10. İstanbul Bienali - Antrepo Turu

2 ekim Salı günü annem ve babamla birlikte Bienal'e gitmeye karar verdik. Hava harikaydı. Bienalin İstanbul Modern'deki bölümünü gezelim dedik. "İmkansız Değil, Üstelik Gerekli: Küresel Savaş Çağında İyimserlik" sloganıyla tanıtımı yapılan bienalde "iyimserlik" havasını pek algılayamasam da çok hoşuma giden birtakım çalışmalar oldu.

Bunlardan bazıları:

1) Huang Yong Ping'in Construction Site ("İnşaat Alanı") adlı çalışması. Sanatçı, 916 yıl boyunca bir Hıristiyan kilisesi, 481 yıl boyunca da bir Müslüman camii olarak kullanılan Aya Sofya'da yaşanan geçişten esinlenerek yapmış bu çalışmasını. Yana yatık duran minarenin etrafı "İnşaat Alanı" uyarısıyla çevrilmiş. Değişmeden kalabilen bir dinselliğin olmadığını anlatmaya çalışıyor.

2) Ramon Mateos'un "Bir Adım İleri İki Adım Geri" adlı çalışması. Berlin Duvarı'nın yıkılışından bu yana küreselleşme ve liberalizmin olumsuz etkilerinin fazlasıyla hissedilir olduğunu ve günümüz solunun bölünmüş ve etkinliğini yitirmiş halini anlatıyor. 8 farklı ekranda 8 farklı milletten, farklı yaş grupları ve görünümlere sahip 8 insan, Enternasyonel'i 8 ayrı dilde söylüyorlar. Aynı şeyin farklı dillerde aynı anda söylenmesi inanılmaz bir kaotik sesler korosu yaratıyor. 9. ekranda ise bu sesleri mozolesinde yatarken dinleyen Lenin'in karabasan görürmüş gibi huzursuzluk içinde kıpırdandığını görüyoruz.

3) Nasan Tur'un "Sırt Çantaları" adlı çalışması. Her sırt çantasının özel bir işlevi olduğunu anlatan bu video çalışmasında çantayı alarak yola koyulan kişinin ne gibi işler için onu kullanabileceği gösteriliyor. İster propaganda yapın, ister yemek, isterseniz hırsızlık... Orası size ve seçtiğiniz çantayla oluşturacağınız ekibe kalmış.

4) Ken Lum'un "Farkındalık Evi". İlkinde yunus Emre'nin bir şiirinden dizeler okuduğunuz üç tane aynalı koridoru geçip de karanlık bir odaya girdiğinizde, aslında aynaların ardından sizi izleyen başka ziyaretçilerin olduğunun farkına varıyorsunuz.

5) Fikret Atay'ın umut dolu başlayıp, hüzünlü biten "Tinica" adlı çalışması. Batman'da günbatımına karşı bir tepede boş teneke kutular, plastik şişeler, alüminyum çubuklar gibi çöp olarak atılmış, işlevsiz nesnelerle ritm tutması. Sanatın hayatı değiştirme gücünü gösteriyor. Çok keyifli bir tempoyla çaldıktan sonra ise önündeki o tenekeleri ve şişeleri tekmeleyerek tepenin aşağısındaki çöp birikintilerinin içine atıyor. ("İşte o bölüm olmasaydı iyi olurdu! Olmadı şimdi," diyerek "cık cık cık" diye başımı iki yana sallayasım geldi. Tam da iyimser bir çalışma görmek üzereydim!)

Bunlar aklımda en çok kalanlar... Zaten çok da uzatmak istemem, çünkü bir sanat çalışmasını görmek, başka bir ağızdan dinlemekten kesinlikle çok daha keyifli ve anlamlı olacaktır. Bu yüzden 60'ın üzerinde sanatçının eserlerinin bulunduğu Bienali ziyaret edip, kendi favori listenizi oluşturmanızı tavsiye ederim.

Dinlenmek için de İstanbul Modern'in kafesinde oturup, Boğaz'a karşı yemek yiyebilirsiniz. Biz öyle yaptık. Enerji topladık ve sonra da Eminönü'nü gezdik bizim turistlerle..:) Mısır Çarşısı, indirim mağazaları, boncukçular, bahçe malzemeleri, vs derken kendimizi kaptırdığımızı fark ederek bir mola daha verdik. Bu sefer Kahve Dünyası'nda sıcak kakaolarımızı içtik ve çikolata kaplı kahve toplarından da alarak alışveriş ve gezimize son noktayı koyduk. Akşam trafiğinde Galata Köprüsü'nün üzerinde ilerleyemeyen arabaları görünce, taksiyle Beşiktaş'a dönme çilesine de bir çözüm bulmamız gerektiğini fark ettik. Kahve Dünyası'nın hemen karşısındaki iskeleden Üsküdar'a, oradan da motorla Beşiktaş'a giderek 25 dakika BKM'nin önüne geldiğimizde hepimiz bu dahiyane buluştan dolayı birbirimizi coşkuyla tebrik ediyorduk. :) Eve giderken bizim artık kanıksadığımız, ama annem ve babama çekici gelen her türlü lezzet noktasında (çiğ köfteci, lokmacı, Tarihi Oktay Kurabiye Fırını, pide aldığımız başka bir fırın, simit evi, kuruyemişçi gibi) mola vermeyi de ihmal etmedik.

Nihayet ellerimiz kollarımız dolu bir şekilde evimize ulaştık. Ama bugünkü maratonumuz bitmemişti. Yorgunluğumuzu atar atmaz başka bir zorlu mücadele bizi bekliyordu: Scrabble Turnuvası!! (Her zaman beklerim şekerler..:) )

Hiç yorum yok: