Süprizli Uykular :)

Hani bir laf vardır, "gelin ata binmiş, ya kısmet demiş" diye. Şimdi onu biraz değiştiriyorum izninizle: "İmge uyumaya gitmiş, ya nasip demiş!" Yani bildiğiniz uyku değil benimki... Daha aktif, daha konuşkan ve bazen de rutin bir günümden daha eğlenceli. Az sonra ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Mesela uyku arasında "Havuç Bey'i gördünüz mü?" diyebilirim. Böyle anları kaçırmayan kocacım hemen beni konuşturmaya çalışarak "Uluç Bey mi, İmge?" diye sorabilir. Ben de durumun yanlış anlaşılmasına izin vermemek adına "Havuç, havuç... Hani tavşan yer ya!" diye açıklamamı yapıp, uyumaya devam edebilirim.

Ya da normalde hiç hareket etmeden, yüz üstü yattığı şekilde kalkan sakin bir uykucu olmama rağmen kükreyerek ve kafa atarak uyanabilirim! Ciddiyim! Bunun bir de İso'cumun gözüyle nasıl göründüğüne bakalım mı? Kocamın alarmı çalmış, ama biraz daha yatak sefası yapmak üzere yanımdaki yastıkta yatmaya devam ediyor. Yüzü bana dönük. Benim de yüzüm diğer tarafa bakıyor. Kocam huşu içinde mışıl mışıl, melekler gibi uyuyan karısının saçlarına bakarken önce bir kükreme sesi duyuyor. Hayır, bu ses karısından çıkmış olamaz! Sesin hemen ardından ise yastığın üzerinde sessizce duran karısının başı havaya kalkıyor ve yüzü kendisine doğru dönüyor. Ve işte geliyoorrr! Kadın uçarak, ayılmaya çalışan adama bir santim mesafede duracak şekilde son sürat kafa atıyor. Sonra gözlerini açıp, kendisini şok içinde izleyen kocasının sevgi dolu bakışlarıyla karşılaşınca ona sıcacık gülümsüyor. :) Kocası artık çoktan ayıldığı için bir an önce işine gidiyor. Kadın ise hikayeyi kocasıyla günün ilk telefon konuşmasında öğreniyor. Çünkü adamın konuşması her zamanki gibi değil! Biraz farklı! Karısına "Naber Allahsız Tosbağa? Kafa atışları nasıl gidiyor?" diye soruyor!!

İso'cumun uyandığı saatlerde tam formumda oluyorum herhalde. Çünkü yine bir sabah, kocamın ayna karşısında kravatını bağladığı bir sefer uyku ile uyanıklık arasında "Çiğli Organize Sanayi'ye mi gidiyorsun?" diye soruyorum. İso'cum bana bulaşmak niyetinde değil. "Evet, canım" diyor, uyumaya devam edeyim diye. Ama benim aklımda kalan görüntülerle İso'cumun görüntüsü pek uymadığı için arkadan vurucu soru geliyor: "Üzerindeki parlak pembe ceketle kravatın nerede o zaman?" Kocam durumun ciddi olduğunu ve müdahale etmesi gerektiğini fark ediyor ve "Ne o? Organize Sanayi'nin türkücüsü müyüm bu sefer?" diye soruyor bana. İşte budur! Kahkahalarla uyanmanın garanti yolu! :)

Bankada çalıştığım dönemlerde Hazine'den birileriyle (adı Ahmet olsun) uyku arasında kur pazarlığı yaptığım olurdu. Elbette, İso'cum yine devreye girer ve gecenin bir saatinde monolog yapmama gönlü razı olmadığı için keyifli bir sohbet ortamı yaratırdı.

-"Ya of, o kadar konuştum, hâlâ adam gibi kur vermiyorlar!"
-"Kim vermiyor?"
-"Kim olacak, Hazine'yle konuşuyorum!"
-"Ama kimle?"
-"Ahmet'le"
-"Sana gıcıklık olsun diye mi vermiyor!"
-"Kesin!"
-"Niye ki?"
-"Fenerbahçeli ya ondan!"
-"Biliyor mu senin Galatasaraylı olduğunu?"
-"Tabi biliyor, maç sonrasında atışmıştık ya!"


İşte bu kısa diyalog uyku arasında yaşanmıştır. İso'nun sorulara bakar mısınız bu arada? Peki ya benim cevaplarım nasıl? Ya bilinçaltım ve oradaki amansız çatışmalarım!!

Neyse, kocam feci alıştığı için bu durumlara uyumadan önce "mısır ve kola da getireyim mi?" falan diyerek benimle dalga geçiyordu. Ama hikayeleri tadında bırakayım da sizler benden korkmayın! Geçenlerde anıları yad ederken bunlar da aklımıza geldiği için en güldüğümüz birkaç tanesini yazayım dedim. Uykulu maceralarımın bu kadarla sınırlı olmadığını kesinlikle söyleyebilirim. Gelmeyin üstüme ayol! Her şey de anlatılmaz ki! :)

4 yorum:

Zamandan Sızan dedi ki...

Her sey de anlatılmaz ki mi? Aaaa o da ne demek, sadık okuyucularınla paylaşmamak da ne demek oluyor!!! mısırım kolam beklemedeyim İmgecim :)

Unknown dedi ki...

Eğlenerek okudum :) Şahsen biri yanımda bu şekilde konuşsa korkarım ben :)

Parpali dedi ki...

:)) Sorular, yanıtlar, kafa atışı... Uyku halin çok maceralıymış :)

Imge dedi ki...

Kıymet,

Mısırı kolayı bırak şekerim.. Şarap açalım diye bekliyorum seni İstanbul'a ne zamandır.. O zaman anlatırım müthiş hikayelerimden..:)

Ata,

O kadar korkutucu gerçekten değil mi? :)

Tülay,

Asıl macerayı kocama sormak gerek bence..:)