Atatürk'ün askeri okulların müfredatına konulmasını emrettiği Finlandiya'nın muhteşem dönüşüm öyküsünü anlatan bu kitabı herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Kitap, küçük ve eğitimsiz nüfusyla, yoksulluğuyla, elverişsiz havası ve toprağıyla adeta bir bataklıklar ülkesi (kendi halkının tabiriyle "Suomi") olan Finlandiya halkının elbirliğiyle ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarma mücadelelerini anlatıyor. Bunu yaparken de en büyük önem ve öncelik halkın ve gençlerin eğitimine veriliyor. Doktorundan öğretmenine, din adamından memuruna, köylülerden iş adamlarına kadar herkesin payına düşen bir şeyler olduğunu görüyor ve özverili bir çalışma sonrasında her tür imkansızlığa rağmen nelerin yoktan var edilebileceğini görüyoruz.
Yıllarca Rusya ve İsveç egemenliğinde yaşamış bu yoksul ülke, önce kendine ait bir kültür yaratmaya çalışıyor. Daha sonra da Snelman gibi halk öğretmenliğine soyunan yüzlerce insanıyla birlikte bir mucizeye imza atıyorlar. Kahvehanelerdeki insanlara aile, çocuk eğitimi, hijyen, vs gibi konularda konuşmalar yapılırken, köylüye toprağını daha verimli işlemenin yolları, zanaatkarlara ise işlerini yaparken en iyi olmak için neler yapabilecekleri ve arkalarından gelenleri nasıl yetiştirebilecekleri anlatılıyor. Bunu her kesimden insan yapıyor. Örneğin, din adamı, kilisesinden veya günahlardan bahsetmek yerine Tanrı sevgisini, iyi ve ahlaklı insan olmanın yollarını anlatarak kendisini halktan soyutlamak yerine halkın kişisel vicdanını oluşturmaya çalışıyor. Veya doktorların temizlik, doğum kontrol, kadın ve çocuk sağlığı ile ilgili halka verdiği eğitimler sonrasında çocuk ölümleri, hastalıklar azalıyor ve daha sağlıklı bir ırk yetişmeye başlıyor. Aklınıza gelebilecek her meslek grubunun ülke gelişimine ne denli önemli katkıları olabileceğini ve her alanda eğitimin ne kadar önemli bir yapı taşı olduğunu görüyorsunuz.
Snelman konuşmalarından birinde şöyle diyor: "Kenevirden nasıl halat yapıldığını biliyor musunuz? Önce küçük kenevir liflerini alıp ince iplikler örüyorlar. Sonra bu ipliklerden birkaç tanesi birlikte bükülerek kalın ipler yapılıyor. Birkaç kalın ip bükülerek halat haline getiriliyor. Ve bu halatlar kocaman okyanus gemilerini rıhtımlara bağlayacak kadar sağlam oluyor. Bizim işimiz de böyledir. Dağınık iyi niyetlerimizi bir araya getirip birleştirmek zorundayız. Ancak bu şekilde halkımızın aydınlanmasını sağlayabiliriz."
Aydınların halka eğitmenlik yaptıkları ve örnek oldukları, insanlarının tüm Suomi'yi büyük bir aile gibi gördükleri, büyük bir tutku ve enerjiyle ülkelerini baştan yaratan bu mucize halkın öyküsünden çıkarılması gereken çok ders var.
2 yorum:
Bu kitap bahsettiğin kadarıyla pek okunası görünüyor ama şu andaki şartlar altında okumam pek mümkün görünmüyor. Zombi gibiyim ve dişlerimiz de bir türlü çıkmıyor. Yakın zamanda kısa bir tatile çıkma ihtimalim var. Anneannemiz de yanımızda olacağı için Keroş'u ona satıp belki okuyabilirim. Gidersem alacağım, sağol.
Rica ederim, şimdiden keyifli tatiller..
Yorum Gönder