Son Kodachrome Filmi

Geçen hafta Perşembe gününün öğleden sonrası Gizem'le İstanbul Modern'de buluştuk. Bu seferki plan Ajanda'nın son sayısının Etkinlikler bölümünde de sizlere sözünü ettiğim Son Kodachrome Filmi sergisini gezmekti. 

Serüvenine 19. yüzyılda başlayan Kodak, 1936 yılında 35 mm Kodachrome slayt filmini satışa sunmuş. Kodachrome, renk yoğunluğu ve uzun yıllar saklanabilirliğiyle mekanik fotoğraf makinesi kullanan amatörler ve profesyonellerin göz bebeği olmuş. Kodak, 74 yıl sonra özellikle de basın fotoğrafçılarının gözdesi olan bu filmin üretimi durdurmaya karar verdiğinde üretim bandından çıkan 36 pozluk son ruloyu Magnum Ajansı ve National Geographic'in ünlü fotoğrafçısı Steve McCurry'ye teslim etmiş. (Hani şu meşhur Afgan kızı pozunu yakalayan fotoğrafçı!) 14 Temmuz 2010'da son Kodachrome filmini eline alan Steve McCurry de bizler için bu sergide sunulan fotoğrafları çekmiş.


Diğer işlerine altı hafta ara vererek, tamamen kendi maddi olanaklarıyla ve kendi seçimleri doğrultusunda bu 36 pozun nelerden oluşması gerektiğine karar vermiş. En sonunda “insani bir hikayesi olmayan bir kartpostal çekmek” istemediği için portreler çekmeye karar veren ünlü fotoğrafçı son ruloyu harika ifadeler yakalamak için kullanmış. 30 Aralık 2010'da bu filmi yıkayacak tek laboratuvar olarak ayakta kalmış olan Kansas eyaletinin Parsons kentindeki Dwayne's Photo'da da banyo işlemi tamamlanmış. Bu nedenle Parsons'da çekilmiş üç kare de bulunuyor.

Başka neler var derseniz: New York'ta parklarda ve Central Station'da çekilmiş kareler, Robert de Niro'ya ait üç kare, Ara Güler'in İstanbul'da çekilmiş bir fotoğrafı ve Steve McCurry'nin kendi fotoğrafı dışında fotoğrafların büyük çoğunluğu rengarenk bir ülke olan Hindistan'da çekilmiş. Usta fotoğrafçı Hindistan'da ise Rajastan’daki Rabari kabilesinden insanları çekmeyi tercih etmiş. Bunun nedenini de şöyle açıklamış: “Hızlı kalkınma ve modernleşme ile birlikte zaman burada da göçebe kültürün aleyhine işliyor. Bu göçebe toplumun yaşam şekli büyük bir hızla sona yaklaşıyor. Madem Kodachrome da yok oluyor, o halde onu en iyi şekilde Rajastan çobanlarının hafızasında yaşatarak yüceltebiliriz." Gerçekten de sergideki tüm fotoğraflar, ama özellikle Hindistan fotoğraflarındaki ifadeler görülmeye değer. 

Not: Bu arada hemen yan bölmede sergilenen Lale Tara'nın Masum Suretler sergisindeki fotoğrafların da  çok ilgi çekici (ama biraz da korkutucu!) olduğunu söyleyeyim. Gitmişken o sergiyi de görün mutlaka.

İki sergi için de 4 Eylül'e kadar zamanınız var, unutmayın! Ve bence Son Kodachrome Filmi'ni kesinlikle kaçırmayın...

Hiç yorum yok: