Daha sonra Mozart'ın doğduğu eve gidiyoruz. "Mozart's Geburtshaus", size bir önceki yazımda bahsettiğim o şirin alışveriş caddesi olan Getreidegasse üzerinde yer alıyor. Burası diğerinden biraz daha ilgi çekici bir yer, ama Mozart müzelerinden hiç etkilenmediğimi açıkça söylemem gerekiyor. Çünkü açıkçası Mozart'a ve onun yaşadığı ortama ait pek bir şey göremiyorsunuz. Mesela doğduğu odaya temsili olarak bir beşik ve 'bebek Mozart'ı ' koymuşlar, ama bence korku filmi sahnesi gibi olmuş! :)
Mozart'ın bestelediği operalar katmanlardan oluşan karton çocuk kitapları gibi sergilenmiş, o dönemlere ait konser davetiyeleri ya da afişleri bulunuyor, yine dönemin bestecilere sipariş usulü beste yaptıran asilzadelerinin portreleri, temsili olarak mobilyalar sıralanmış, falan filan... Bence en ilgi çekici olanlar Mozart'ın kendi nota karalamaları ve babasına ve kardeşine yazdığı mektuplardı. Ha, bir de ilginizi çeker mi bilmiyorum, ama Mozart'ın kulağını da gördük. (Soldaki Mozart'ın kulağıdır!)
Neyse, sonuçta İso'cum hayatının bir döneminde mutlaka görmesi gerektiğini düşündüğü bir yeri görmüş, bir zamanlar Mozart'ın ayak bastığı, piyano çaldığı, çalıştığı, uyuduğu yerlerde dolaşmış oldu. Benim için zaten problem yok, farklı bir şehir daha görmüş oldum, daha ne olsun!
Ama biraz zorlasak, bizim evdeki Mozart materyallerinden daha güzel bir müze yapabiliriz gibi geldi bana! :)
Bu arada kendinize ve hediye olarak alacağınız Mozart çikolatalarını buradan almanıza gerek yok. Nereden almanız gerektiğini bir sonraki "genel notlar" yazımda belirteceğim. Beni okumaya devam edin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder