Canım blogum,
Uzun zamandır "imgelemediğimin" farkındayım. Kusura bakma, seni ihmal ettim biraz. Annem ve babam buradaydı, bol bol gezdik dolaştık. Sonra biliyorsundur, 450 sayfalık bir roman çevirisi yapmaya başladım. Oldukça vaktimi alıyor. Bir de bu arada bir yarışmaya katıldım. Hani yazmayı seviyorum ya, bana göre bir yarışma olabilir diye düşündüm... Çünkü dediklerine göre "yazar" arıyorlardı. Yaklaşık 900 yazar arasından online gazetelerinde köşe verecekleri birini. Jüri elemesi sonucunda ilk 500'e girerek yarışmaya başladım. Heyecanlı bir takip süreci de başladı tabi... Çünkü o da ne? Jüri oylamalarının sadece ilk hafta etkili olacağını öğrendik. Ondan sonra tıklanmamız ve oy almamız gerekiyormuş. Neyse, bir bildikleri vardır diyerek çevremdeki herkese "Tıkla beni!" demeye başladım. Sağolsun, çevremdeki insanlar bu yaklaşımımından tırsmak yerine, son derece destek oldular ve tıkladılar. :) Bir yandan da acaba "İmge yaz, 3433'e gönder" falan diye arkadaşlarımdan bana SMS atmalarını da isteyecek miyim acaba diye merak ediyordum.
2. yazılarımızı gönderdiğimiz hafta biraz hafiyelik yapayım dedim. Binlerce oy alan insanların yazılarını okudum, onlara yazılan yorumları okudum, bol bol copy-paste yaparak yazılan yazıların kelime limitlerini aşıp aşmadıklarına baktım, oy sayılarını ve sıralamaları karşılaştırdım, vs. Hafiyelik sonucunda ise gördüğüm şey şu oldu: Meğer biz "Gazetestar yarışmasına girdik, neyse artık, yolumuza bakalım" derken aslında bir nevi BBG Evi'ne girmişiz. BBG Evi'nin çıkıntıları sabaha karşı 2 ile 3 sularında atılan binlerce oy ile ilk sıralarda duruyorlar. Benden az oy alan, az yorum alan insanların benden az puanı olması gerekirken onlar da ön sıralara geçiyorlar. Bir de önümde yarışma şartlarına uymadıkları için diskalifiye edilmeleri gereken onlarca kişi duruyor. Ben de bu yarışmada beğenilip, ilk üçe girmek için eşime dostuma "bana tıklayın" diyorum. Tamam, freelance çalışmaktan hoşlanıyorum, ama yaptığım işler karşılığında para kazanıyorum. Maalesef, bu sitenin reklam ve halkla ilişkiler elemanı olarak çalışmak için hiç vaktim yok!
Yarışmaya yazı yazmak için mesai harcamak dışında, bir de sıralamayı takip ederek sinir krizleri geçirmeye başlayınca, 3. yazılarımızı istedikleri günlerde BBG Evi'nin yapımcısına (genel yayın yönetmeni) mail atarak eleştirilerimi bildirdim. Yan taraflara meşhur uyarı post-it'leri yazıldı. "Jüri ağırlığı artacak, hormonlu tıklanan adaylar diskalifiye edilecek, her hafta puanlama yeniden başlayacak, vs" diye. Hadi bakalım, devam edelim diyip 3. yazıyı gönderdim. Ama bir baktım ki aynı tas aynı hamam devam ediyor. Ayrıca yarışmadan her hafta 100 kişi eleneceğine 3. hafta yarışmaya katılan isimler de görünce, son yazımın yayınlandığı gün bu şov programının yapımcısına "lütfen beni azad edin, ismimi ve eski yazılarımı da web sitenizden silin" diye maili attım. Ertesi gün yarışmadan çıktığımı sanıyordum. Adım ve yazılarım silinmişti. Artık içim rahat bir şekilde senin kollarına dönerek yazılarımı yazabilirdim. Ama dün aldığım bir arkadaş telefonu ile adımın hala BBG Evi'nde yer aldığını öğrendim. Üstelik sıralamada yokum bu kez, sadece yazar adlarından girince yazılarıma ulaşılabiliyor. Birkaç güne kadar da yeni yazı bekliyorlarmış. Bakarsınız yazı göndermediğim bu hafta da dereceye girerim bu yarışmada..:) Belli mi olur?
Neyse, dediğim gibi, artık hayatımda başka biri yok, bundan böyle beraberiz, sana anlatacak çok şeyim var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder