Oğlan Bizim Kız Bizim :)

Elimde resim yok diye 30 Haziran’da evlenen kardeşim ve eşi Didem’in düğününü bugüne kadar yazamadım…

Efendim, önce Allah’ın emri peygamberin kavliyle kızımızı istemeye gittik. Erkek evi olarak kızı aldıktan (!) sonra da aşağıda görüldüğü gibi bir futbol takımı pozu verdik (yüzümüzdeki zafer gülücüklerinden hepimizin galip geldiği anlaşılıyordur herhalde):















Sonra çocukların nişan yüzüklerini taktık… Bereketli çiftimiz (!) Kasım başında Ankara’da bu yılın ilk ve herhalde en yoğun karının yağışına neden oldular. Nişan yemeğinin başlamasıyla birlikte kar yağışı da başladı.. Neredeyse Büyükhanlı Park Otel’de mahsur kalıyorduk. :) İşte çekirdek aileler bir arada:
















Son durak ise 30 Haziran 2007… Aslında anlatacak çok fazla bir şey yok… Açıkhava düğünü beklentisi ile başladığımız düğün yemeği, yağmurdan dolayı son anda kapalı salonda yapıldı. Büyük olasılıkla birçokları bu olayı facia olarak görecektir. Ama başta gelin ve damat olmak üzere katılan tüm davetliler o kadar pozitifti ki, herkesin bu olumlu yaklaşımı sayesinde bu tersliği bile avantaja çevirebildik. Kardeşimin düğünü diye demiyorum, ama şu ana kadar katıldığım en keyifli düğünlerden biri oldu!! Zaten gece 1.30’ta bittiğini söylemem yeterli olacaktır herhalde! Ve o saate kadar da pist bir dakika bile boş kalmadı! Damadın ağzından yorumları duymak için http://onguntan.blogspot.com/ sitesine bakabilirsiniz.

Annem ve ben, Seyhan Oteli’nde giyinmek için kiraladığımız bir odaya yedek ayakkabılar koymuştuk. Belli bir saatten sonra rahat ayakkabılarımızı giyerek çile çekmemeyi düşünüyorduk. Ama yaklaşık 5 saat ayakta kalmamıza ve dans etmemize rağmen ayakkabılarımızı bile değiştirmeyi unutmuşuz. Gecenin sonunda ayak derimizle bütünleşmiş sandalet bantlarını gördüğümüzde aklımıza geldi, ama artık çok geçti!

Ongun’un TAC’98 grubu inanılmazdı! İki masayı dolduran arkadaşları, büyük bir disiplinle içki ve coşku dengesini kurmayı başardılar. Aralarından bazıları masaya gidip içerken, diğerleri pistte halay çekiyorlardı; sonra halay çeken grup içmeye gidiyor, içen grup ise gelip göbek atıyordu… Yani anlayacağınız her düğüne lazım bir ekiplerdi…:)

Bu arada Ongun’a bir tane asa verdiler (muhtemelen sünnet düğünlerine ait bir aletti, ama buldular bir şekilde..:) ) ve onu gecenin kralı olarak ilan ettiler! Ongun’un asa ile onları yönetmesi de süperdi… Asa aşağı: herkes çömeliyor! Asa yukarı: herkes bir anda ayağa kalkıp, zıplıyor! Asa yavaş inerken, herkes yavaş hareketlerle aşağı çöküyor! Asayı elinde tutan bir nevi kral oluyor ve etrafındakiler asanın hareketini pür dikkat izliyorlar! Bu bölüm anlatılmaz yaşanır! Ama kesinlikle son derece keyifliydi!

















Ufak bir not da kocamla ilgili: Duyduk duymadık demeyin, kocam oynadı!!! Göbek attı, halay çekti!! Ankara havası, Konya havası, Adana havası fark etmez, o da hep pistteydi..Asayla yere çöken ve kalkıp zıplayan gruba da katıldı! Kendisi oynamakla kalmayıp Didem’in annesi Füsun Teyze’yi de birkaç kez piste çekerek, kadıncağızın gece boyunca kaçacak delik aramasına neden oldu. Annem oynarken de boğazına sarılıp rakı içirdiğini görmüştüm en son! Gecenin ilerleyen saatlerinde herkes kocamdan kaçıyordu… Bense ne olduğunu ancak sonradan kamera görüntülerinden anlayabildim..:) Şaka bir yana, İhsan’ın ilk kez bu kadar keyif aldığı ve pistten inmediği bir düğün gördüm…

İşte düğünden birkaç resim:












































Düğün yazısını bitirmeden önce Didem ve Ongun’un balayı için Antalya’ya gittikleri ilk gün şakır şakır yağmur yağdırdıklarını söylemek istiyorum. Havaalanından indikleri gün tepelerinde duran bulut, onları tatil köyüne kadar izleyip balayının ilk gününü yağmurlu geçirmelerini sağlamış.. Berekettir caanıımmmm!! Bu aralar onları susuzluk sorununu çözmek üzere Ankara’ya transfer etmeyi planlıyoruz. :)

Artık bereket lafını duymak istemediklerini biliyorum, ama gerçekten de ömür boyu maddi manevi her anlamda bereketli bir çift olmalarını dilerim. Hep mutlu kalın!

2 yorum:

Ongun dedi ki...

İmgoş yine süper yazmışsın eline sağlık...bereket caniiiiiim...tabi caniiiiim :))

ihsancay.blogspot.com dedi ki...

Eşimin özgür kalemine müdahele etmek istemem :) o yüzden bu yazıda şahsımla ilgili yazılan paragrafı kendi adıma veto ediyorum! Eglenmenin bedeli bu olmamalı:)