak mümkün değildi. Sloganlardan aklımda kalanlar: “Türkiye uyandı, İmam bayıldı”, “Tayip baksana, kaç kişiyiz saysana”, “Tayip alana, Aydın Doğan bedava!”, “İşte Tandoğan, İşte Çağlayan, Ananı da Al Git Erdoğan”. Pankartlardan ise (sonradan TV’de gördüm) “Edison (O harfi ampul şeklinde) bile pişman” süperdi!
TV’den izlemekle orada olmak arasında önemli bir fark vardı. Orası çok coşkulu, çok daha şenlik havasında olan, Cumhuriyet’e ve Atatürk öğretisine sahip çıkan insanların ve kırmızı bayrakların arasında kendinizi son derece mutlu ve güvenli hissettiğiniz bir yerdi. TV’den izlerken ise yapılan konuşmaları daha net duyabilme, geneli görebilme, verilen tepkilerin tamamını duyabilme, değişik insanlardan yorumlar alabilme açısından kaçırdığınız birtakım şeyleri görme şansınız oluyor. O yüzden akşam 5 gibi eve dönünce de yine gece yatana kadar Kanaltürk haberlerini ve mitingin tekrarını izlemeyi de ihmal etmedik.
Böylesi bir uyanışı, tepki verebildiğimizi, istediğimiz şeyleri (ne şeriat, ne darbe) açıkça ortaya koyabildiğimizi görmek gerçekten de büyük bir güven ve rahatlık duygusu yaratıyor. Sokağın üzerinde asılı Atatürk resimleri ve altında yazılı “Sizi izliyorum” sözlerini görünce, gerçekten Atatürk’ün yukarıda bir yerlerden bizi izlediğini, bizimle gurur duyduğunu, kemiklerini sızlatan aymazlar, duymazlar, görmezler, yazmazlar (!) grubuna rağmen huzur içinde uyumaya devam ettiğini düşündüm ve iyi ki buradayım dedim. Oradaki insanlara göre 5 milyon, Kanaltürk’e göre 4 milyon civarında ve Aydın Doğan’ın Kanal D’sine göre 700,000 kişi olan kalabalık, ortalama düşünecek olursak en az 2 milyon civarındaydı diye tahmin ediyorum. “Türk Silahsız Kuvvetleri” olarak Tandoğan’dan sonra Çağlayan’ı da inletmiş olduk. Bundan sonra da İzmir, Manisa ve Çanakkale’de mitingler düzenlenmeye devam edecek. Uyanan toplumsal refleksin bir daha hiç uyumamasını diliyorum ve umarım bundan böyle şimdiye kadar halk olarak tepki vermediğimiz her türlü “abuk ifadeye” (“İmam hatipler arka bahçemizdir”, “Ben Müslüman’ım diyenin, aynı zamanda laiğim demesi mümkün değildir”, vs gibi sayısız örneği ezbere bildiğiniz için onları tekrar yazmıyorum) karşı tepkimizi anında gösterebiliriz. Çünkü işlerin bu noktaya gelmesinde kendimizde de hata aramalıyız diye düşünüyorum.
Ayrıca 1 milyon, 2 milyon değil, çok daha fazla olduğumuzu göstermek için her akşam saat 20.00’de 1 dakika boyunca “Ampulleri Söndürme” eylemine başlanıyor. Akşam saat sekizde ışıklarınızı kapatmayı unutmayın!
Böylesi bir uyanışı, tepki verebildiğimizi, istediğimiz şeyleri (ne şeriat, ne darbe) açıkça ortaya koyabildiğimizi görmek gerçekten de büyük bir güven ve rahatlık duygusu yaratıyor. Sokağın üzerinde asılı Atatürk resimleri ve altında yazılı “Sizi izliyorum” sözlerini görünce, gerçekten Atatürk’ün yukarıda bir yerlerden bizi izlediğini, bizimle gurur duyduğunu, kemiklerini sızlatan aymazlar, duymazlar, görmezler, yazmazlar (!) grubuna rağmen huzur içinde uyumaya devam ettiğini düşündüm ve iyi ki buradayım dedim. Oradaki insanlara göre 5 milyon, Kanaltürk’e göre 4 milyon civarında ve Aydın Doğan’ın Kanal D’sine göre 700,000 kişi olan kalabalık, ortalama düşünecek olursak en az 2 milyon civarındaydı diye tahmin ediyorum. “Türk Silahsız Kuvvetleri” olarak Tandoğan’dan sonra Çağlayan’ı da inletmiş olduk. Bundan sonra da İzmir, Manisa ve Çanakkale’de mitingler düzenlenmeye devam edecek. Uyanan toplumsal refleksin bir daha hiç uyumamasını diliyorum ve umarım bundan böyle şimdiye kadar halk olarak tepki vermediğimiz her türlü “abuk ifadeye” (“İmam hatipler arka bahçemizdir”, “Ben Müslüman’ım diyenin, aynı zamanda laiğim demesi mümkün değildir”, vs gibi sayısız örneği ezbere bildiğiniz için onları tekrar yazmıyorum) karşı tepkimizi anında gösterebiliriz. Çünkü işlerin bu noktaya gelmesinde kendimizde de hata aramalıyız diye düşünüyorum.
Ayrıca 1 milyon, 2 milyon değil, çok daha fazla olduğumuzu göstermek için her akşam saat 20.00’de 1 dakika boyunca “Ampulleri Söndürme” eylemine başlanıyor. Akşam saat sekizde ışıklarınızı kapatmayı unutmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder