TROYA - Doymadım Doyamadım Yazmalara Seni Ben..:)

Önceki yazımda bahsettiğim gibi sizlere Anadolu Ateşi’nin sunduğu Troya’nın hikâyesini sahne sırasına göre yazacağım. 8 Nisan’daki ilk gösterime ait olan bu beş dakikalık Youtube görüntüsünde de aynı sırayı göreceksiniz. Mustafa Erdoğan’ın da açılış konuşmasında belirttiği gibi Troya 3,188 yıl sonra Anadolu’da yurttaşları tarafından sergileniyor.” Anadolu Ateşi ekibi için bundan daha büyük bir gurur olabilir mi?

İşte hikâyenin sahnelenme sırası:

Troya çok önemli bir ticaret merkezidir. Kentte barış ve huzur vardır. Kentin en sağlam birliğini oluşturan saray muhafızlarının halka yaptıkları gösteri, biraz sonra gerçekleşecek görkemli buluşmanın habercisidir.

Paris, İda Dağları’nda çobanlar tarafından büyütülmüştür. Doğduğu sarayda ağabeyi Hektor ile tanışır. Troya halkı bu buluşmayı coşkuyla kutlar. Bir kişi hariç: Kassandra!

İda Dağı’ndaki Tanrıların (işte uçan dansçılar!) bir kısmı Akhalıları, diğerleri ise Troyalıları tutarlar ve savaşın kaderiyle oynarlar.

• Kâhin Kasandra Paris’in uğursuzluk getireceğini bilir. Troya halkını uyarmaya çalışır, ama nafile! Kimse Kasandra’ya kulak asmaz!

Paris ve Helen’in aşkı. (Bu arada Helen’in pelerininin ışıltısı adeta göz alıyordu.)

Akhalılar, gemiyle Anadolu kıyılarına, önceden ticaret için geldikleri Troya’ya bu kez savaşmaya gelirler. Aralarında Tanrıların koruduğu Aşil de vardır. O da kendiyle alakası olmayan bu savaşta ün kazanmak için gelmiştir.














• Birinci Perdenin sonunda Likyalılar, Lidyalılar, Karadeniz’in Amazonları, Hattiler, Kafkaslar gibi çeşitli halkların Anadolu çatısı altında omuz omuza vermeleri ve bir araya gelmeleri anlatılıyor. (Bana göre oyunun en güzel sahnelerinden biriydi.)

Hektor’un Aşil’le teke tek karşılaşmak üzere gitmeden önce karısı ve kundaktaki bebeğiyle vedalaştığı sahne. (Bembeyaz ve büyüleyici yakamoz sahnesi)

• Anadolu orduları, kendilerinden çok daha güçlü Akhalıları bozguna uğratır. (Muhteşem savaş sahneleri) Bu sırada Hektor, Aşil’in kuzenini Aşil sandığı için yanlışlıkla öldürür ve kahrolur. Aşil’in kuzeni ölen Patroklus için yas tutulur.















İskeletlerin dansı - Kasandra Troyalıları bir kez daha uyarıyor. “Tanrılar Akhalıların yanında ve herkes ölecek” diye uyarıyor, ama yine kimse dinlemiyor.

Aşil, kuzeninin öldüğünü duyunca intikam almak üzere savaşmaya başlar. Birçok Troyalıyı öldürür ve en son büyük karşılaşma gerçekleşir. Aşil ve Hektor dövüşürler; Hektor ölür.

Troya Kralı Priamos, oğlu Hektor’un cansız bedenini Aşil’in elinden alır.

Troya’da yas vardır. Herkes Hektor için ağıtlar yakar.

Troyalılar Kral Priamos önderliğinde Hektor’un öcünü almak için savaşmaya başlarlar. Troyalıları ancak bir hile ile yenebileceklerini anlayan Akhalılar geri çekilmişlerdir. Arkalarında o kocaman atı bırakarak…

• Kentlerinin sembolü ve kutsal saydıkları atı gören Troyalılar bunu Tanrı’nın kendilerine sunduğu bir armağan sanarak kentlerine getirirler. Kasandra’ya yine kulak verilmez ve eğlenceler düzenlenir.

• Eğlenceler sona erdikten sonra atın içinden çıkan Aşil ve diğerleri kentin kapılarını Akhalılara açar. Savaş başlar. Elbette son bir hesaplaşma daha yapılacaktır: Hektor’un kardeşi Paris, elindeki okuyla Aşil’i beklemektedir.


Oyunun sonunda otoparka giderken dört bir yandan “Helal olsun” yorumları duyacaksınız. (Önceki yazıda benden de duymuştunuz zaten...) “Helal olsun çocuklara!” “Helal olsun Mustafa Erdoğan’a!” “Kostümleri tasarlayanlara helal olsun!” “Müzikler süperdi, helal olsun!” gibi örnekleri çoğaltabiliriz. O kadar ki ben şahsen Mustafa Erdoğan’la evlendiği için “Gülben Ergen’e helal olsun” diyeni bile duydum. Ciddiyim!! :))

Yeterince ilgi uyandırabildim mi? Tamam, o zaman hemen Biletix’e girip bilet bulmaya bakın.

Hiç yorum yok: