İmge'nin Gözlüğünden Amara Dolce Vita (2)

Evet, kaldığım yerden devam ediyorum. Hepiniz çaylarınızı, kahvelerinizi alın ve toplanın bakalım!!

YEME-İÇME:

* Benim için bir tatil köyünde deniz, plaj ve güneşlenme alanlarından sonra en önemli kategori budur. Ana restoranın sunduğu yemeklerin kalitesi ve çeşitliliği, a la carte restoranların sayısı, konseptine uygunluğu, barlarda verilen içkilerin çeşit bakımından zenginliği, servis edildikleri bardaklar, soğukluk ve sulandırılma dereceleri, garsonlar, temizlik kategorilerinde tesise not vermek için yine gözlerimi dört açmış iş başındaydım. Genel olarak yeme-içme konusunda Amara Dolce Vita'ya 10 üzerinden 8 veriyorum. O iki puanı da tatlılar ve pancake/waffle konusunda uğradığım hayal kırıklığı, snack restorandaki Oğuz adlı garsonun gıcıklığı, a la carte restoranlar ve nargile içilen ayrı bir kafe olmamasından dolayı kırıyorum.

- Sabah kahvaltısını ve akşam yemeklerini ana restoranda yedik. Yemeklerin lezzeti ve çeşitliliğinden memnun kaldık. Göz boyayan değil, gerçekten her biri ayrı ayrı lezzetli yemeklerden oluşan bir çeşitlilik vardı. Tematik günler (Türk gecesi, balık gecesi, Asya lezzetleri gecesi, vs) konusunda çok başarılı olduklarını söyleyemem. İçecekleriniz garsonlar tarafından masanıza servis ediliyor. Garsonlar son derece ilgili ve güleryüzlüler (favorim aşağıda sol alt köşedeki son gece resmimizi çeken Muzaffer oldu). Tatil köyü kahvaltısının takıntısı pancake olan bendeniz, buradaki pancake'ten hiç memnun kalmadım. Ama onun yerine çikolata soslu mini krepler de işimi gördü sayılır. Kendileri göbek bölgemde duruyorlar şu anda! :)

- Öğleden sonra saat 15:00 gibi snack restoranda bir şeyler yiyorduk. Burada da isteyen kumpir, hamburger, pizza, makarna, tavuk çevirme, vs gibi yemekler yerken, isteyen ızgara et ve sebze, salata, karpuz+peynir gibi seçenekler de bulabiliyordu. İçecekler yine masanıza servis ediliyor. Kahvelerin, şarapların, kola ve diğer meşrubatların, biranın tadı ve ısısı tam ayarında geliyor. Standart bir tatil köyü snack restoranından daha güzel olduğunu söylemeliyim.

- A la Carte restoranlar çok çeşitlilerdi, ama iki tanesi hariç hepsi kapalı ortamlardı ve önlerinden geçerken en fazla bir-iki masanın dolu olduğunu görüyorduk. Bu sene başlayan bir uygulamayla rezervasyon problemi yaşanmaması için bu restoranların sembolik bir ücret (kişi başı 10$) karşılığında kullanılmasına karar vermişler. Ancak pek uzun süreli bir uygulama olacağını düşünmüyorum, çünkü hemen hemen hiçbirinde doluluk görmedim. En özellikli ortamı olan da bir önceki yazımda da bahsettiğim Pescatore gibi görünüyordu.

- Barlardan en çok sahildeki Havana Beach Bar'ı (gündüz) ve Irish Pub'ı kullandık. Gün içinde Havana Bar'da oturan konukların serinlemesi için tepeden biraz su püskürtülüyor. Hani Migros'ta marulların üzerine püskürtüldüğü gibi (en alt sırada ortadaki resimden anlayacaksınız)... Biz genelde armutların üzerinde yanında lokum ile servis edilen Türk kahvemizi için buraya geliyorduk. Nargile içmek için de burayı kullanmanız gerekiyor. Bu arada yalnızca ilk gün ve son gün ETS'nin bizi havaalanına götürecek aracını beklerken gördüğümüz Lobby Bar'daki Martini Rosso sunumuna da dikkatinizi çekiyorum (altta sağda). Süper, değil mi?

- Ayrıca bunların dışında aralarda kurulan stantlarda günün saatine göre buz gibi Mohito, kavunlu, sütlü ve dondurmalı süper bir içecek, tuzlu salatalık, haşlanmış mısır, dondurma, vs gibi bir dolu şeyin servis edildiğini görebilirsiniz. Güneşlenme alanlarına konulan buzdolaplarında her an şişe su, soda, ayran ve Fayrouz bulmanız mümkün. Buzdolaplarının yanında duran mini dolaplarda ise rulo halinde küçük sarı havlulardan bulunuyor. Sıcaktan bunalanlara!














* Tesiste havlu kartı ve bileklik kullanılmıyor. Her sabah kapınıza üzerinde "Günaydın!" yazan otelin karton çantalarına yerleştirilmiş gazeteniz bırakılıyor. Bu yüzden içimden geldi ve kendilerine 10 puan yollamaya karar verdim.

ANİMASYON & AKTİVİTE:

* Animasyon ekibi rahatsızlık vermeden sürekli bir aktivite içinde, ama şahsen step&aerobik dersinden çok memnun kalmadım. Her gün aynı ders yerine dönüşümlü dersler konulabilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca normalde 17:00-18:00 arasındaki ders geç başlayıp geç bittiğinden dolayı tam öğleden sonranın en keyifli saatlerinden 1,5-2 saat çalmasına gönlüm razı olmadı. O yüzden genelde bulutlu olan ilk üç gün katıldım, sonra katılmadım. Şimdiye kadar gördüğüm en kötü Türk gecelerinden biri düzenlendi. Ama ondan bir gün önceki Çin Akrobasisi Şovu ve iki gün sonraki Beach Party'de yapılan havai fişek gösterisi ve samba ekibindeki kızlar çok başarılıydı. Zaten bunlar dışında da güleryüzlü ve ilgili animasyon ekibiyle pek alakamız olmadı.

PALMARIA SPA:

* Bulutlu günlerden biri olan Salı günü (7 Temmuz) kendime spor izni verdim. Ve kendimi tesisin içinde faaliyet gösteren Palmaria SPA'ya atarak Elif'in hünerli ellerine teslim ettim. Önce hamam, kese ve köpük banyosunda hamur kıvamına geldim. Hünerli eller bornozumu giydirip, beni sol üst köşede gördüğünüz minderlere yatırıp, yeşil çayımı getirdi. Yaklaşık yarım saatlik bir dinlenme molası verdim. Sonra ise aynı hünerli eller jöle kıvamına gelmiş olan beni, altta resimlerini gördüğünüz odalardan birine alarak vücut masajına başladılar. Kalkmam oldukça zor oldu, ama o bir saatten sonra kendimi nasıl zinde ve dinlenmiş hissettiğimi anlatamam doğrusu. Benim için burası tesisle ilgili en keyifli hatırladığım deneyimlerden biriydi. Elif'e buradan bir kez daha teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderiyorum. Kısacası otelin SPA merkezine uğramayı unutmamanızı öneririm. Çeşitli vücut bakımları, masajlar ve terapi çeşitlerinin olduğu Palmaria SPA'da daha uygun fiyatlı Happy Hours paketleri de bulunuyor. Kataloglarını mutlaka inceleyin.














Galiba anlatacaklarım sonunda bitti. Artık eksik kalan bir şey olduysa da çok kayda değer olmadığı için unutulmuştur diye düşünebilirim sanırım. Aslında tatil değerlendirmesi çok kişiye özel bir şey. Kişinin beklentileri, umdukları, karşılığında buldukları ve bulamadıkları, tarzı, tatil anlayışı, tatil ihtiyacı gibi pek çok faktöre bağlı olarak binlerce kişiden binlerce farklı yorum alınabilir. Bunlar benim gözlüğümden bakınca gördüklerinizdi. Kendi gözlüğünüzden bakmak için de gitmenizi önereceğim kaliteli tesislerden biri olduğunu söylemeliyim. Memnun kalmadığım(ız) noktalara fazla takılmamaya çalışarak, İso'cumla birlikte çok keyifli bir tatil yapıp, geldik.

Ama son bir not da eklemeden geçemeyeceğim: Bu deniz Club Voyage'da olsa, oranın müdavimi olabilirdim gibi geliyor bana.

8 yorum:

Bivet dedi ki...

Sevgili İmge;

Özellikle Kahvaltı konusunda sana kesinlikle katılıyorum. Peynir olsun, zeytin olsun, salam olsun bunlar belli bir farklılık göreceliliğinde olsa da az çok aynı lezzette oluyor toplu yemek mekanlarında. Ancak; omlet, pancake, waffle, krep vb katma değerli ürünlerin lezzeti bence kalitenin belirleyicisi oluyor. Diğer bir dikkat noktam ise reçeller ve kakao kremalarıdır. Çok yerinde bir tespit her zamanki gibi.

Sevgiler
B.

Imge dedi ki...

Bivet,

Sayende reçeller ve kakao kremalarına da değinmiş olayım: Reçel çeşitleri azdı ve reçellerin yanına konmuş kakao kreması güzel değildi. Ama krebin yanında duran süperdi! Ben de bu yararlı keşiften sonra o sostan ve baldan alarak kahvaltılarıma devam ettim..:)

Adsız dedi ki...

amara dolce vita voyage belekten daha kaliteli bir tesis.. voyage belek diğer otellerin arasına sıkışmış bir tesis. amara her yönden daha ferah. alakartlar daha profosyenel. roma sokağı tavsiye edilir. istanbuldan daha iyi.

voyage ve amara dolce vitaya ilk girişte yaşanan atmosfer çok farklı!

amara 8
voyage 7

Imge dedi ki...

Öyle mi?
Beğendiyseniz ne mutlu size..

Bizim odamız da Roma Sokağı'ndaydı ve çok rutubetliydi. (Bu arada hatırlattığınız iyi oldu. Roma St. yazmalarını da eleştirecektim, unutmuşum. Ya Rome St. ya da Roma Sk. yazmalılardı bence..)

Neyse, o zaman ben de notlarımı açıklayayım..

Voyage - 9 (1 puanı denizinden kırıyorum)
Amara -7 (bu kadar puanı denizi için veriyorum)

:)

Sevgiler..

Adsız dedi ki...

Rome (English pronunciation: /roʊm/; Italian: Roma, pronounced [ˈroːma]; Latin: Roma)

Strada=st=sokak? hmm..

Imge dedi ki...

Sevgili Amarasever Adsız,

Keşke senin gibi düşünmüş ve İtalyanca "Strada" yerine "St" yazmış olsalardı ve ben de "kusura bakmayın, demek hatalıymışım" deseydim. Bu tesisin böyle bir detaya dikkat etmiş olduğunu öğrenseydim şaşırırdım doğrusu (ve şaşırmayı da çok isterdim).
Ama gel gör ki otelin girişinde ve içinde bulunan haritalarında açık açık "İstanbul Street" ve "Roma Street" yazıyor (fotoğrafını bile çekmişim!).

Tesise sevginin azalmasını hiç istemem, ama ilgilenirsen mail adresine resmi gönderebilirim.

Adsız dedi ki...

tamam. peki. zorladım. :)

Imge dedi ki...

:))