Kafayı yemekle bozduk bu aralar, sonumuz hayrola!
Tam da Cuma günü gelmişken bu post iyi gider diye düşündüm. Yaklaşık 10 gündür İstanbul'a gelenimiz gidenimiz eksik olmuyor. Mesela bizimkiler Durucuk'u görmeye geldiler. O yüzden önceki Cuma akşamı yine bir rakı-balık buluşması yapalım dedik ve Set Balık'a gittik. Tarabya'dakine. En son bankada çalıştığım yıllarda gitmiştim buraya. Yani yaklaşık 11 sene falan olmuş gitmeyeli. O kadar zaman sonra gittiğim bir yerin lezzet ve servis kalitesinden ve fiyat-kalite oranından hâlâ taviz vermemiş olduğunu görmek güzeldi. Hatta servis olayını biraz abartmış bile olabilirler, zira masamıza bakan kadın garson o kadar sürekli içimizde ve yanımızdaydı ki az kalsın ona da bir sandalye çekecektik bize katılması için! Ancak birkaç kapalı uyarı sonrasında durumu fark edip en azından fısıltılarımızı duymayacak kadar yanımızdan uzaklaştığı için, üstelik iyi niyetli ve güler yüzlü olmasından dolayı kanaat notumuzu yüksek tutarak ona da tam puan verdik gecenin sonunda.
Sofraya gelip gidenler aşağıdaki gibiydi genel olarak. Başlangıç olarak aldığımız mezelerin hepsi çok lezzetliydi. Ara sıcaklar olan tatlı ekşi soslu balık köfte olarak tarif edebileceğim Çin lokması, deniz ürünleri kokoreç, balık mantı, balık çöp şiş ve susamlı balık topları süperdi. Cağ kebabının balıklı versiyonu olarak hazırlanan sağ üstteki tabak ve üstte hemen yanında gelen kemikte levrek de ana yemek olarak seçtiklerimizdi. Bu kez altı kişi masadan fenalık geçirmeden kalkmayı becerebildik! Bizim aile için büyük bir başarıydı bu. Hatta kemikte levreğin büyük bir bölümü mahallemizin esmer köpeğinin ertesi günkü yemeği olarak paket edildi. Her zamanki gibi "bi büyük"ün de eşlik ettiği masamızın hesabı da herkesi oldukça mutlu etti. Tabi bu mutluluk verici hesabı nakit ödemeniz gerekiyor, unutmayın. Set Balık rezervasyon ve ulaşım için detaylar burada. Ailecek tavsiye ediyoruz.
Cuma akşamı böyle geçtikten sonra Cumartesi günü Ankara'dan gelen misafirimiz Gürken Abi'yi karşıladık. Kayınpederim oluyor kendisi.:) İso'cum hasta GS'li olan babasına Galatasaray-Beşiktaş derbisi için güzel bir bilet düşürünce o da Cumartesi günü bizde aldı soluğu. Akşamına da Durucuk'u görmeye, minnoşu bizimkilere bırakarak arkadaşlarıyla felekten bir gece çalmaya karar veren Dido&Ongun'un evine gidip, oradan da İstinye Park'taki Günaydın'a uğradık. Nusr'et'e gıcık oldukça burayı daha çok sever ve daha lezzetli bulur oldum sanırım. Aşağıdaki görüntülerle aşk yaşamamak mümkün mü?
Pazar günü baba-oğul derbi için TT Arena'nın yolunu tuttular. Babamı havaalanına bırakan bizimkiler de maç izlemeye bize geldiler. Derbi için yanlış bir ev ekibi oluşturduğumun farkına biraz geç vardım ne yazık ki. Düşünsenize annem ve Ongun Beşiktaşlı, Dido Fenerli! Durucuk için eniştesiyle halası olarak hain planlarımız var ama şimdilik gizli tutuyoruz. :) Evde bir tek ben kaldım GS'li! Bir de tabi derbi totemimiz. Neyse ki yine uğur getirdi kerata. :)
Gelelim Pazartesi'ye. Geleneksel CELO toplantısının 2.'si için buluştuk aynı ekip. İlkini hatırlamak isteyenler buraya. Kısacası ilkokul arkadaşları buluşması da diyebiliriz. (İlkokulumuzun adı Celalettin Sayhan İlkokulu'ydu. Hasan'ın "Celalettin diye arkadaşımız olsa Celo demez miyiz. İşte bizim etkinlikleri de Celo adıyla açtım o yüzden" açıklamasından sonra adımız CELO kaldı. Oysa okulumuzun kısaltması CSİ ile pek de şükela bir "si es ay Adana" grubu olabilirdik! :) Neyse artık, CELO da güzel oldu, sevdik keratayı.)
Ekip bu kez daha neşeliydi sanki. Bu mutluluğun Adana kebabıyla bir ilgisi olmalı, ne dersiniz? Sonuçta Adana'da olmasak da seçtiğimiz mekan Ataşehir'deki Kolcuoğlu Kebap oldu. Hasan ve İbrahim Kolcuoğlu olarak iki tane kebapçı varmış Ataşehir'de, biz Hasan Kolcuoğlu'ndaydık. Ezgi ve ben Anadolu Yakası'nı neredeyse hiç bilmeyen iki tip olarak kendimizi Chido'nun rehberliğine teslim ederek iş çıkış saati olmasına rağmen inanılmaz kolay bir şekilde yerimize ulaştık. Hem de Anadolu Yakalılar'dan bile önce.
Kebabın yanında rakı içecek olsak da önden Hasan'ın getirdiği Azeri şarabından birer kadehle başladık. Benim bir önceki buluşmada kaptığım Metaxa için de güzel bir plan yapmalı, hımm, biraz düşünelim bunu.
Kolcuoğlu'nun mezeleri, arada gelen pastırmalı humusu ve hepimizin gözünü döndüren kebabı tam anlamıyla harikaydı. Hatta Adana'dakine çok yakın lezzetlerdi diyebilirim. Mini içli köfte ve peynirli pide hariç ama o kadar kusur kadı kızında da olur - atasözlerimizde bile cinsiyet ayrımı had safhada bu arada, niye kadı oğlunda kusur aranmıyor yahu! Neyse, sohbet muhabbet, bol kahkaha eşliğinde yemeklerimizi yiyip, katmer-helva-meyve-kahve ile kapanışı yaptıktan sonra Hasan tarafından evlerimize bırakıldık. Böyle bir geceden sonra binildiği için Hasan'ın bahtsız arabasının hâlâ havalandırılıyor olabileceğini düşünüyorum. :) Ama n'apalım, sumaklı soğansız bir kebap gecesi düşünebiliyor musunuz?
Yemeği ve servisi güzeldi ama Ataşehir Kolcuoğlu ile ilgili önemli bir eleştirim olacak. Koskoca mekanda tuvalet koyacak yer bulamayıp, dış alanlara seyyar tuvalet gibi görünen, içi buz gibi ve kötü kokular yayılan tuvaletler yerleştirmiş olmalarını kınıyorum. Umarım en kısa zamanda bu konuya bir el atarlar.
Geçen hafta yenilen içilenler bu kadardı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Maçın yanında Papa John's pizza, üstüne Manolya'nın hayatımda yediğim en lezzetli profiterol olduğunu söyleyebileceğim profiterolü, arada Dikilitaş Mis Fırın'ın son derece leziz zeytinyağlı yaprak sarmaları ve Yıldız Posta'daki Çeşni Börek'in harika su börekleri, Tarabya'daki Big Chefs'te öğle yemekleri, Caffe Nero'da kahve ve tatlı molaları derken gerçekten fenalık geçirmek üzereyiz. İso'cum bile "bir süre otla falan beslensek" ya da "ben bu akşam yemek yemeyeceğim" gibi kendisinden duymaya alışkın olmadığım sözler sarf etmeye başladı. Üstelik spor merkezi üyeliğimizi devrettiğimiz için bu süre içinde spor da yapmıyoruz! Neyse... Yarın babam yine geliyor ve Pazar akşamı annemle birlikte dönecekler.
Bu sefer Pazartesi günü kesin rejime ve spora başlıyoruz. Yüzer kiloluk yuvarlanan formlar olarak hayatımıza devam etmek istemiyorsak bir şeyler yapmamız şart! Bu Pazartesi, diğer Pazartesilerden farklı olacak, hissediyorum. Olmazsa, bizler oldukça farklı olacağız zaten, onu da hissediyorum. :)
Hepinize iyi hafta sonları...
2 yorum:
Kolcuoğlu'ndan bahsetmeniz yetti;Adana kebap.Sabah sabah canım çekti :))
Afiyet olsun.
Mahmutun güncesi,
:))) Üzgünüm! :)
Yorum Gönder