Uzun zamandır methini duyduğum Getronagan Sahnesi'nde Oda Tiyatrosu oyuncuları tarafından sergilenen "Meyhanede" adlı oyuna dün akşam gidebildim. Hem de kocamla gitmek üzere bilet almışken, uzun zamandır görüşme planları yaptığımız, ta kolej yıllarından bir arkadaşımla gittim.. Neye niyet, neye kısmet! Bir kahve içmek için Nişantaşı'nda falan mı buluşsak derken, gidip Meyhanede rakı tokuşturduk Müge'yle..:) Ama kocalarımızı evlerde maçlarıyla baş başa bırakıp, kız kıza dışarı çıkmanın tadı başka oluyormuş! İkimize de iyi geldi ve bundan sonra da bunu arada bir de olsa tekrarlamaya karar verdik.
Oyuna gelince... Aslında hâlâ oyun derken sanki yanlış bir şey söylüyormuşum gibi geliyor, çünkü aslında izlediğimiz şey bence bir "tiyatro oyunu" değildi! Kapılar açıldığında bildiğiniz bir meyhaneye girdik. Masaları, üzerindeki masa örtüleri, çalgıcıları, mezeleri ve garsonlarıyla bir meyhanedeydik. Masamızı gösterdiler, yerimize oturduk, rakı siparişimizi verdik ve oyuncu-yapımı ( :) )mezelerimize yumulduk! Müge, her ne kadar masalarımızdaki Mest Rakı'nın tanıtım kartlarını görünce Mest içeceği için umutlansa da oyunun sponsoru olan Yeni Rakı'larımız geldi. Kadehlerimizi tokuşturup, yaklaşık 20 dakika falan sohbet ettiğimizde bir tiyatro oyununa geldiğimizi iyice unuttuk diyebilirim. Hani aynı ortam açıkhavada olsa, kendinizi Nevizade'de sanarsınız.
Sonra yavaş yavaş Ermeni Meyhaneciyi, "tieeeyyyyttt" diye nara atarak içeri dalan külhanbeyi, evden kovulup meyhaneye sığınmış bir adamı, bir yosmayı, kendisini deli gibi kıskanan bir adamın metresi olmaktan bıkmış bir kadını, külhanbeyinin iki çocuğuyla öylece bıraktığı karısını, diğer müdavimleri ve geçerken uğrayanları tanımaya başlıyorsunuz. Her birinin ayrı hikayesini dinliyor, ardından bir şarkı dinliyor ve ölmüşlere içiyoruz. İşte böyle bir ortamda yaklaşık iki saatin nasıl geçtiğini anlayamadan oyun bitiyor. Oyunun başladığını nasıl anlamadıysak, bittiğini de anlamıyoruz. Oyuncular masalarımızın arasında dolaşıyorlar, bizlerle sohbet ediyorlar, hatta bazı masalar biz kalkarken içmeye devam ediyor. "Acaba zengin kalkışı mı yaptık?" diye düşünüyoruz hatta..:))
Dediğim gibi bir tiyatro oyunu diyemem, ama değişik bir fikir ve görüp, keyifli zaman geçirebileceğiniz, gittiğiniz için mutlu olacağınız değişik bir ortam! Ayrıca meyhaneye gelen yeniyetme külhanbeylerden biri Alex, canı sıkılıp dertleşmeye gelen kadınlardan biri de Neslihan Yargıcı... Hani arada onları da görmüş oluyorsunuz.. Alex'i Müge'yle ortak çalışmamız sonucunda çıkardık, ama Neslihan Yargıcı'yı en son adı söylenene kadar tanıyamadık. (Ya çok değişmiş ya da hep gözlükle gördüğümüz için, ama bana Demet Şener'in yıllar sonraki hali olabilirmiş gibi geldi..:)) Favorimiz de kesinlikle Ermeni Meyhaneci rolündeki Ararat Mor oldu!
Kimsenin kimseyi hor görmediği, herkesin "biz" diyebildiği, Türk-Kürt-Ermeni-Laz-Çerkez gibi farklı kültürlerden insanların aynı ortamda sohbet edip, aynı esprilere gülüp, kadeh tokuşturabildikleri eski İstanbul'un meyhanelerinden birindeydik dün gece... Ve bize çok iyi geldi. Görmenizi tavsiye ederim.
Biletler için Ticketturk'e buyrun!
2 yorum:
yazınız çok hoş.Umarım yeni oyunşarımızdan haber alıyorsunuzdur.
kaan erkam
kaanerkam@odatiyatrosu.com
Beğendiğinize sevindim..
Oda Tiyatrosu'nun mail listesinde varım. Yani takipteyim..:)
Sevgiler.
Yorum Gönder