Kahve molası verip geliyorum demiştim, ama molayı biraz uzatarak spora gidip geldim. Ye, iç nereye kadar? Vücudumuzu biraz disipline sokmaya çalışalım, değil mi?
Neyse, nerede kalmıştık? En son Magna Plaza'daydık. Magna Plaza'nın sağından ilk köprü olan Torensluis Bridge'e doğru yürüyoruz. Burada Multatuli heykelini görüyoruz. Ünlü bir sosyalist yazar olan Multatuli, 1820-87 yılları arasında yaşamış. Hollanda'nın o dönem Endonezya üzerindeki sömürgecilik faaliyetlerine şiddetle karşı çıkan ve bunları eleştiren bir yazarmış.
Köprünün hemen yanından Singel Caddesi'nin geçtiğini göreceksiniz. 166 numaraya kadar gidin ve bu apartmana bakın. Burası Amsterdam'ın en dar apartmanı!
Köprüyü geçtikten sonra bir sonraki kanal olan Herengracht'a doğru yürüyün ve sola dönün. Burada 168 numarada iki binadan oluşan neo-klasik bir yapı olan Theater Museum'u (Tiyatro Müzesi) göreceksiniz.
Herengracht caddesi üzerinde yürümeye biraz daha devam edin ve bu caddenin Raadhuisstraat ile kesiştiği noktaya gelin. Sağınıza baktığınızda Westerkerk'i göreceksiniz. Yapımı 1631'de tamamlanmış olan bu kilise, o zamanlar dünyanın en uzun kilisesiymiş. Yukarıya çıkıp, şehrin manzarasına bakılabiliyor, ama biz yapmadık. (Çünkü Viyana'da Stephansdom Katedrali'nden sonra böyle her gördüğüm kuleye tırmanmaya tövbe etmiştim ben! Dışarıdan bakmak en iyisi!) Yeri bilinmemekle birlikte 1669 yılında Rembrandt'ın bu kiliseye gömüldüğü biliniyor.
Köprüyü geçerek Herengracht caddesi üzerinde yürümeye devam ediyoruz. 361 numaraya geldiğimizde durup, başımızı kaldırıyoruz. 361 ile 369 numara arasında yan yana dizilmiş beş evin dekoratif çatıları da birbirlerinden farklı ve hepsi de Hollanda mimarisini yansıtan birer örnek. Karşılarında yer alan 368 numarada ise Bible Museum (İncil Müzesi) bulunuyor.
Kanallarıyla, köprüleriyle ve binalarıyla son derece estetik bulduğum bir şehir olan Amsterdam turumuza bir sonraki yazımda kaldığım yerden devam edeceğim. Şimdi yine kısa bir mola zamanı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder