Club Voyage Belek Select

Mersin’deki bir haftalık tatilimizden sonra ikinci haftamızı geçirmek üzere Belek’e gittik. Tatil köyümüzü her zaman olduğu gibi ETS’den ayırtmıştık. Ama bu kez biraz şüpheliydik. Çünkü Mayıs 2007’de hizmet vermeye başlayan yeni bir tatil köyüydü. Olası aksaklıklar ya da düzenin tam oturmamış olabileceğini düşünüyorduk. Ayrıca Kemer düşünürken bir anda ETS’deki satış yetkilisinin bize Belek’te yeni açılan bir tesisi önerisi ile buraya rezervasyon yaptırmıştık. Giderken hala acaba bu satış hedefi tutturmak için yapılmış bir tavsiye olabilir mi diye düşünüyorduk. (Gerçi şu ana kadar ETS ile gittiğimiz kültür turlarından ve tatil köylerinden hep memnun kaldık.)

Ama ilk kez bu yaz beklentilerimizin çok üstünde bir tatil köyüyle karşılaştık. Herkesin bildiği gibi tatil köyünün belli başlı olumsuz yönleri vardır. Özel hizmet alamazsınız, plastik bardaklarda gazı kaçmış kolalar ve tatsız biralar içme ihtimaliniz vardır, A La Carte restoranların yemekleri hiçbir şeye benzemez, üstelik bir de buralara rezervasyon yaptırmak için kuyrukta beklersiniz, güneşlendiğiniz her yerde bir çocuk viyaklaması duymanız mümkündür, elinizi verdiğinizde kolunuzu kapma potansiyeli olan animatörler etrafınızda dolaşır, vs. (Örneğin geçen sene gittiğimiz tatil köyünde ilk gün parasailing ile ilgili bilgi almıştık. Bozuk şiveli animatör çocuk bir hafta boyunca her gün eşime “Abi, yengeyi bugün uçuralım mı?” diye sormuştu..:) En sonunda da ikimizi de uçurmayı başarmışlardı..)

Bu kez bambaşka bir ortamdaydık. Club Voyage Belek Select harika bir tatil köyüydü. Bir kere benim gönlümü fethetmeyi 16 yaşından küçüklerin alınmadığı ayrı iskele ve havuzlarıyla fethetmeyi başardılar. O kadar devasa bir tesiste çocuk sesi duymadan kaldık.

Ayrıca bazıları en rahatsız şezlongda bile uyumayı ve kıpırtısız yatmayı becerirler ya hani.. İşte ben onlara hep imrenerek bakmışımdır. Ben rahat güneşlenme pozisyonu bulamayan tiplerdenimdir. Sırt üstü yatmışım, iz yapmasın diye bikinimin askılarını çözmüşüm, elime kitabımı almışım, 10 dakika sonra o şezlong adeta sırtıma batmaya başlar. Askılarımı bağlayıp, yüz üstü kitap okuyayım desem, dirseklerim acır. Kitabı bırakıp yatayım desem başımı rahatça yerleştiremem.. Falan filan.. İşte buradaki iskeleler tam benim gibi “şezlong özürlüleri” için tasarlanmış. Çünkü şezlong yok! Tahta iskeletler üzerine konulmuş, her gün beyaz havlu çarşafları değiştirilen, adeta tek kişilik yataklar var!!! Üzerine havlunuzu serdiğiniz anda ha yatağınızda yatmışsınız ha su şıkırtılarını dinleyebileceğiniz bir iskelenin üzerinde..Gördünüz gibi ikinci seçenek gün içinde çok daha çekici olabilir!

















Biz havuzlarla pek alakası olmayan bir çiftiz. Ama kocam bir kere kaydırakları denemezse olmazdı tabi ki.. Ee napalım, biz de mecburen fotoğraf makinesiyle düştük çocuğun peşine..:) Aşağıda yetişkin havuzunun, ana havuzun, su kaydıraklarının olduğu havuz ve plajın resimlerini görebilirsiniz:
































Personel ise başlı başına muhteşemdi. Odaları temizleyen görevlilerden resepsiyondakilere, bardakilerden restoranlara, plaj görevlilerinden animatörlere kadar hepsi son derece saygılı, güler yüzlü, ilgili ve sıcaklardı. Adeta gözünüzün içine bakıyorlar ve ricalarınızı yerine getirmek için yarışıyorlardı. Tek eleştirim her gün sadece gördüğümüzde bile sinirlerimizi zıplatan, marketi işleten iki adamdan suratsız olanıydı! Bir de böyle bir tesisin marketinde gazetelerin normal fiyatının üzerinde fiyatlarla satılmasına da şaşırdım. Yani o marketin güneş kremlerini, terlikleri, vs iki katı fiyata satması normal karşılanabilir belki ama üzerinde fiyat yazan gazetenin farklı fiyata satılmasını yadırgadım doğrusu!

Ayrıca Belek’teki sahillerin birçoğunun Carettaların yumurtalarını bıraktıkları yerler olduğunu biliyorsunuzdur. Club Voyage tesisin birçok yerine yumurtadan çıkan Carettaların denize ulaşmalarına yardımcı olunuz uyarıları olan ilanlar asmıştı. Ama tabi okuyan var, okumayan var, okuduğunu anlamayan var!! Tesiste turist bir kızın bir Caretta yavrusunu su dolu kağıt bardağa atıp götürdüğünü görünce görevlilere gösterdik. Hemen birkaç görevli toplandı ve durumu anlatarak kızın elinden zorla da olsa carettayı alıp denize attılar. Biz de dalgayla kıyıya gelmesin diye onları elimizle açıklara yönlendirerek çorbaya tuz atmış olduk ve Caretta yavruları ile yüzme keyfini yaşadık.. Ertesi gün de plajın birçok yerine ellerinde “Please Do Not Disturb Us!” (Lütfen Bizi Rahatsız Etmeyin!) yazan sevimli kaplumbağa heykelcikleri koydular. Bu uygulama bana göre kesinlikle takdire şayandır!

Ana restoran ve yemeklerin hepsi birbirinden lezzetliydi. (Tatil köyünde yemek çılgınlığı ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım.) Gelelim A La Carte restoranlara. Ana restoran dışında toplam 8 tane A La Carte restoran vardı: Meksika, Hint, Fransız, İtalyan, Çin / Japon mutfakları, Kebabistan, Rum Tavernası ve Balık restoranı. Biz Meksika, Hint ve her gün canlı Yunan müziği olan tesisin en popüler A La Carte’ı Rum Tavernanı denedik. Rum Tavernası’nda kendimizi tatil köyünün dışında tamamen farklı bir ortamdaymışız gibi hissettik. Çok keyifliydi ve mönü süperdi. Meksika restoranında ise süper bir kızarmış dondurma yedik.. Gerçekten çok başarılıydı. Bu arada ana restoran da dâhil tüm restoranlarda gerçek tada sahip içkilerinizi kendilerine uygun soğutulmuş bardaklarda masanıza servis yapıyorlar. Kahvaltıda sürekli çay için kalkmanız gerekmiyor. Çünkü demlenmiş çayınızı masanıza termosla bırakıyorlar ve Türk usulü doyana kadar çay içebiliyorsunuz. Restoranlar dışında her gün farklı bir canlı müzik grubunun program yaptığı ve 21:30 ile 24:00 arası açık olan bir de Sunset Jazz Bar’ımız vardı. Ayrıca çimlerin üzerindeki Efes Biraz Evi de geceleri gittiğimiz favori mekânlarımızdan biriydi. Ana lobide onlarca çeşit pasta, börek, çörek çeşidinin olduğu bir pastane, sütlü tatlılar satan bir Süt-İş ve dondurmacımız da çay saatlerinde uğradığımız yerlerdi.

Bu kadar yemek yerken sporu da ihmal etmedim ama işe yaradığını sanmıyorum.. Günde 40 dakika falan Step ya da Tae-Bo yaptım. Her gün akşam 5’te dönüşümlü olarak bu sporları yaptırıyorlardı. Onun dışında günde en az 1 saatimizi de yüzerek geçirdik. Ama buna rağmen tartıya korkmadan çıkabilmem için en az 10 gün geçmesi gerek diye düşünüyorum!

Ayrıca 30 Ağustos’ta oradaydık ve tesisi bir kez de yaptıkları 30 Ağustos kutlaması için kutlamak istiyorum. Bir gün önceden ana restoranın içi ve girişleri ve lobi girişi Türk bayrakları ve Atatürk bayraklarıyla donatıldı. İskeledeki normal boyuttaki Türk bayrağının yerine dev bir bayrak konuldu. 30 Ağustos günü ise son derece şık giyinmiş animasyon ekibi ana restoran girişinde herkesin Zafer Bayramını kutlayarak, kırmızı beyaz kokteyller ikram ettiler. Bayraklarla ve balonlarla süslenmiş restoranımızda yemeğin sonuna doğru, saat 21.00’da bir anda ışıklar söndü, herkese maytaplar dağıtıldı ve aşçılar 10. Yıl Marşı eşliğinde meşaleler arasında iki dev pastayı herkesin göreceği şekilde uzunca bir süre gezdirdiler. Bunlardan biri Türk Bayrağı şeklinde hazırlanmış bir pastaydı. Diğeri ise Atatürk’ün Kocatepe’de elinde sigarası ve başında kalpağı ile yürürkenki o meşhur silueti şeklinde hazırlanmış dev bir kremalı pastaydı. Gazetecilerin kırmızı halıda görüntü alma curcunasına benzer bir resim çekme telaşı yaşandı. O coşkuyu bizlere yaşattıkları ve yabancı turistlere de tanıttıkları için Club Voyage’a bir kez daha teşekkür ediyorum.































Club Voyage Belek Select ve Voyage Grubu’nun diğer tesisleri hakkında bilgi almak için http://www.voyageotel.com/ sitesini ziyaret edebilirsiniz. En kısa zamanda Kemer’de de bir tesis açmalarını da rica edeceğim, çünkü Belek’in mavi bayraklı ve Carettalı denizini sevsem de, Kemer hala deniz olarak favorilerim listesindeki ilk sırayı Kaş ile birlikte paylaşıyor.

Bize böylesine keyifli bir tatil yaşattıkları için tüm personele ve işletmeye çok teşekkür ederim. Umarım aldığımız güler yüzlü, profesyonel, duyarlı ve titiz hizmet yıllar boyu aynı kalitede devam eder.

15 yorum:

Adsız dedi ki...

süper anlatmışsın imgecim ,görmüş kadar oldum valla, yani birazda gördüm tabi resimlerden:) ama en önemlisi ve gözümü yaşartan 30 ağustos etkinlikleri oldu,bende kutluyorum onları,yazanında düşüneninde ellerine gönüllerine yüreklerine sağlık..

Ongun dedi ki...

Carettalarin yumurtasindan cok zevkli yumurta savaşı yapiliyor..bir de sabahlari sahanda yumurta da guzel oluyor.Ben olimposta toplardim sahilden kazmayla krep falan yapardik.

Paskalyada hrstiyanları club voyage'a almamaları gerek. Cocuklar didip didik eder sahili, yumurta bulcaz diye, bize pişircek yumurta kalmaz..

of yeter tamam :)))))

Imge dedi ki...

ne canisin yaa!! sana şevkle carettaları kurtardık dediğimde de "çoktan bir balığın midesindedir onlar" demiştin, doğru mu hatırlıyorum? :))

Ongun dedi ki...

hehehe maalesef :))

Adsız dedi ki...

Ben buruya gitmedim. Neden gidiyim? Ne gerek var? Sanki bunnar gitmis de noolmus? Kus mu konmus, efendim obur turlu bisii mi olmus? Hayir! Bilmukayese! Aksine!
Nooldu?
Bunlar o tatil yerlerinde efendim cayir cayir yanarken nooldu?
Tabii anladiniz degil mi?
Evet... Akepe ihtiyar oldu o zaman... Pardon yannis yazmisim... Iktidar oldu yani... Bu yetmedi Çolasan'i kovdu Zürriyet...
Demek ki noolmus?
Daa ne olsun yafu...

Adsız dedi ki...

İmge merhaba,

Sen her ne kadar çocuklardan haz etmesen de:o) benim 8 aylık bir bebeğim var ve onunla club voyage'a gitmeyi düşünüyorum. Bebişim olduğu için executive odalarda kalmayı düşünüyorum. Bu arada bebiş olmadan önce ben de senin gibiydim. Yani çocuksuz taril severdim ama emin ol bebeğin olunca değişeceksin :o) Neyse bebekle bu köye gitmeyi tavsiye eder misin?

Imge dedi ki...

özlem,

bebişinle gidebileceğin en iyi yerlerden biri olabilir diyebilirim. :)

Dediğim gibi biz 0-5 yaş arasının yoğun olduğu yerlerden uzaktık, ama bizim zaman geçirdiğimiz alanlar kadar ve hatta belki de daha fazlası çocuklu aileler de düşünülerek ayrılmıştı. Tesisten her anlamda memnun kalacağınıza eminim.

Tesisle değil, ama genel anlamda Belek ile ilgili bir eleştirim olacak: Belek'in denizi Kemer kadar muhteşem değil. Aklınızda olsun.

Bu arada ETS'de erken rezervasyon kampanyaları başladı diye biliyorum. Club Voyage da çalıştıkları tesisler arasında. Bilgine.

Şimdiden iyi tatiller diliyorum size..:)

Adsız dedi ki...

İmge, cevap hızın süper. Biz de bir saat sonra eşimle ETS ile görüşmeye gideceğiz. Ben de Kemer'in denizini hiç bir yere değişmem ama araştırmalarımız sonucunda Voyage Belek bize uygun göründü. Executive odalarını tercih edersek, bebişle eziyetten hallice bir tatil yapacağımızı umuyoruz.:o) Uyarın için teşekkürler. Bu arada eğer lüks değil ama hijyen dersen, Club Med Kemer Freestyle'ı şiddetle öneririm. Gerçi bizlerin yani Türk'lerin pek tercih ettiği bir yer değil ama biz bebişten önce senelerce buraya gittik. Fransızların eğlence anlayışını seviyorum. Ayrıca surf, su kayağı, tırmanma, vs. gibi aktiviteler ücretsiz ve eğitim alabiliyorsun. Bebek ve çocuk köye kabul edilmiyor. En güzeli de denizi ve maalesef bir çok tatil köyünde eksik olan muhteşem yeşillik, ağaçlar. Kumsalda bile ağaç altında güneşlenebilirsin. Bir de bu da benim blogum, beklerim :o) : http://mutfakfaresi.blogspot.com/

Son olarak, New York yazını da severek okudum. Teşekkürler.

Imge dedi ki...

özlem selam,

kilo aldığımı düşündüğüm şu günlerde blogunla tanışmak iyi mi oldu kötü mü bilemiyorum..:))ellerine sağlık, yemekler de blogun da süper görünüyor!!

Muhtemelen şu an ETS'desinizdir..:) O yüzden tekrar bebişle birlikte iyi tatiller diliyorum size. Voyage'dan memnun kalmanızı umuyorum.

Bu sene yaz tatili yapabilirsek senin önerini de dikkate alacağım bu arada. Çünkü benim tatil anlayışımın en büyük bölümünü güzel bir deniz, tesisin doğası ve temizliği oluşturuyor. Anlaşılan Club Med Kemer de böyle bir yer..

Bu arada ufak bir not: Gmail'im sağolsun, bloguma gelen yorumları bana anında bildiriyor. Ben de tüm gün (ve hatta kimi zaman gece de) bilgisayar başında olduğum için çabucak cevap verebiliyorum..:)

Sevgiler.

Adsız dedi ki...

İmge günaydın,

Kerem bebek sağolsun kargalarla uyandı. Bu arada rezervasyonumuz tamam. 11-17 Haziran arası tesisteyiz. Geçen sene hamileliğimden dolayı tatile gidememiştik o yüzden Eylül'ü bekleyemedik. Temmuz ve Ağustos bebekle gitmek için sıcaklık olarak uygun olmaz diye düşündük. Haziran'daki problemse deniz suyunun ısınmamış olması olabilir ama dayanamadık artık. İstanbul'dan uzaklaşmamız gerekiyor. Umarım iyi bir tatil geçiririz.

Teşekkürler ve sevgiler,
Özlem.

Adsız dedi ki...

Merhaba,

Bizde bu sene mayıs ayı için Voyage Belek'e rezevasyon yaptırdık fakat kendi aracımız ile gitmeyi düşünüyoruz ama oto parkı ile ilgili hiçbir fikrimiz yok :((
Bu konuda hakkında bilgi veririseniz çok sevinirim.

Emel.

Imge dedi ki...

Emel selam,

Internetten baktığım otel bilgilerinde ücretsiz otopark mevcut diyor. Emin olmak istersen aşağıda otelin iletişim bilgileri bulunuyor:

Tel: +90 (0242) 715 33 66
www.voyageotel.com
belek@voyageotel.com

Onlardan da teyit alabilirsin.
Şimdiden iyi tatiller.:)

Adsız dedi ki...

Günaydın İmge ..

Göstermiş olduğun ilgi ve içten cevabın için çok teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Mehaba,
yazınıza bayıldım, otel araştırırken tesadüfen karşıma çıktı ve bundan sonra takipçiniz olacağım:)
Biz de bebekten önce sessiz sakin yerleri tercih ederken, bebekten sonra hijyen, yemek ve güzel deniz önemli unsurlar oldu.
Merak ettiğim birşey var; Beleğin denizini hangi açıdan beğenmiyorsunuz? temizlik değildir herhalde? dalgalı diye mi? yoksa sıcaklık mı?
Tekrar görüşmek üzere, hoşçakalın

Imge dedi ki...

Merhaba,

Öncelikle yeni bir takipçim daha olduğu için çok mutlu oldum..:)

Sorunuza gelince: Belek'in denizini dalgalı ve alabildiğine açık deniz diye beğenmiyorum. Zemini de kum olduğu için sürekli o kahverengimsi yeşilimsi tonlarda bir rengi olması ve hareketliliği hoşuma gitmiyor. Deniz olarak tercihim Kaş ve Kemer. Çocuklu bir aile olarak Amara Dolce Vita'yı da sevebilirsiniz. Onunla ilgili de değerlendirme yazısı yazmıştım, aklınızda olsun..:)

Sevgiler