Pazar günü İso'cumu yaban ellere gönderdikten sonra bir müddet burnum sızlayarak onun terliklerine, banyo dolabındaki Rebul lavanta kolonyasına, sabahlığına, tüm gün yayılıp gazete okumaya bayıldığı koltuğa, kitap seçerken kütüphanede bıraktığı kola bardağı ve yayıldığı koltuğun yastığının altına gizlediği çorapları gibi geride bıraktığı izlere baktım. Hem de bu hafta ayrı olacağımız için yastığın altındaki çoraplara bile sevgi dolu ve gülümseyen gözlerle bakabildim. Sonra silkinip kendime gelmeye karar verdim. Şunun şurasında birkaç güncük işte, çabucak geçer dedim. Ama yine de her geçen gün İso'cuma giderek daha düşkün bir hale geldiğimi fark ederek bunu da yaşlanma emarelerim arasına not ettim. Hatta biraz da tırstım bu düşkünlük halinden.
Sonra ertesi gün evde temizlik bitip de yalnız kaldığımda (bir de son iki haftadır elimde çeviri de yok, kitap bekliyorum ve kendimi didikleyecek bol bol boş zamanım var!) birden canım feci sigara istedi! Eyvah, tehlike çanları çalıyor, dedim! Sonra, ya acaba paket değil de tane sigara alsam mı dedim. Karşımızdaki marketi aradım. "Tane sigara satıyor musunuz?" "Evet abla, ama sadece Marlboro Lights." Şaka gibi, eski aşkım bir işaretimle karşıdaki marketten çıkıp parmaklarımın arasındaki yerini alabilirdi. "Tamam, sizi arayacağım tekrar," deyip kapattım ama sonrasında sanırım kendi kendime verdiğim en büyük savaşlardan birini yaşadım. Ve galip çıktım! Şimdilik. Bu sigara isteğimin kış döneminde alınan kilolarla ilgisi olduğunu da düşünüyorum. Yaza hazırlıksız yakalanma stresiyle "sigaraya başlarsam kolay zayıflarım" gibi anlamsız olduğunu bildiğim bir düşünceye kapılmaya meyilliyim bu aralar. Allen Carr sayesinde o tek bir sigara yakmak fikrinden bu kadar korkmuş olmasaydım dün 3,5 sene sonra sigaraya başlamış olabilirdim. Onun yerine kendimi bakım, onarım ve zayıflama programına sokmaya karar verdim. Ve İso'cum ve çevirim yokken fazla evde durmamaya! İşte "bugün geri kalan hayatımın ilk günü" diyerek başladığım haftanın bunalım Pazartesisini atlattıktan sonra Salı günü önce spora sonra da CityZen'e attım kendimi.
Doğum günü hediyelerimden biri olan portakal bakımı için kendimi usta ellere teslim ettim. Ve bir buçuk saatin ardından (biraz torpilliydim bu sefer) ışıldayan bir hamur şeklinde eve dönerken doğru bir karar verdiğimin farkındaydım. CityZen'den daha önce de bahsetmiştim size. Bu sefer önce nefis bir kokusu olan portakal peelingi ile vücudum ölü derilerden arındı ve kan dolaşımım hızlandı. Sonra duşa girerek peeling kreminden kurtuldum ve bu kez yeni bir karışım geldi. Bu da içinde deniz çamuru, yosun ve yine portakallı bir şeyler olan sıcak bir vücut maskesiydi. Vücudumun her yerini bu asker yeşili maskeyle kaplayan Nurten Hanım daha sonra beni sarıp sarmalayıp, ışıkları da söndürüp loş bir abajur yakıp, yaklaşık 15-20 dakika dinlenme süresi verdi. O kadar güzel ve rahatlatıcıydı ki vıcık vıcık bir şeyler bulanıp, streç filmle kaplanmış gibi olsam da neredeyse uyuyacaktım. Bu vücut maskesinin ödem giderici özelliği de varmış. Yosun kokusu peelingin muhteşem kokusunu bastırdı ama ödem gidereceğini duyunca affettim kendisini. Sonra yine bir duş ile bu maskeden de kurtuldum. Ve üstüne ikram edilen zencefil+bal+limonlu ılık suyumu içtim. Sonra yine lenf masajı gibi hareketlerle vücut nemlendiricim sürüldü ve kendimi Afrodit gibi hissederek ayrıldım CityZen'den.
Genel notlar:
* CityZen, açıldığından bu yana kalitesini koruyan bir yer. Tertemiz ortamı, ilgili ve profesyonel çalışanları, kaliteli ürünleriyle bence bir numara. Ama kısa bir süre önce el değiştirip Essporto'nun oldu. Ve bu durum beni biraz korkutuyor. Essporto'ya yer avantajından, açık havasından ve ders bağımlılığımız olmadığından dolayı gitmeye devam ediyoruz ama kalitesinin düştüğünü görmek mümkün. Ders çeşitliliği az, şikayetler dikkate alınmıyor, üye sayısı çok fazlalaştı (iyi ki prime time'da gitmiyoruz, yer bulmak imkansız olurdu herhalde), vs. Sahibinde bir spor merkezi sahibinde hiç olmaması gereken "ben paramı alırım gerisiyle ilgilenmem," zihniyeti var gibi görünüyor. Bugün de bakımımın ilk iki kısmı Matis ürünleriyle yapılıp, en son Avon'un Spa nemlendiricilerinden sürüldüğünü görünce "Eyvah Eyvah!" dedim. Avon, Essporto'nun sponsorlarından biri olduğu için CityZen'e de girmiş olması beni korkuttu doğrusu! (Avon'un birçok ürününe da bayılırım bu arada ama spor salonundan çıkıp sürdüğün krem ile spa merkezinde özel bir bakımda sürülen krem arasında fark olmasını isterim hani!)
* Nurten Hanım'a bayıldım! Çok güleryüzlü, temiz ve işini severek yaptığı belli olan nadir insanlardan biri. Bir dahaki sefere yine ona gitmeyi düşünüyorum. Hatta masaj da yaptığını öğrendim. CityZen'e gideceklere önerilir. Ama Uzakdoğuluların yumuşak dokunuşlarından biraz daha sert dokunuşlara hazırlıklı olmalısınız. Ben severim, ama zevkler tartışılmaz tabi.
* Dün bir delilik yapıp da sigara içmediğim için bugün daha da mutlu oldum. Ama beni bir haftadır acıdan kıvrandıran ve henüz kendini göstermemiş olan üstteki yirmilik dişimin ağrısı iki gün içinde geçmezse üstünde sigara söndürerek doğmadan başını ezmeyi düşünüyorum! Çıkacaksan çık, bekleyeceksen bekle adam gibi! Zaten üstte de yirmilik dişlerimiz olduğunu 33 yaşımda bu acıyla öğrendim ve yeni yeni bu gerçeği hazmetmeye çalışıyorum. Söyleyin gelmesin üstüme!
Son olarak sıkıldığınızda, bunaldığınızda, yorulduğunuzda ya da öylesine nedensiz, sırf canınız istediği için şımartın kendinizi. Buna değersiniz. :)
3 yorum:
Sevgili İmge;
Yazını tebessümler içinde okurken portakal bakımı kısımlarında özellikle, adeta senin yerine ben dinlendim (ciddiyim).
Sonra da her zamanki gibi ''Neden he, neden ben büyük bir şehirde yaşamıyorum,'' diye üzüldüm azıcık..
ama bu adresler birgün mutlaka denilerek not ediliyor sayende ;)
Hmm..Unutmadan.Diş ağrısı için 1 numaralı çareyi biliyorum. En etkili ağrı kesiciyi kaça katlayıp şıpp diye kesen. Anneannem öğretmişti. Steril bir pamuğa steril ellerinle 2 damla kekik yağı damlat ve ağrıyan diş üzerinde 30 sn kadar tut. 3 dk içinde geçmezse gel bana istediğini söyle. Ok?
En az 10 kişi üzerinde test edilip onaylanmış mucize bir çözümdür..
Ama sen şimdi gecenin bu saati nereden bulacaksın kekik yağını??? :(
Geçmiş olsun diliyorum..
Sevgiler...
Zeugma,
Ben de kekik yağını not ediyorum bir kenara. Güzel reçeteymiş ve bugün çıktığımda alacağım evde bulunsun diye. Dün tahmin ettiğin gibi o saatte bulamadım ama zaten ortada diş de yok şu an! :) Yani diş ağrısı değil, çıkamamış dişin diş etlerinde falan yarattığı ağrının eziyetini çekiyorum sanırım. Kaç günden sonra bugün biraz daha hafiflemiş gibi, umarım geçer.
Baharda İstanbul güzel olur bu arada.. Denenecek şeyler fazla birikmeden gel bence..:)
Sevgiler..
Bir hayatı kurtarmak için bir böbrek satmak isteyen 18 yaşından büyük ciddi böbrek vericileri arıyoruz ve her bağışçı için iyi bir teklif ve diğer tazminatlarımız var.
Bizim sürecimiz hızlı ve güvenliğiniz garantilidir.
Lütfen bize ulaşın iowalutheranhospital@gmail.com
Ayrıca whatsapp +1 929 281 1248 numaralı telefondan bizi arayabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yorum Gönder