Birkaç ay önceki yazılarımdan birinde dünyanın en ünlü ve en büyük çigan senfoni orkestrasının konser vermek üzere 3 günlüğüne İstanbul'a geleceklerinden bahsetmiştim. Biz biletlerimizi aldık, siz de alın demiştim. Sözümü dinleyip bilet alanlar el kaldırsınlar bakalım! Peki, o zaman dövünmeye başlayabilirsiniz, çünkü muhteşem bir konser kaçırdınız! Yine de bir daha gelirlerse kaçırmamanız için bu yazıyı yazmak istedim.
Bu kez 19-20-21 Aralık (yani bugün son konserlerini veriyorlar) tarihlerinde TİM'de konser vermek üzere İstanbul'a gelen bu 100 yaylı çalgıdan oluşan Budapeşte Çigan Senfoni Orkestrası, dün gece bize muhteşem saatler yaşattı. Macar rapsodilerinden Strauss valslerine ve Katibim türküsüne kadar pek çok parçayı çalan bu orkestranın performansına tek kelimeyle bayıldık.
Bu topluluk ilk kez 1985’te Macaristan’ın en ünlü Çigan solisti Sandor Jaroka’nın cenazesinde bir araya gelmiş. Cenaze töreni sonrasında doğaçlama olarak birlikte çalmaya başlayan Macar Çigan müzisyenlerden bu orkestra doğmuş. Macaristan’ın en iyi müzisyenleri bu orkestrada yer alıyorlarmış. Bu muhteşem orkestrada 60 keman, 10 viyolonsel, 10 çello, 10 kontrabas, 10 klarnet ve 6 çembolin bulunuyor.
Yılın 307 gününde konser veren gurubun turneye çıktığı ülkeler arasında, İrlanda Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Hollanda, Macaristan, İtalya, Japonya, Monako, Portekiz, Romanya, Rusya ve İsviçre bulunuyormuş.
Bir sonraki gelişlerini kaçırmamanızı ve bu orkestranın yollarını gözlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Şahsen bize çok iyi geldiler.
Not:
1) Resimleri Budapeşte Çigan Orkestrası'nın web sitesinden aldım. Detaylı bilgi almak isteyenler de bu siteyi inceleyebilirler.
2) Üstteki resimde en üstte ve alttakinde ise önde duran o iki müzisyeni izlerken (dinlerken değil, izlerken! yanlış yazmadım yani!) yüzünüze bir tebessüm yayılmasına engel olamıyorsunuz. Hatta o kadar ki ben orkestra ile ilgili ürünlerin satıldığı standda ve web sitelerindeki alışveriş bölümünde bu iki primanın bebeklerinin satılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü onlar gerçek bir "tip"ler! Yetkililere duyurulur: Ben Sandor Buffo Rigo ve Joszef Lendvai Csocsi'nin bebeklerinden istiyorum. Hatta evlat edinme yerine "dede edinme" gibi bir durum olsaydı, yeleğinden taşan göbeği, pembe yanakları ve sakalları ile aralarından bir tanesini (Csocsi) dede edinmek için ilk başvuranlardan olabilirdim. Bu kadar sempatik ve salona muhteşem bir enerji yayan iki tip zor bulunur gerçekten de!
3) Budapeşte Çigan Orkestrası ile ilgili bilgi almak için Internet'e baktığınızda Türkiye'de çıkan her haberin aynı olduğunu görüyorsunuz. Tanınmış bir orkestra ülkenize konser vermeye geliyor, ama büyük yayın kuruluşları da dahil çıkan tek haber muhtemelen herkese gönderilmiş bir basın bülteninden ibaret!! Csocsi ve Rigo'nun adlarını bulmak, diğer ön plana çıkan müzisyenlerin kimler olduklarını ve geçmişlerini öğrenmek, grubun geçmişini ve gelecek programlarını öğrenmek yalnızca yabancı sitelerden yapılmamalı diye düşünüyorum. Bir medya organı da basın bülteni yayınlamak yerine orkestranın belli başlı müzisyenleriyle röportaj yapsa ya da halkla/basınla ilişkiler sorumlusundan birebir bilgi alsa hiç de fena olmazmış!
4) Notlar bölümü neredeyse yazı kadar uzun oldu, ama son olarak TİM'den de bahsetmek istedim. İstanbul Gösteri Merkezi'ne ne kadar stres içinde gidiyorsam, TİM'e de o kadar rahat gidiyorum. Yerinizi gösteren görevliler, sahne büyüklüğü, eğimi ve rahatlığı, vestiyeri, büfesi ve her şeyiyle TİM'i seviyorum! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder