Son 10 günün Keyif Molaları

Yılbaşından önceki hafta havanın ne kadar güzel olduğunu hatırlıyorsunuz değil mi? Bu güzel havayı değerlendirmek gerek diyerek Cuma günü Ezgi'yle attık kendimizi Rumelihisarı'na. Ezgi'yi blogumun öneri köşesinden hatırlayan var mı aranızda? Hani size "harika bir ses, mutlaka tanışın" demiştim. Tanıştınız mı bakalım? Çocukluğundan beri müzikle iç içe olan Ezgi okullu bir sanatçı. "N'oluyor, daha ilk CD'si çıkmış, hayranları kapıları falan kırmıyor da nereden çıktı bu "sanatçılık"?" diyenler varsa aranızda Ezgi'nin konservatuvar mezunu bir piyanist ve opera şarkıcısı olduğunu belirtmek isterim. Ayrıca özel bir güzel sanatlar lisesinde 10 yıldır şan hocalığı da yaptığı için eğitimci bir sanatçı da diyebiliriz. Albümü hakkında bilgi almak,  ilk klip parçası olan Bitmeyen Çile'yi dinlemek ve diğer daha bilinen TSM parçalarını ne kadar farklı ve güzel yorumladığını görmek için web sayfasına buyrun lütfen.


Biz Ezgi'yle ilkokuldan beri arkadaşız bu arada. Ama zaman içinde kopup, Facebook sayesinde yıllar sonra yeniden bir araya gelen ve zihnen kopmamış olduğumuzu büyük bir mutlulukla fark eden arkadaşlarız. Çok sık görüşemesek de arada sırada böyle keyif kaçamakları yapmayı ihmal etmeyiz. Hisar'daki Kale kahvaltısı da onlardan biriydi işte. Kalenin üst katında, kış güneşinin ısıttığı denize nazır bir masaya kurulup saatlerce sohbet ettik o gün de birlikte. Sonra da yediklerimizin (yiyemediğimiz de bir bölümü oldu tabi masanın, biraz abartmışız!) hakkını vermek için Beşiktaş'a kadar yürüdük yine sohbet ederek. Albüm heyecanını içtenlikle paylaştığım Ezgi için bu yılın harika bir yıl olacağını hissediyorum sanki...:)


Cumartesi öğlen ise Özge'nin Oltası'ndan tanıdığınız Özge ile buluştuk Beer Port'ta. Ben buz gibi havada buz gibi kahvemi içerken Özge de hamburgerini yedi afiyetle. Beer Port her zamanki gibi leziz değildi sanki o gün. Ama olsun, sonuçta tanışmamıza ve hediye değişimimize sahne olduğu için hatırı var. Bumerang'ın Twitter yarışmalarından kazandığımız kitapları değiştirmeye karar vermiştik Internet üzerinden. Çok gezen çok yemek dener, diye düşünen Özge bana Mehmet Yaşin'in Lezzet Durakları kitabını getirmişti. Yanında Noel Babalı mumluğumla birlikte.:) Ben de ona ünlülerin yemek tariflerinin derlendiği Bak Mutfakta Kim Var kitabı ile kendi ellerimle çevirdiğim Doğu'nun Armağanı'nı verdim. Hediye almak da vermek de insanı çok mutlu ediyor, Cumartesi bir kez daha mutlu olduk böylece. :)


Gelelim 3 Ocak Perşembe akşamına. Aylar (hatta yıllar) önce planlamaya çalıştığımız ama sürekli yalan olan ilkokul arkadaşları büyük buluşmasına. Sonunda gerçekleştirdik! Her şey üç yıl önce yaptığımız ama bir sonuca varmamış olan "buluşalım mı" konulu mailler zincirine Hasan'dan gelen "ee, n'apıyoruz?" mesajıyla başladı. Hepimiz üç yıl sonra gelen bu mesaj üzerine bir an için zaman algımızı yitirsek de yine de azimle program yapmayı başardık. :) Müzakereler yaklaşık bir iki ay devam ettikten sonra sonunda herkes için en uygun tarih ve yer belirlendi. Altı kişi Etiler Big Chefs'te bir araya geldik.


Çok keyifli vakit geçirdiğim harika gecelerden biri oldu dün akşam. İlkokuldan beri yani 24 yıldır görmediğim sadece Hakan vardı. Hasan'la da TAC mezuniyeti sonrasında, yani 17 yıldır görüşmediğimizi hesapladık. Yine de bir kopukluk hissetmememiz, masada sessiz boşlukların olmaması ve son derece içten sohbet ve kahkahalar için öncesinde arayı kapatmamıza ve sanal da olsa ilişki sürekliliğine yardımcı olan Facebook'u mu yoksa yıllar önce çocuk saflığımızla kurulan dostluk ilişkilerimizin sağlamlığını mı takdir etmek gerek bilemedim. Belki de ikisi de kocaman bir takdiri hak ediyorlar. 

Masada sessiz boşluklar olmadı belki ama hafızalarımızda yer yer bazı boşluklar olabiliyordu. İlkokuldaki birtakım anılar ve isimlerle ilgili bizlerde mavi ekran çıktığı zaman sağ olsun Müge ve Chido imdadımıza yetiştiler. İkisi de isimler, soyadlar, olaylar ve simaları o kadar net bir şekilde hatırlayıp anlatıyorlardı ki benim balık hafızamı bile zaman zaman tetiklediler. Ama çoğumuzun bilmem kaçıncı senesinde sınıfın bölündüğünü bile hatırlamamasına rağmen Müge'nin "75 kişiden 47 kişiye düşmüştük" demesi üzerine hepimiz B12 desteğine başlama kararı aldık! :)  

Çok güldük. Gerçekten çok güldük dün gece. Şu an bizi hatırlayan hatırlamayan bir sürü ismin kulağını çınlattık; aramızda olmayan ama hepimizin çok sevip saygı duyduğu ilkokul öğretmenimiz Verda Hoca'yı andık. Ve bundan sonra bu buluşmaları minimum bu sayıyla düzenli olarak tekrarlama kararı aldık. İlk tarihi ve yeri belirledik bile. Umarım yine herkesin programı uygun olur ve keyifli bir geceye daha imza atarız eski dostlar olarak..

(Bu arada o 7 yıldızlı Metaxa'yı soranlar için de hemen söyleyeyim. Hasan'ın Facebook arkadaşları arasında düzenlediği "bu yemeği bilene Azeri şarabı hediye" adlı mini yarışmanın kazananı olduğum için kendisi ödülüm olarak bana geldi ve içki dolabımızdaki yerini aldı. Hediyenin içeriği biraz dönüşüme uğramış olabilir ama bence hiç sorun değil. Hatta 12 yıl önce yaptığımız Yunanistan gezisini ve Atina'da iki gecemizi geçirdiğimiz Plaka Meydanı'na yakın Dimitri'nin meyhanesini hatırlattığı için bu hediyeye daha da bayıldım diyebilirim. Hasan'a hem bu güzel buluşmaya ön ayak olduğu için hem de hediyesi için bir kez de buradan teşekkürlerimi gönderiyorum.)  

Hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum. 

2 yorum:

İki Kum Tanesi dedi ki...

Ezgi'yi raflarda görmüştüm. Albüm göze çarpıyor rafta, kapak güzel olmuş. Ama dinlememiştim hiç. Şimdi dinledim, e çok hoş buuu. Bu da alınır :)

Imge dedi ki...

Füsun,

Evet evet, alınır..:) Ezgi her eve lazım..:)