Tatilde okuyacaktım ama gitmeden bir hafta önce kitabım bitti. Kütüphanenin önüne geçtim ve elim Hayat'a gitti. Ve Hayat'ı elime almamla Hüzün'ün sonuna gelişim arasında geçen zamanı hiç hatırlamıyorum. İki kitaptan oluşan bu dolu dolu hayat hikayesini bir film izlermiş gibi okudum adeta.
Kitaplar Ayşe Kulin'in yaşam hikayesini anlatmanın yanı sıra döneme de ışık tuttuğu için bence daha da keyifle okunuyor. 1941-1983 yıllarında Türkiye'de olup biten siyasi, ekonomik ve toplumsal olayları ve o dönemin Ankara'sını ve İstanbul'unu, şehir yaşamını görme şansınız oluyor. "Yeni, modern ve onurlu bir ülke yaratmanın heyecanını hâlâ yüreğinde duyan bir kuşağın çocuğu" olduğunu belirten Ayşe Kulin'in "Anadolu Devrimi", gayrimüslimlere uygulanan vergiler ve İstanbul'a İstanbullu gibi yaşamak için göç eden Anadolulularla ilgili yorumlarına bayıldım. Benim için en ilgi çekici bölümlerden biri de yazarın kolej yıllarıydı mesela. O yıllarda "kolejli kız" olmanın nasıl bir şey olduğunu düşünmüşümdür hep. İkinci kitap olan Hüzün, her ne kadar Ayşe Kulin'in iki çocuklu ve boşanmış bir halde Ankara'daki baba evine dönmesiyle başlıyor olsa da ben asıl o kitapta yazarın karakterine, zorluklara göğüs germe biçimine ve dik ve onurlu duruşunu hiç bozmadan hayatını yaşamasına hayran kaldım. Bence Ayşe Kulin'in o dönemi Hüzün'den ziyade bir Zafer öyküsü olarak da algılanabilir. (Elbette o zorlu dönemlerin yaşandığı anları yaşayan kişinin algılayışı ve o kişide bıraktığı histir aslolan, ama demek istediğim şu ki ağlak bir öykü bulmak isteyenler hayal kırıklığına uğrayabilirler.) Ancak gerçekten hüzünlendiğim ve benim bile gözlerimin dolmasına neden olan şey ise Yeniköy'deki evin kapanışı oldu.
Hüzün'de içinde bulunduğu çıkmaz durumla ilgili bir arkadaşıyla konuşurken arkadaşının "Hay Allah!" diyerek susması ve karşılıklı hiç konuşmadan oturmaları üzerine şu yorumu yapmış Ayşe Kulin:
"Filiz'le çok güzel susulurdu birlikte. Kedilerin hastalanınca tedavi amacıyla bir yere gizlenmeleri gibiydi tıpkı birlikte içe dönmek. Sükut aracılığıyla ruh tedavisi bir nevi."
Ne hoş bir tanımlama değil mi? Bu kırk yıllık zaman dilimine Ayşe Kulin'in dürbününden bakmanızı kesinlikle öneriyorum.
Sırada yıllardır savunduğum "çocuk doğurma ehliyeti olmalı" tezimi destekleyen bir öykü var. Perihan Mağden'in "Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?" adlı romanı var. Hastalıklı bir anne-kız ilişkisinin anlatıldığı bu kısa romanı şezlong sefası yaptığım günlerin birinde bir günlük yayılma süresi içinde bitirdim. Çok etkilendim mi? Hayır. Okudum, bitirdim işte. Fazla tekrardan oluşan, fazla abartılı bir öykü olduğunu düşündüm. Ama nefret de etmedim yani. Okumak isteyene engel olmam, ama aklımda uzun süre yer edecek denli etkileyici bulmadığımı da söylemeliyim. Hatta Bambi ve Arıza Annesini çoktan unutmaya başladım bile. :)
Ama aylar ve yıllar geçse de unutmayacağım öyle bir hikaye var ki yine bir solukta okuduğum, işte onu ayrı bir yazıda, tek başına anlatmalıyım diye düşünüyorum. Hakan Günday'ın Az romanı beni mahvetti, darmadağın etti, her bölüm bittiğinde yüzüme yumruklar yemiş gibi oldum, hasta oldum, kötü oldum, ama tek kelimeyle bayıldım. İşte o Az, az sonra karşınızda olacak. Benden ayrılmayın.
2 yorum:
Imge'cim ne kadar guzel yorumlarda bulunmussun 'Hayat' ve 'Huzun' icin. Bu yaz okuyacagim sansli kitaplardan olacaklar derken, onlari okudugum icin asil ben sansli hissettim.
Bi kere Ayse Kulin benim gozumde cok iyi bir biyografik roman yazaridir. Oyle guzel bir cercevede anlatim yapar ki, belgesel izliyormuscasina canlanir her sey gozumde.
Bu iki otobiyografiyi de oyle soluksuzca okudum ki; hem bir an once ne oldugunu ogreneyim, sonu gelsin, hem de hic bitmesin istedim. Olaylari, bolum sonlarini gunumuzde yasananlara baglamasi, 'tarih nasil da tekerrurden ibaret' dedirten olaylar, icimi acitan anlar...Devami gelsin istedigim kitaplar ama sanirim gelmez artik:(
Ben de bu iki kitapla ilgili bir yazi hazirlamak niyetindeydim ama senin guzel yorumlarindan sonra, yaziyi direkt sana yonlendirmeye karar verdim:D
Az'i da okuyayim mi bilemedim? Kitaplardan fiziksel olarak fazlasiyla etkilenen biri olarak...Neyse, bi yorumlarina baktiktan sonra karar vereyim;)
Amma yazdim:P
Sevgiler;)
Sevgicim selam,
Ayşe Kulin'i ben de hep severek okumuşumdur ama bu iki kitabın çok da ilgimi çekmeyeceğini düşünerek elime almıştım ki bayıldım. Dönem romanı tadında bir solukta okudum ve tarihin her seferinde maalesef daha kötü tekerrür edişiyle ilgili bir sürü şeye içim burkuldu resmen.
"Az" konusunda da "etkileneceğin kesin ama yine de oku" diyorum. ben o kadar sevdim ki etrafımda okumayan kalmasın istiyorum galiba.:)
Son olarak okurlarını istediğin zaman bana yönlendirebilirsin elbette, kapım açık, beklerim..:)
Yorum Gönder