Cumartesi akşamı uzun zamandır denenecekler listemde duran Çok Çok adlı restorana gittik. Bizim için muhteşem bir keşif oldu!
Olabildiğince doğal ve organik ürünlerin kullanıldığı, çoğu Tayland'dan getirtilen malzemeleriyle ve Tayland'ın ünlü şeflerinden Bayan Nuch'un hazırladığı olağanüstü güzel mönüsüyle Çok Çok'a bayıldık. Çok Çok'un kış döneminde DOT Oyunları'na veya Pera Müzesi'nde bir sergiye gitmeden önce yemek yemek için sık sık uğrayabileceğimiz yerlerden biri olacağı belli oldu! Aslına bakarsanız kışın daha da keyifli bir mekan olabilir.
Uzakdoğu esintileri taşıyan dekorasyonun mimarı ödüllü bir Singapurlu mimar olan Kay Ngee Tan'a aitmiş. Asma kattaki otantik minderlere uzanarak da yemeğinizi yiyebiliyorsunuz, ama biz 'o kadar rahata alışırsak bir daha yerimizden kalkamayız' diye düşünerek alt katı tercih ettik. (Çok Çok'un web sitesinden aldığım resimlerde restoranın genel görünümünü ve üst kattaki minderli bölümü görebilirsiniz.)
Bu arada hepsini tavsiye edebileceğimiz bizim seçimlerimizi de sizinle paylaşayım. Başlangıç olarak yer fıstığı sosuyla servis edilen dana satay (sağdaki) ve tatlı-acı sos ile gelen kızartılmış kalamar (soldaki) aldık. İkisini de tavsiye ediyoruz. Soslar çok lezzetliydi ve hayatımda gördüğüm en mide dostu kızartmayı yedim diyebilirim.
Ana yemek olarak, ben istiridye soslu biftek söyledim. Her zamanki gibi tek parça bir biftek beklerken sulu yemek şeklinde gelen tabağa bir kez daha şaşırdım. Öğrenemedim bu mutfağı hâlâ! :) Yanında buharda pişmiş pirinç pilavı ile birlikte gelen bu yemek de çok başarılıydı. Ama sanki kocamın istediği karidesli kızarmış noodle, benim yemeğimi solladı gibi geldi bana! İhsan'ın yüzündeki ifadeden 'şu fotoğrafı bir an önce çek de tabağıma yumulayım' mesajını alabiliyorsunuzdur.
Güleryüzlü hizmet ve muhteşem yemekleriyle yüzümüzü ve midemizi güldüren Çok Çok'u kesinlikle tavsiye ediyoruz. Yemek sonrası şirin bir demlikte ikram ettikleri yasemin çayı ve birer lokmalık ananaslı kurabiyecikler de çok zarif bir kapanış oldu.
Web sitesine tıklamaya üşenenleriniz için Çok Çok'un adres ve rezervasyon bilgileri aşağıdadır:
Adres: 51 Meşrutiyet Caddesi, Tepebaşı/Beyoğlu
Tel: 292 64 96
Online rezervasyon: info@cokcok.com.tr
Rahatlatıcı çaylarımızı da içtiğimiz bu kapanıştan sonra bizi uğurlarlarken evimize döneceğimizi düşünmüş olabilirler, ama son derece büyük bir yanılgıya düştüklerini söylemem gerek! Çünkü beş dakika içinde birer Martini Rosso içmek üzere çoktan 360'a tırmanmıştık! :) Donmasaydık gecemiz devam edebilirdi, ama çok esintili olduğu için birer kadehten sonra kendimizi eve attık.
Bu arada Martini Rosso'yu tanır mısınız? Yok, bir içki çeşidi olduğunu elbette biliyorsunuz. Size onun farklı bir yönünü daha tanıtayım o zaman: Martini Rosso, aynı zamanda kocamın yaklaşık dokuz sene önce beni tavlarken kullandığı bir içkidir! O zaman bu haftasonu için araya giren tatil ve iş gezilerinden dolayı uzun zamandır özlediğimiz o baş başa, romantik ve dolu dolu haftasonunu yaşadık diyebilir miyiz? Kesinlikle diyebiliriz! :)
9 yorum:
Kesinlikle ilki açık ara önde canım, tadı hâlâ damağımda! :)
Kay Ngee Tan bizim uzaktan akraba olmasin?
aaa hatirladim....Kay Ngee Tan barlali aslinda...topbekirlerden koca gafa suleymanın kaynı:)))))))
aaaaaaa...:))))
akaamat ongun!!! :)))
Topbekirler!! Goca gafa Süleyman!
Hahahahaha...
Ölüyorum gülmekten yaa..:))
Cireller... Nasıf...Katip Enişte... Ay ay ay.. Bir dolu şey geldi aklıma şimdi..:)
Ha Tayland ha Barla, aralarında ne kadar ince bir çizgi varmış meğer! :))
Çok güzel görünüyor. Kıskandım vallahi. Eksik kalamam, derhal gitmem gerek. :o) Canım, şimdi bu eşine gelen yemeğin daha başarılı olması durumu ile ilgili naçizane tavsiyem; restorana gidilir, yemekler söylenir, gelen yemek görünüş olarak ok ise bir güzel çatallanır lezzet de tamamsa paşa paşa yemeye devam edilir, yok eşin tabağı daha başarılıysa kıvrak bir el kol hamlesiyle eşin tabağı alınır ve kendi tabağınla yer değiştirilir. Sonra yüze en şirin ve masum ifade takınılır ve "ama aşkımmmmmmmmm" denir. Bu sözcükten sonra hangi mimikler ve kelimelerle devam edileceği tamamen senin şirinlik ve de şirinlik kapasitene kalmıştır.:o)
Hımmmm.. "Ama aşkııımmmmm" yöntemi ha? :) Kesinlikle deneyeceğim! Ve çok da beklemeyeceğime eminim, çünkü genellikle eşimin tabakları benden daha güzel çıkar!
(Genele girmeyen durumlarda ise bana kendisiyle birkaç yıl boyunca dalga geçebileceğim malzeme çıkar! (ki o durumlara bayılırım!!) :)) )
Sonunda bu ayın Food&Travel dergisi elime geçti. Birileri mektubuyla İstanbul Culinary Institue'ten yemek bursu kazanmış. :o)Tebrik ederim. Vallahi okurken aklıma geldin ve sonunda adını görünce pek hoşuma gitti. Kurstaki tecrübeni sitede anlatırsan çok sevinirim. Çok Çok'a da bir türlü gidemedik. En kısa zamanda inşallah.
:))teşekkürler özlemcim..
ama galiba gitmeyeceğim o kursa.. çünkü ben cuma akşamı olanı istiyordum, ama cumartesi 11 ile 14 arasında olan kursta boş yer varmış. onun menüsüne de pek bayılmadım. Eğer erken uyanırsam ve yapacak daha iyi bir şeylerim olmazsa gitmeyi düşünüyorum. Gidersem de mutlaka yazarım buraya..:)
Geçen sayının ödülü Pastoritto'da yemekti. Yine öyle olsa daha çok hoşuma giderdi açıkçası..:) Gerçi istanbul.com'dan da Kuruçeşme Kafes Garden'dan fasıl kazanmışım ama onu da kaçırmışım. Her şeye katılım tam, ama hediye kullanımı sıfır! :)
Bu arada kocacınla sana bir haftasonu planı çiziyorum. Cumartesi ya da Pazar fark etmez. Kerem'i anneye bırakış, Pera Müzesi'ndeki "Doğunun Cazibesi" sergisine gidiş (akşam 4 gibi), sergi çıkışı da yemek için Çok Çok'a oturuş! Nasıl ama? :)
Sana aynı gün uzun bir cevap yazmıştım İmge, ama cevabım yayınlayamadan uçtu ve bende de ikinci kez aynı mesajı sil baştan yazacak zaman ve sabır yoktu. Hafta sonu planı için teşekkürler! Kalp kalbe karşıymış ki ben de seninle aynı şeyi düşünmüştüm. Okuyunca yok artık dedim:o)) Çokçok'a gittik. Detaylı bir yazı yazdım.
Yorum Gönder