Uçtu Uçtu İmge Uçtu!! :)

Bu kez nereye uçtu? Amsterdam'a.
Tadı damağında kaldı mı? Her zamanki gibi.
Bir daha gitmek için oralarda bir şeyler bıraktı mı? Evet, bu kez diş fırçasını!


Herkese selamlar. Geçmiş bayramınızı da kutluyorum. Özlediniz mi beni bakalım?
(....)
Çok sağolun, var olun. Ben de sizi çok özledim!

4 gündür Amsterdam'daydık. Dün sabah gelip, öğleden sonra uyanıp, gece de yerleşme, fotoğraf yükleme ve şarap eşliğinde Mamma Mia!'nın filmini izlemekle geçirdiğimiz için Amsterdam yazı dizisine bugün başlıyorum.

* Her zamanki gibi önce booking.com sitesine giriyorsunuz. Gideceğiniz şehri seçip, konaklama türünüze göre kategorileri görüyorsunuz. Biz yine şehir merkezindeki 3 yıldızlı otellerden birini tercih ettik. Bu kez Viyana'daki kadar memnun kaldığımı söyleyemeyeceğim. (Viyana'da kaldığımız oteli hatırlamak için hep birlikte bu yazımın 3. maddesine bakıyoruz.) Yeri çok merkeziydi, ama sorunlu ve maceralı anlar yaşadığımız oldu! O yüzden yeri ve kahvaltıları güzel olsa da Hotel City Garden'ı tavsiye etmiyorum. Aynı uygun fiyatlara ve yine merkezi konumda (zaten küçücük bir şehir ve hemen hemen her yeri merkezi sayılabilir) daha güzel oteller bulabilirsiniz. Booking.com'dan ise yine çok memnun kaldık. (Aşağıda Amsterdam ofislerini görebilirsiniz.)

















* Havaalanında indikten sonra akşam saat 21:00'e kadar Connexxion adlı Airport Shuttle hizmeti bulunuyor. (Gidiş dönüş 17,5 Euro) Şehir merkezine gitmek için taksiye 40 Euro civarında bir para ödüyorsunuz. Bazı özel taksi hizmeti veren şirketlerle bu rakam 30 Euro'ya düşebiliyor. Biz bunların hiçbirini yapmadık. Amsterdam'da sabaha kadar birçok noktaya tren ve tramvayla ulaşılabildiğini öğrenmiştim. Dolayısıyla biz iki kişi toplam 10 Euro gibi bir fiyata havaalanından önce trene atlayarak 10 dakika içinde şehrin tren istasyonuna (Amsterdam Central Station) gittik. Daha sonra da oradan tramvayla yine yaklaşık 10 dakikada otelimize vardık. Tamamen yabancı bir şehirde, elimizde harita falan olmadan, otelimizin bile açık adresi (yani bir cadde adı ve numarası) dışında hiçbir şey olmadan bunu kolayca yapabildik! Bunu neden söylüyorum? Gitmeden önce otelinize hangi tramvayın ya da otobüsün gittiğini öğrenerek iki kişi gidiş-dönüş için toplam 60 Euro kâr edebilirsiniz. Ve bu en kolay yapacağınız tasarruflardan biri olur!

* Havaalanına geldiniz, otelinizi buldunuz, şehri gezmeye hazırsınız, ilk olarak ne yapmanız gerekiyor? Kalacağınız gün sayısına göre günlük, 48 saatlik veya 72 saatlik ulaşım biletlerinizi veya Amsterdam Card'ınızı almalısınız. Yalnızca Red Light'ı ve coffeshop'ları için Amsterdam'a gidenlerin Amsterdam Card almalarına gerek olmadığını hemen söyleyeyim! :) Biz dört günlük bir gezi yaptık. Son gün Volendam ve Marken Adası turu yapmayı planladığım için ilk üç günümüzü Amsterdam'da geçirecektik. Görmek istediğimiz üç müze vardı ve bir de kanal turu yapmayı planlıyorduk. dolayısıyla 3 günlük Amsterdam Card almak bizim için gayet mantıklıydı. Üç günlük fiyatı 53 Euro olan bu kart ile birçok müzeye ücretsiz giriş yapabiliyorsunuz. Ayrıca ücretsiz bir kanal turu hakkınız var. Birçok restoranda indiriminiz oluyor. Ayrıca en ünlü alışveriş merkezlerinden biri olan Magna Plaza'nın içindeki peynircide satılan bazı ürünleri de %25 indirimli alabiliyorsunuz. Şehir içindeki her türlü ulaşım aracını da bedava kullanabilirsiniz.

Dediğim gibi bizim görmeyi planladığımız yerleri göz önünde bulundurduğumuzda Amsterdam Card almamız mantıklıydı. Ancak bana sadece toplu taşıma bileti lazım diyorsanız, o zaman metro, tramvay ve otobüslerde geçerli olan 3 günlük ulaşım biletlerinden de alabilirsiniz. Fiyat: 14,5 Euro.

Evet, artık gezmeye hazırız galiba! Kendinizi tur rehberinize emanet edin ve şehri keşfetmeye başlayın. Merak etmeyin, bu çılgın şehirdeki her türlü çılgınlığı yaşamanız için sizlere "serbest zaman" da vereceğim! :)

Hiç yorum yok: