Cordoba

Çok küçük ama çok şirin bir yer. Birkaç saat ayırmanız ve tek yazı bence yeterli. Şehre şöyle bir taş köprünün  (Roma Köprüsü) üzerinden ve tarihi kapısından giriyorsunuz.


İlk durağınız elbette mescit anlamına gelen Mezquita adıyla bilinen Cordoba Camii. Aslında burası artık bir cami değil şehrin Katedrali ama Müslüman kökenleri çok ön planda olan bir yapı. Endülüs'ün en büyük camisiymiş burası. İçindeki kubbeli sütunlar için kırmızı-beyaz mermer kullanılmış ve kiliseye çevrilirken de bu 1293 sütuna hiç dokunulmamış. 785'te temelleri atılan (ve aslında her ibadethane gibi geçmişi çok daha eskilere -Vizigotlara- dayanan)  bu cami 1523'te Katedral'e dönüştürülmüş, çeşitli ilaveler yapılmış. Giriş 8 Euro. Mezquita'nın avlusu da çok güzel. Portakal ağaçlarıyla dolu bu kare avlunun ortasında bir de havuz var. Sanırım oraya para atarsak tekrar gidiyormuşuz. Ben de attım, ama kendim için değil, gezimizle ilgili fikir alırken Cordoba'ya tekrar gitmeyi çok istediğini de öğrendiğim bir blogdaşım için.:) 


Burayı bitirdikten sonra şehrin yüzde 80'ini bitirmiş sayılabilirsiniz. Sırada aklınıza estiği şekilde daracık ara sokaklara girerek Yahudi Mahallesi'ne gitmek, oradaki Sinagog'u görmek ve Almodovar Kapısı'na kadar gittikten sonra yeniden ana meydana dönüp tapas ve şarap molası vermek var. Tüm bunlar bir saatinizi bile almayacak. Ama elbette daha fazla zaman da harcayabilirsiniz çünkü ara sokaklarda çok şirin dükkanlar var. Ayrıca duvarlardaki hoşlukların tadını çıkarmak da isteyebilirsiniz. 

Aşağıdaki kolajda sol üstteki iki fotoğraf Sinagog'un içini gösteriyor. Endülüs Emevileri'nin hüküm sürdüğü dönemde huzur ve hoşgörü ortamında yaşamlarını sürdüren Museviler, Kraliçe Isabel'in tahta çıkmasıyla birlikte1492 yılında ülkeden kovulmuşlar. 1315'te inşa edilmiş bu Sinagog da o ihraç süreci sonrasında Endülüs'te ayakta kalabilen tek Sinagog. (İspanya genelinde ise üç tane varmış ve diğer ikisi Toledo'da bulunuyormuş.) 



Sırada tapas molası var. Kahvaltı sonrası 230 km yol yaptık ve şehir turumuzu bitirdik. Artık güzel bir yemek yiyebiliriz değil mi? Şimdi bahsedeceğim yeri kesinlikle not etmelisiniz. Yolunuz düşerse uğramanızı mutlaka öneriyorum. İnanılmaz tapas çeşitleri ve harika ev şarapları olan bu bayıldığımız mekanın adı Bodegas Mezquita Cespedes. Adres: Calle Cespedes 12. Mezquita'ya yakın sokaklardan birinde olduğu için kolaylıkla bulabilirsiniz. Aşağıdaki tapas çeşitlerinden etli olanları İso'cum, deniz ürünlü olanları da ben seçtim ama ikimiz de hepsinden yedik. Buradaki tek hayal kırıklığım Madrid'de domatesli ve sarımsaklı bir sosu olan köftelerden (albondigas) bulamamamdı. Burada yediğim albondigas'lar onlar değildi ne yazık ki. Yine de bulabildiğimiz yerlerde sosları değişik de olsa kendisini mutlaka masamıza davet ediyorduk. İso'cum sayesinde Iberian ham (İber jambonu) de masamızın başrol oyuncularındandı. Hatta İber Yarımadası'ndaki jambon stokunu azaltmış olabiliriz o süre içinde! :) Buradaki kızarmış balıklı lokmalar ve otlu pilav üstü ızgara kalamar da tek kelimeyle nefisti diyebilirim. Burayı kesinlikle denemelisiniz, pişman olmazsınız. 


Karnımız doyduğuna göre biraz daha ara sokaklarda dolaşabilir, dükkanlara bakabilir, daha sonra arabamıza atlayıp Sevilla'ya doğru yola koyulabiliriz. Yaklaşık 140 km yolumuz var. Yani akşam saat 17:00 gibi otelimize yerleşmiş olacağız Sevilla'da. Cordoba'ya birkaç saatliğine ve gündüz uğradığım için otelleri ya da gecesi ile ilgili bilgi veremiyorum. Bizim planlamamız açısından burada kalmadan Sevilla'ya ilerlemek kesinlikle çok yerinde bir karar oldu çünkü Sevilla daha büyük ve bol alternatifli bir şehir. Ama isterseniz turunuzu bir gün de burada kalacak şekilde ayarlabilirsiniz. Gezi planlaması kadar kişiye özel başka ne var değil mi? Sonuçta keyif sizin, siz de onun kahyası olun! :)

Sevilla'da görüşürüz...

2 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

Yaşasın, bir kez daha gideceğim Cordoba'ya :) Teşekkürler İmge! :)

Imge dedi ki...

Benden Bizden,

Rica ederim, ne demek! :)) Ayrıca ben teşekkür ederim gitmeden önceki önerilerin için..:)

Sevgiler..