Son zamanlarda okuduğum en güzel romanlardandı Oya Baydar'ın Kayıp Söz'ü. Kürt sorununu merkez alan bir hikaye olduğu için bunun siyasi bir roman olduğunu düşünebilirsiniz. Ama değil. Aslında insanın insana ulaşabilmesi için gerekenin ne olduğunu ve şiddetin sınırlarını (ve açık ya da gizli çeşitlerini) sorgulayan bir hikaye bu. Bir de şiddetten kaçmanın mümkün olup olmadığını. Şiddet her yerde... Profesör bir anne ile yazar babanın kendisine dayatılan başarı ölçütlerini reddederek uzak bir adaya sığınan hırssız, küçük şeylerle mutlu olan oğulları Deniz'i de bir şekilde buluyor. Dağlardan inen itirafçı Mahmut ile töreden kaçan sevgilisi Zelal'in Umut (Hevi) adını verecekleri doğmamış oğullarını da... En doğuda barış yanlısı Jiyan Hanım ve öldürülen kocasını da buluyor, en batıdan gelen Ulla'yı da... Tıpkı "Kendinden başka gidecek yerin yoktur. Çağın şiddeti seni her yerde bulur," dizelerini yazan meçhul asker kaçağının dediği gibi.
Alıntılar...
"...İhanetle intikam almak. Kötü melodramların bildik konusu. Birine körkütük aşık olsaydı; gemileri yakarak, her şeyi feda edip arkasında bırakarak koşsaydı ona, kendisine olan saygısını yitirmeyecekti. Aşk çok şeyi affettirir, vicdan o noktada şapka çıkarır ihanete. Benimki, sevdiği adamın hamile bırakıp terk ettiği zavallı kızın intikam için fahişe olmasına benziyor..." diyor Elif tam da uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan yazar kocası Ömer'i intikam için aldatmasına ramak kalmışken...
"Neredeyim ben? Burası hangi ülke? Yıllar önce Bosna'da, sonra Afganistan'da, kısa süre önce Irak'ta savaş ve insan temalı röportajlar yapmak için dolaşırken hangi ülkede olduğumu biliyordum. Neredeyim ben, diye sormuyordum. Oralarda gerçek bir yabancıydım. Belki de bu yüzden yabancılık duygusu altında ezilmiyor, yabancılığımdan utanmıyordum. Gördüklerimden sorumlu değildim. Oyunun aktörü de değildim. Çağ yangınlarının acısına, insanın trajedisine tanık olan bir gözlemciydim sadece. Ama burada... Burası neresi? Katlanabilen bir Türkiye yol haritasının en alt ve en son yaprağındaki bu kayıp ülke; sırlarının, acılarının ve dağlarının isyanı altında ezilen bu topraklar neresi?" diyor 'kayıp söz'ün peşine düşerek Doğu'ya giden yazar Ömer Eren kendi kendine...
"Çocuktan beklentine bağlı... Çocuğun anlamının anne baba için ne olduğuna bağlı. Kendi tutkularını gerçekleştirme, kendi egolarını tatmin nesnesi mi? Onun mutluluğu ile sevinç duyulacak, değerlerine, seçmelerine saygı duyulacak bir insan yaratmak mı?" diye yanıt veriyor Deniz kendisine "çocuk için çok erken değil miydi; özellikle de yaşadığınız o ıssız adada çocuk yetiştirmek doğru karar mı?" diye soran annesi Elif'e...
"... Bir başkasının acısını bir kez olsun kendi yüreğinde, kendi acın gibi duyabilmişsen, kendini o acıdan sorumlu hissetmişsen, ancak o zaman acı neymiş anlarsın. Ve bir daha yanından geçip gidemezsin acının," diye düşünüyor Ömer Eren, oğluyla ilgili duyduğu acıdan yola çıkarak yardım etmeye kalktığı Mahmut ve Zelal için hastanede beklerken.
Bir coğrafya, bir iklim olmaktan çıkıp korkularımızı, düşmanlıklarımızı, dostluklarımızı, yaşama ve insana dair inançlarımızı aynasında sınadığımız; sınavın ağırlığına dayanamayıp da unutmayı, suçlanacağımıza suçlamayı yeğlediğimiz uzak toprakların, Doğu'nun ve iyi niyetiyle anlamaya çalışsa da, veya kötü niyetle ya da umursamazlıkla yaklaşsa da daima 180 derece uzağında olacak olan Batı'nın baş rollerinde olduğu harika bir roman okumak istiyorsunuz Kayıp Söz'ü kesinlikle öneriyorum. Belki ne Doğu'dan ne Batı'dan bakmayı başarır ve o açıdan farklı bir şeyler görebiliriz. Bu bile önemli bir kazanç olmaz mı sizce?
5 yorum:
Sevdin demek, ben de çok sevmiştim. Oya Baydar ile bu kitapla tanışmak güzel oldu, diğer kitaplarını da methettiler.
Sedacım bayıldım da diyebilirim.. Bundan önce Çöplüğün Generali ve Sıcak Külleri Kaldı'yı okumuştum.. İdefix fuarından da son kitabını aldım, okunacaklar arasında duruyor. Diğer Oya Baydar eksiklerimi de tamamlayacağım en kısa zamanda. Çok seviyorum bu kadının tarzını..
Bu arada siz bana bir Cuma günü ansızın gelmeyecek miydiniz? N'oldu o iş? :)
It-Girl,
Geldim bile..:) Sevgiler.
O kadar çok kitap alıp okumuyorum ki bu ara, birikmiş bir sürü kitabım var ama bunu da alırım bu yazıdan sonra. Nasılsa bir gün okurum birikenleri gibi bir ümidim var :)
Füsun,
Ben de çok biriktiririm öyle.. Yeni okuyacağım kitabı seçerken bir sürü alternatifin karşımda olmasına bayılıyorum..Okunur bir zaman, merak etme..:)
Yorum Gönder