Siestalar ve Fiestalar Ülkesinden Geliyorum!!!

Cuma gecesi mutlu insanların ülkesinden döndüm. O yüzden mutluluğum hâlâ devam ediyor. Yabancı diyarları keşfetmeye bayıldığımı biliyorsunuz, ama genellikle bu keşiflerin son gününde hep keyifle İstanbul'a dönmüşümdür. O yorgunluğun üstüne evime döneceğimi, yatağımda uyuyacağımı düşünmek beni hep mutlu etmiştir. Ancak bu kez tersi oldu. Barselona havaalanında bile adeta ayaklarım geri geri gidiyordu. Hatta teknik arızadan dolayı uçağımız bir saat rötar yaptığında ve insanlar "Eğer rötar iki saate çıkarsa THY otel ayarlar ve bu gece de burada kalırız" demeye başladıklarında gizliden gizliye mutlu bile oldum diyebilirim. Genellikle gittiğim yabancı şehirlerde belki yeni olduğu için, belki değişik olduğu için, belki alışmış olduğumuz medeniyet ve altyapı seviyesinin üstünde olduğu için, belki özgürlüğü için, belki eğlencesi için, onun için bunun için hep "Vay be, buralarda yaşanır gerçekten de!" diyecek bir sebep bulmuşumdur. Ama döner dönmez "İstanbul'un tadı da ayrı!" derim ve anında bu şehrin büyüsüne kapılırım. Bu kez bu olmadı. Aklım Barselona'da kaldı! Aklım herkesin "Çok sıkıcı! Aynı Ankara gibi!" dediği Madrid'de bile kaldı! Aklım mutlu insanların ülkesi İspanya'da kaldı! Aklım, ruhum, kalbim, bedenim, beden saatim, midemde çalan ziller, gecelerim, gündüzlerim, güneşim oralarda kaldı. Bu yazıyı yazarken aslında size oralardan sesleniyorum! İlk kez yere göğe sığdıramadığım İstanbul'u bir kalemde silip attım. Dünyanın belki de çok az yerini gördüm ama en güzel şehrini görmüş olabilirim. En güzel şehrini görmemiş olsam da ömür boyunca yaşayabileceğimi hissettiğim bir şehri görüp geldiğimi taaa içlerden bir ses fısıldıyor kulağıma.














Neyse, anlayacağınız üzere bir gezi yazısı dizisine başlamak üzereyim. 18 Eylül Cuma'dan 25 Eylül Cuma'ya kadar 3 gün Madrid ve 4 gün Barselona'yı kapsayan bir ETS turuna katıldık. İtalya turunda kaldığımız şehir merkezine çok uzak otellerden sonra açıkçası oldukça tedirgin bir şekilde bu turu ayarladım. Ama bu kez şikayetini bildiren sorunlu (ve sorumlu) müşterileriyle nasıl ilgilenmesi gerektiğini çok iyi bilen ETS'nin bu turda bir kez daha farkını ortaya koyduğuna şahit oldum. Ne olursa olsun ETS'ye güvenmeye devam edeceğime de kesinlikle karar verdim. İlk andan itibaren müşteri ilişkileri biriminden Sena Hanım bizi merkezlerindeki deneyimli bir satış temsilcisi olan Bengühan Hanım'a yönlendirdi. Vize işlerimizi Meltem Hanım halletti. Otellerimiz dört yıldızlı ve şehir merkezinde yer alan, önünde metro durağı olan yerlerden seçilmişti. Biz her zamanki gibi tur gurubunu sadece gidişte, dönüşte ve iki şehir arası transfer sırasında gördüğümüz için tur rehberimiz Örge Bey ile en az iletişim kuran çift olduk. Ama ona rağmen şimdiye kadar gördüğüm en ilgili, en iyi niyetli, en yardımsever, en iyi tur rehberlerinden biri olduğunu da söylemem gerekir. Kısacası süper bir geziydi. Tadı damağımda kaldı. Zaten resimlerle, adreslerle, küçük tüyolar eşliğinde uzun uzun anlatacağım. Şimdilik sadece gidip döndüğümü söylemek istedim.














Dediğim gibi en keyif aldığım gezilerden biri olmasına rağmen gitmeden önce İspanya'ya gıcık olmuştum. Neden mi? Çünkü bana sadece tek girişlik ve 15 günlük vize verdiler. Genelde Schengen başvurularımda üç ya da altı aylık almaya alıştığım için 15 günlük vizeyi görünce az kalsın İspanya'ya küsecektim! İyi ki küsmemişim! Zaten İso'cum da sinirim biraz yatıştıktan sonra, "Adamlar bence haklılar! Ben olsam sana yalnızca tur süresi boyunca vize verirdim!" dedi. Nedenini sorduğumda ise vize fotoğrafımın "Amerikalı çocuk tacizcisi anaokulu öğretmeni" ya da "iç çamaşırında 3 kilo eroinle sınırda yakalanan Hırvat kurye" başlığıyla yayınlanan haberlerdeki kadın resimlerine benzediğini ve konsolosluğu ve dolayısıyla İspanyolları korkutmuş olabileceğimi söyledi. Vize fotoğrafıma bakınca kocacığımın haklı olabileceğini düşünmedim değil. Ama ne yazık ki yapabileceğim bir şey yok. Bu konuda insan yedisinde neyse yetmişinde de odur sözünü kanıtlar gibiyim! Çocukluğumdan beri vesikalık fotoğraflarımda Garez filminin başrol oyuncusu olabilecek kadar korkutucu çıkarım. Çünkü otuz iki dişimi göstererek gülmeden poz vermeyi beceremiyorum nedense! :)

Onu bunu boş verin. Siz sakın ola ki İspanya'ya küsmeyin. Yaşamın tadını çıkaran insanların ülkesinden iki şehrin hikayesini anlatmaya başlıyorum. Madrid ve Barselona yazı dizisi başlıyooor!! Bence önümüzdeki günlerde bir gözünüz bende olsun derim! Ama bu yazı dizisinin ne kadar süreceğini hiç bilmiyorum doğrusu, çünkü bu kez gerçekten kendimi kaybedebilirim.

Que Viva Espana! :)

13 yorum:

nymphea dedi ki...

Ben de yazı yazmayınca bi yerlere gittiğini tahmin etmiştim ama bu kadar uzak oldugunu düşünmedim:) Ne iyi etmişsiniz, merakla bekliyorum yazı dizisini. Bu arada İspanya'ya giden herkes çok çok memnun ayrılıyor. Ben de merak ediyorum:(

zeynep.cetinbag dedi ki...

Vize fotoğrafını merak ettim şimdi:)

Imge dedi ki...

Nymphea,

Gerçekten de insanı imrendirecek bir enerjisi var oraların.. Havaalanından başlıyor insanı sarmaya adeta..

Zeynep,

Burada yayınlamayı çok isterdim ama okurlarımı korkutmaya gönlüm el vermiyor..:))

Bivet dedi ki...

Sevgili İmge;

Öncelikle hoşgeldin. Ne güzel diyarlardan gelmişsin öyle. Yazacaklarını sabırsızlıkla bekliyorum. Hani hep derler ya; yediğin içtiğin senin olsun gezip gördüklerini anlat, diye... Bu defa ben dayanamayıp rica ediyorum. Ne olur yiyip içtiklerini de anlat. Bu 'mutlu' ülkeyi biz de seninle gezelim.

Sevgiler
B.

Imge dedi ki...

Bivet selam,

Hoş bulduk. Yediklerim içtiklerime de sıra gelecek. :) Zaten onlar olmadan gezi notları eksik kalır diye düşünüyorum. Ayrıca yurtdışında McDonalds müdavimi olan çiftlerden olmadığımız için yeme-içme de bizim seyahatlerimizin önemli bir parçasını oluşturuyor. :) Bol bol tapas bar önerilerinde bulunacağım sizlere..

Sevgiler..

Zamandan Sızan dedi ki...

Imge iste görmek istedigim bir yeri daha yasam arsivine koydun.. Harikasin..Keyifle okuyacagim..Senin o sahane gulumsemeni bilen ve tanik olan biri olarak sanirim Iso herkese gulumsemeni istemdiginden boyle ifade etmis..Bence Koca bir Yalann!!

Imge dedi ki...

Kıymetcim,

Bir keyif kadını olarak senin de oralardan çok hoşlanacağını düşünüyorum.. En kısa zamanda planlarının arasına almalısın bence..

Gülümseme konusunda da haklı olabilir misin acaba?? Bak içime kurt düşürdün şimdi.. Belki de sırf İso'nun bu komplosundan dolayı havaalanı polisleriyle falan göz göze gelmemeye çalışmışımdır..:)

Ankara'ya sevgiler..

IS dedi ki...

Selamlar Kıymet. Hakli olduğun nokta tabii ki var ama ben yine de bir o resimi gör derim:) Imgos, bence Kıymet o resmi gormeyi hakediyor senin gulusunu bilen biri olarak:))

Selamlar
IS

Imge dedi ki...

İsocuuuummm! :)

Kıymet'ten mi saklayacağım fotoğrafımı, elbette gösteririm.. :) Ama korkarım da hani.. Bir daha gülüşümü bile güzel göremeyebilir diye..:)

Zamandan Sızan dedi ki...

Sevgili İmge ve İso,
Bir farzedelim ki estetik yoksunu bir fotoğrafçısının azizliğine ugramışsındır işte o kadar..
Ötesi İso seni paylaşmaktan hoşlanmıyordur ihi..
Çok da hak vermiyor değilim kim olsa o şahane gülümsemeye tav olur..

Imge dedi ki...

Kıymetcim çok tatlısın..:) Çok teşekkürler..

Umarım içten ve doya doya güldüğümüz anlarımız bol olur.. Hatta tüm hayatımızı kaplasınlar mümkünse, ne dersin?! :)

Çok öpüldün!

Adsız dedi ki...

Eyvah Eyvah,

Memleketime gidiyosunuz hic haber vermiyosunuz:)

Cok sevindim sizinde oralari sevdiginize, aksilik cikmazsa ilerleyen senelerde uzun uzun gelirsiniz artik:)

Ikinizide cok cok opuyorum,

Eyvah Eyvah

Imge dedi ki...

Eyvaaaahhhhhh!! :))

Biliyorsun seni takip etmekte zorlanıyoruz artık Eyvah'cım.. o yüzden ne yalan söyleyeyim orada olabileceğin aklımıza gelmedi bile.. En son Türkiye sınırlarındasın diye hatırlıyorduk biz..:)

Hatta kulaklarını da çınlattık orada: uzun zamandır oralardan ayrılamamanın nedenini çok iyi anladık. Tam yaşamalık bir sefa şehri..

Gerçekten bayıldık valla. Bir sefer yetmez, birçok sefer gelmeli diye düşünüyoruz. O yüzden bir dahaki sefere denk gelmek ümidiyle diyorum..

Öpüyorum çok..