Buradan çıktıktan sonra Burç Lebon Pastanesi'ne uğrayıp kocama profiterol aldım. Ondan öncesinde birkaç kitapçıda ve Richmond'un yanına açılan Bershka'da biraz oyalandım. Sonra dönüşe geçtim.
İşte şimdi de her şeyiyle bayıldığım bir şirkete geçiş yapıyorum: Coca Cola!! Yılların Diet-Cola hayranı olan, Cola Zero ile zaten damak tadıma çok daha uygun bir hale gelen ürüne zararlarına rağmen bayılan ve bazı durumlarda yerine hiçbir şeyin konulamayacağını düşünen ben, Coca Cola'nın reklamlarına da bayılırım. Ramazan'larda, Milli Maç'larda ve diğer özel durumlarda hiç duygu sömürüsü yapmadan güldüren, duygulandıran, coşturan reklamlarını merakla beklerim! Bu yaz sıcaklarında da İTÜ'nün önündeki Gümüşsuyu durağında "Brrrrr" reklamını gördüm ve bayıldım. Sizce de süper değil mi? Bir de soğuk hava geliyordu tepedeki buz sarkıtlarının arasından...
Buraya kadar inmişken yürümeye devam ettim. İnönü Stadyumu'nun yanından aşağıya indim. İnerken gördüğüm deniz manzarasına bir kez daha bayıldım... Swissotel'in önündeki yeşillik alana bayıldım... Dolmabahçe'ye yine bayıldım... Oradan Beşiktaş'a kadar uzanan ağaçlı yola bayıldım... Akaretler'e doğru başımı çevirdiğimde restore edilmiş Sıraevler'e bir kez daha bayıldım...

Ve bir baktım ki eve gelmişim! Bilet alamadım ama keyifli bir Pazar yürüyüşü yapmış oldum. Evde kalıp zırıltı dinlemektense!! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder