Önceki yazımda da bahsettiğim gibi Paris'te kaldığımız otel Galeries La Fayette ve Opera'ya yürüme mesafesindeydi. Arada iki metro durağı vardı ama istediğiniz her noktaya metro ile gitmenizi mümkün kılmak için iki durak daha koymuş olabilirler diye düşünüyorum, çünkü mesafe çok kısaydı. Biz genellikle akşamları La Fayette durağında inip, otele yürümeyi tercih ediyorduk. Yaklaşık altı yedi dakikalık bir yürüyüş yediğimiz tatlıları yakmak için yeterli değildi elbette, ama kâr kârdır!
Galeries La Fayette, 1893 yılında Théophile Bader ve Alphonse Kahn adlarında iki kuzen tarafından Opera'nın yakınlarındaki işlek alışveriş bölgesinde açılmış bir mağazaymış. Şimdi ise erkek ve ev dekorasyonu bölümü ayrı birer bina olan üç tane çok katlı mağazadan oluşuyor. Ana bina yedi katlı, diğerleri ise yaklaşık dörder katlı binalar. İçinde yok yok! Sırf Noel süslemeleri için bile ayrı bir kat ayrılmış. Şampanya barından sushi restoranına kadar bir sürü yeme-içme noktası bulunuyor. Galeries La Fayette'in bittiği yerde Printemps başlıyor ki o da Paris'teki diğer ünlü çok katlı mağaza diyebiliriz. Ama yine de Galeries La Fayette kadar eski ve önündeki ana caddeye adını verebilmiş bir mağaza değil. "Alışverişle işim olmaz," diyenlerin bile en azından Galeries La Fayette'in parfümeri resyonunun olduğu kapısından içeri girip, kafalarını yukarı kaldırıp, mağazanın süslü kubbe ve balkonlarına bakmalarını öneririm.
Paris'te alışveriş için diğer en ünlü cadde ise bildiğiniz üzere Champs Elysees. Louis Vuitton, Prada, Dior, Hermes gibi markaların ürünlerinin en yeni modellerine en önce sahip olmak isteyenler buralara mutlaka uğramalılar. Bu arada Paris'in en ünlü outlet'i olan La Vallee'yi de unutmamak gerekir. Burası Paris'e trenle yaklaşık 35 dakika mesafede, Disneyland'e yakın, açıkhava bir outlet köyü! Biz gitmedik ama alışveriş meraklılarının ilgisini çekeceğini düşünerek linkini veriyorum. (Buraya gitmek için RER A hattının Marne La Vallee/Parc Disneyland yönüne biniyor ve sondan bir önceki durak olan Val D'Europe'da iniyorsunuz. Kısa bir yürüme mesafesinden sonra kendinizi mağazaların tam arasında bulacaksınız.)
Biz yine otelimizin çevresine dönelim. Otelimizin bu ünlü alışveriş merkezlerinin yanı sıra Opera binasına da çok yakın olduğunu belirtmiştim. Opera Garnier olarak mimarı Charles Garnier'in adıyla da anılan bu görkemli bina 1875 yılında tamamlanmış. Biz az çok Viyana'daki Opera binası benzeri bir şeylerle karşılaşacağımızı tahmin ettiğimiz için gezmedik ama 8 EURO karşılığında binanın içini gezmeniz mümkün. (Hatta size harika bir slayt şov eşliğinde içini de göstermek isterdim ama Powerpoint dosyalarını buraya nasıl yükleyebileceğimi bilmiyorum. Bilen varsa, haberim olsun!) Bu arada Opera'nın yakınlarına kadar gelmişken Cafe de l'Opera'ya uğrayıp bir tatlı ve kahve molası da verebilirsiniz.
Evet, otelin çevresinde bu kadar oyalanmak yeter artık. Sırada Paris'in ilk yerleşim yeri sayılan Ile de la Cité bölgesi var. Seine Nehri kıyısına inerek şehrin dini, tarihi ve idari kalbini keşfetmeye hazırız. Siz de hazırsanız, takılın peşime..:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder